her yeni ayakkabının insanın ayağına yaptığı eylemdir. ayakkabının yeni sahibine itaat etmesi için belli bir süre geçmesi gerekir, o zaman zarfındaa yumuşar ve artık vurmaktan vazgeçer.
sıktı biraz denilir. anne tarafından girilen dükkandan ayrılmak istenir. yeni ayakkabıyı bir kaç kez yere vurmayla oldu denilir. valla oldu. annenin ısrarları, ayakkabıcı ile işbirliği yapmış veledin, kararı karşısında yetersiz kalır.. çocukta; çatır çatır topunu oynamaya başlar bir kaç gün sonra..
çünkü mahallede bir abi demiştir ki zamanında;
- ayakkabı sıkıyorsa tam gömersin..
çocuğun aklına bu geldikçe, o ayakkabı vurması gerekli olan bir durum olur.
iğrenç bir durumdur . yürümeye engel olacak kadar şiddetli bir ağrı sonucu eve zar zor gidilir fakar ayakkabı çıkarıldığında bir bakılır ki ufacık deri kalkması . insanın 'ulan derdin ne de bu kadar ağrıdın' diye sorası gelir .
askerde yaşanan sıkıntıdır. hele botlar yeniyse, daha yalama olmadığından kelli çok pis vurur. askere yeni gideceklere, mümkünse bir numara büyük bot kapmaları, bot ayağı acıtıyorsa da yalamalaştırmak için, acıtan bölgeyi sert darbelerle yere vb. vurmaları tavsiye edilir. bize öyle öğretmişlerdi.
bunu engellemek için gerek taban, gerek parmak ucu, gereksede bilek için pek çok ped veya katı jel kıvamında tamponların satılmasına rağmen yinede ayakkabı galip gelir ve ayağını dövüp durur.
özellikle rahatsız bir topuklu ayakkabının ayakta bıraktığı acı 3 gün evde pofuduk terlik giyerek dolaşmaya, yere basamamaya sebep olabilir.