ayakkabı alınırken yaşanan gerginlik

entry8 galeri0
    1.
  1. bir kere dükkana adımınızı attığınız an başlar gerginlik. sanki sınava tabi tutulduğunuzu hissedersiniz. satıcı çocuğun bakışları direk ayakkabılarınıza kayar. notunuzu ha verdi ha verecektir. her insanda olduğu gibi sizde de cebinizden para çıkacak endişe vardır. bu endişeyi en aza indirmek için verdiğiniz paranın değerinde ve kendinize yakışacağınızı umduğunuz ayakkabıyı ararsınız. tüm bunları tek başına yapan insan sayısıda çok azdır. hep arkadaşlarından bir tanesiyle gidilir. ve kendi içine sinmesinin yanında onun da içine sinmesini beklersiniz. arkadaşında bir an önce ayakkabı alma işi bitsin diye hangi ayakkabıyı gösterseniz beğenirler. şayet girdiğiniz dükkandan ayakkabı almadan çıkarsanız çıkarken de bir gerginlik yaşarsınız. kulaklarınızın çınladığını hisseder, bu çınlamanın nedenini satıcı çocuğa yorarsınız.

    tabi dükkana adımınızı atmadan önce evde de bir hazırlık yaparsınız. ve bünyede kısmide olsa gerginlik yaratır. bir haftadır giydiğiniz ''kir götüren'' siyah çoraplarınızı bir kenara bırakır, kız arkadaşının yanına gittiğinde giydiğin karizma kedili çorapları giyersiniz.
    1 ...
  2. 2.
  3. ilk anda başlar gerginlik. kafada bir model oluşturamamış olmanın huzursuzluğu vardır. satıcının yakından ilgilenmesini istemezsiniz. çünkü muhtemelen o mağazadan bir ayakkabıyı çok beğenseniz bile, daha iyilerini kaçırmadığına emin olmak adına başka bir çok mağazayı gezeceksinizdir. ama görevli yakın markaja alır sizi bir kere. sağlı sollu ataklarla savunmanızı yoklar. o ayakkabı senin bu ayakkabı benim sergiler durur. şayet içlerinden bir tane seçerseniz gerginliğin babası kapıya dayandı demektir. 'beğenmek'. hiç bir zaman tek başına kişinin beğenmesi yeterli değildir. alınan sıradışı bir ayakkabıysa zaten öncelikle sıkıntı kaplar bünyeyi 'lan bu yakıştı ama bu pezevenk görevli kesin pis pis gülüyo içinden' diye. tabii tüm bu aşamalara gelmek için öncelikle ucundan patates çıkmış çorabı giymemiş olmak gerekir. zira delik veya kirli bir çorap varsa, diğer tüm gerilimler yalandır zaten.
    sonuçta bir ayakkabı beğenilir. ama bu sefer ödeme gerilimi başlar. kasiyerin 'kaç taksit olsun?' sorusu derin düşüncelere, derin fonksiyon hesaplarına iter bünyeyi. bilgisayara alınmış olan parçalar bir yandan, geçen ay aldığın pantolon bir yandan.... en son olarak 'ucuz ucuz çok ödeme mi yoksa bi kere girsin de tam mı girsin' sorusunu cevaplayabilen bireyin gerilimi biter. yerini mutlu dakikalara bırakır. ta ki o ayakkabılar eskiyinceye kadar.
    0 ...
  4. 3.
  5. bunu mu alsam, şunu mu alsam diye sorularla cebelleşip, eve geldiğinizde keşke diğerini alsaydım diye psikopatlaştıran gerginliktir.
    1 ...
  6. 4.
  7. ayakkabınızı çıkardığınız anda çoraptan fırlayan parmakla göz göze gelmenin gerginliğidir.
    1 ...
  8. 5.
  9. hali hazırdaki kıyafetlere yakışmasına rağmen, gardıroptaki kıyafetlerle birlikte ayağınızda nasıl duracağını düşünme anıdır.
    2 ...
  10. 6.
  11. hayatta yaşanılan en kötü, dehşet dolu ve berbat anlardan biridir, kararsızlık işin ayrı bir boyutudur. ayakkabıyı satın aldıktan sonra yolda arkadaşınızın diğeri de iyiydi lan demesi o an gerginliği hat safhaya getirir. birde çocukken ayakkabı alınmaya gidilmesi, bu gerginliklerin temeldeki sorunudur. ebeveynlerden biri eğilip, sıkıyor mu lan diye kontrol eder. zaten sıkmasa bile emin olmak için öle bastırır ki parmak ezilir içerde. sıkmıyor dersin doğru söyle der, sıkıyor dersin büyük ayakkabı ayağına vurur derler. bence insan büyüdüğünde bile bu gerginliğinin yaşamasının temelinde bu vardır. artık o hayatta bir sorunsaldır. ne zaman ayakkabı almaya gitsem aklıma bunlar geldir, gerilirim, almadan çıkman muhtemeldir.
    0 ...
  12. 7.
  13. ayakkabının kalıbıyla ilgili bir sorun varsa(hayır sorun sizin ayağınızda değildir) hat safhaya çıkan gerginliktir. genelde giydiğiniz numarayı istersiniz; küçük gelir. bir numara büyüğünü istersiniz; büyük gelir. o sırada görevli size yardımcı olmaya çalışır, ayağınız uca değiyor mu, topuğunuz değiyor mu gibi sorular sorar ancak bunlar sizi daha da gerer. bilemezsiniz küçüğü mü alsanız büyüğü mü. küçük giydikçe açılır der görevli, ama büyüğün altına keçe de koyabiliriz der iyice sinirlenirsiniz.
    sonuç: almadan çıkarsınız, ama o ayakkabı içinizde kalmıştır.
    ne travmalar ne travmalar..
    0 ...
  14. 8.
© 2025 uludağ sözlük