aydinlara vatan haini diyen zihniyet

entry2 galeri0
    2.
  1. bir aydın diyor ki onca aydın hapiste yatmasa türkiye'yi kim aydınlatırdı diye.tanzimat döneminde namık kemaller mehmet akifler sürgüne gönderilmesiydi, bu kadar canlı yaşar mıydılar hala türk edebiyatı'nda.aydınları vatan haini eden zihniyetler belki onlara yaşarken büyük bir kötülük yapıyor ama asıl iyilikleri bu aydınların ölümünden sonraki şöhretlerine. ve dikkat edilirse bu insanlar en güzel ürünlerini mahkum oldukları dönemde veriyorlar.
    0 ...
  2. 1.
  3. aslında sadece aydınlarla sınırlandırmak çok da doğru değil, vatan haini olmak o kadar kolay ki bu ülkede. ha ne kadar aydındırlar, ne kadar değildirler orası da tartışılır elbet. ama toplumda genel kabul görmüş şekliyle biz yazımızda aydın diyelim.

    basit ajitasyonvari bir üslupla başlayıp yavaş yavas ağırlaştıralım bakalım yazıyı.

    dedik ya aydın olmaya gerek yok vatan haini yaftasını yemek için. şimdi açalım biraz...

    öğrencisiniz ve yök'e, üniversitede uygulanan anti-demokratik uygulamalara karşı çıkıp, halk için bilim halk için eğitim mi istediniz? vay vayy kaç kişi vatan haini olduğunuza dair hüküm verdi biliyor musunuz?

    hak arayan-hak arayanı savunan, ülke sorunlarından bahseden-ülke sorunlarının çözümü için mücadele eden, örgütlenme hakkını savunan-örgütlenen... uzar bu liste.

    nereden tutacağımı bilmeden girit'in labirentlerinde dolaşır misali başlayalım beyin egsersizimize.
    önce; biraz barthes'çılık oynamama izin verirseniz önermenin kullandığı o güçlü sıfattan başlayalım isterseniz: vatan haini ve bu sıfatı parçalayarak otopsisini yapalım

    vatan nedir? öyle çok mistik, manevi falan anlamlar yüklemeye çalışmayın... en genel geçer, somut anlatımıyla vatan nedir?..
    vatan nihayetinde (haydi beni linç edin!) bir toprak parçasıdır, sonra üstünde yaşayan insanların onunla kurdukları kişisel tarihi, maddi ve manevi bağlar o toprağı o insanlar için özel, kendilerini ait hissettikleri bir yer yani vatan yapar... uzun lafın kısası, vatan kendi başına kutsal birşey değildir, ona adanmış kimlik ve o kimliğin ihtiva edebileceği muhtemel kutsallık da tamamiyle kişiseldir, yani herhangi bir kurumun ya da grubun bu konuda bir tasarrufu mevcut değildir... bu yüzden de birilerini hain ilan etmeden evvel gayet iyice düşünülmelidir, bu memleket kimindir?

    burada yapılan temel hatanın sebebi muhtemelen türk devletinin kuruluş mantığında gizlidir. ilk önce temel hatanın ne olduğunu tekrar ve daha açık tespit ve telaffuz etmemiz gerekirse; temel hata vatan, devlet ve millet kavramlarının neredeyse aynı şeyler olarak kodlanmasıdır, halbuki bu kavramlar arasında bir hizmet hiyerarşisi mevcut olmalıdır. burada, vatan ve milletten evvel devlete sahip olan modern turkiye (-ki vatanın neresi olduğuna dair, yani sınırlar hakkında tartışmalar 1939'a, tc devletinin kurulmasından 16 sene sonrasına kadar sürdü, aynı şey "millet" için de geçerliydi; ittihatçı dönemden beri müslümanlık üzerinden kodlanan "türk"lük yine lausanne'da da bu zemin üzerinden tanımlanmıştır, azınlıklarla yaşanan sorunlar bunun en güzel örneklerinden biridir zira vatanın nüfusu homojenleştirilmeye çalışılmıştır. günümüzde hala bir millet inşasıyla meşgul olduğumuz bile savunulabilir), vatanı da, milleti de "devlet" üzerinden tanımlamak zorunda kalmıştır, bu noktada "millet", vatandaşın birey olarak mevcudiyetinin genel tanımlama haricinde bir ifadesi ve manası olmayan, bireysel varlığın varlığına armağan/kurban edildiği bir kavram, vatan da bu kavramın kendisine vücut bulduğu bir "mit ülke" haline gelecektir ve gelmiştir de.
    halbuki demin bahsettiğimiz hizmet hiyerarşisi aşağıdan yukarıya vatan, devlet, millet şeklinde olmalı, yani vatan, devletin millet adına ve lehine kullandığı işlettiği toprak, millet ise devletin biricik varoluş sebebi ve amacıdır. devlet, vatan üzerindeki tasarrufunu millete daha iyi hizmet etmek adına kullanır. nihayetine, millet üçgenin en tepesinde, vatan ve devletten hizmet bekleyendir... devlet ve/veya vatanın milletten hizmet beklemesi en temel demokrasi mantığına bile terstir.

    pekala, ya tamlamanın ikinci bölümündeki "hain" kelimesini kesip biçmeye başlarsak karşımıza ne çıkar?..
    "ihanet" denilen kavram üzerine biraz düşünerek başlayalım işe... ihanet ne zaman gerçekleşir, yani ihanetin olmazsa olmaz yaratıcı koşulları nelerdir?..
    ihanetin oluşabilmesi için ortada bir anlaşma olması gereklidir. demin de koyduğumuz gibi, vatan ile vatandaş arasında direkt bir anlaşma yoktur, olamaz da zira vatan nihayetinde topraktır, anlaşma yapabilme kabiliyetine haiz değildir. ihanet, bu noktada onu bir sosyal kontrat olarak görürsek eğer (-ki ben aslında tam olarak böyle görmüyorum fakat burada en kabul gören cumhuriyetçi (bkz: jean-jacques rousseau) tanımını kullanmayı tercih ettim), sadece devlete karşı içinde olunulabilecek bir durumdur. uzun lafın kısası, insanlar vatanlarına değil devletlerine ihanet edebilirler ancak... işte tam da bu yüzden, meşru olmayan devletler genellikle kutsal, dokunulamaz vatan mitoslarına ihtiyaç duyarlar.

    bu hızlı otopsinin ardından vatanın bizim için, kim/ne tarafından bu kadar kutsallaştırıldığını ve dokunulamaz bir mitosa dönüştürüldüğünü umarım biraz da olsun görebilmişizdir de bazı tamlamaları ve sıfatları kullanırken, vatan için değil ama vatandaşların hayrı için fazladan bir defa daha düşünürüz.

    edit: anam nasıl okudun da 30 sn.de bastın eksiyi. helal olsun yiğidim.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük