rezil olmamak için sabredilirse, "ayağa vurmak" tabiri gerçek olur ve insanın ayağı su topladığı gibi sızım sızım sızlar maazallah. bu yüzden hissedildiği yerde atmalıdır onu dışarı.
ortam çıkarmaya müsait değilse ve giyilen çorapta kalın değilse tam bir yeme de yanında yat taşı olur. artık ayak yeni ezikler ve su toplamalarına gebedir. geçmiş olsundur.
yolda yürürken bir şekilde ayakkabının içine girip her adım atışınızda ayağınız farklı noktalarına batarak dünyanı size zindan eden allahın belasıdır.
parmaklarınızı kullanarak ayakkabı içinde boşluk yaratmaya ve bu şerefsiz taşı o boşluğa yönlendirmeye çalışırsınız ama nafile, sanki uydundan yönlendirilmiş balistik füze gibi hep ayağınızın en hassa bölgelerine hücum eder. ayakkabının burnunu yere vurursunuz ki taş ön tarafa gelsin bir kaç darbeden sonra taşı ön safa çekmeyi başarmışsınızdır.
ama ayak parmaklarınızla sürekli bu taşı yoklama ve kontrol altında tutma gereksinimi hissedersiniz, en küçük bir ters harekette yine ayakkabın farklı bir bölgesine yuvalanıp sizi rahatsiz etmeye başlar ta ki yeter lan diyerek nerede olduğunuza bakmaksızın ayakkabınızı çıkarıp içini silkeleyene kadar.
velhasıl o şerefsiz taş kafanıza düşse o kadar canınızı yakıp sizi rahatsız etmez.