ay geceleri çok parlak görünmesine karşın, aslında üzerine düşen güneş ışığının yalnızca %7'sini yansıtır. bize çok parlak görünmesinin nedeni çok yakın olmasından kaynaklıdır.
Ocak: "Ocak" (ateş yakılan yer, ev yuva) sözcüğüyle doğrudan bağlantılı; yani "ocakların yakıldığı, veya günlerin dışarıda çalışarak-avlanarak değil ocaklarda (evlerde) geçirildiği soğuk ay".
Şubat: Süryanice'de, yeni takvimin ikinci ayına verilen isim (şabat/şobat). Türkçe'de anlamını korumuş.
Mart: Latince'de "Mars" (savaş tanrısı) isminden. (Özellikle batı toplumları, çoktanrılı din döneminde ay ve günlere tanrıların veya kimi imparatorların vb. ismini vermişlerdir. Tektanrılı din döneminde birçok dilde bu isimler büyük çoğunlukla değiştirilmiş; ama kimi dillerde bir bölümü yine kalmıştır) Birçok dilde bu ayın adı benzer isimler alır: Maerz (Almanca), mars(Fransızca), maris(Arapça),marzo(ispanyolca),marzo(italyanca),march (ingilzce), vb.
Nisan: Süryanice'den (nisanna) ay ismi. Aslında bu isim Süryani, Sümer, Akadve ibranidillerinde ortaktır. ("nisannus, nasanus, nasanna, nusanus, nusanna" gibi şekilleri var).
Mayıs: Latince'de ay adı (maius)... en büyük anlamındaki "maior"dan geliyor. Büyük olasılıkla bir tanrının (en büyük tanrı) adıydı. Bu ay da birçok dilde benzer isimlerle anılıyor: Mai(Almanca),mai (Fransızca),mayo (ispanyolca),maggio (italyanca),may (ingilizce), vb.
Haziran: Süryanice'de "hazıran" sözcüğü "sıcak" anlamına geliyor. Aynı dilde, bu aya, "sıcakların başladığı ay" anlamıyla olsa gerek - "hazaran/hazuran" ismi verilmiş.
Temmuz: Sümer ve ibrani dillerinde "bey, efendi" anlamındaki "dummuzi" (Sümerce) ve "tammuz" (ibranice) sözcüklerinden geliyor. Rivayetin birine göre, Roma imparatoru sezar'ın (ceasar) adı (julius) bu aya verilmiş. Latin dillerinde "july", "juli" olarak anılır. Hatta imparator augustus'un ceasar'dan etkilenip ağustosa da kendi adını vermek istemesi ayrı bir rivayettir.
Ağustos: Latince "Augustus"tan (Roma imparatoru'nun adı). Bir söylentiye göre, Augustus'un doğduğu aya bu isim verilmiş. Augustus'un adı da "augus: kutsal" sözcüğünden geliyor. temmuz'un adının sezar'dan gelmesi üzerine bu aya da kendi adını vermek istemesi ve her iki ardışık ayın da 31 güne tekabül etmesi tesadüf değildir. sezar ayı 31 günken augustus ayının daha az olması kabul edilebilir değildir. rivayete göre bu sebepten her iki ay da 31 gündür.
Eylül: Süryanice'de "aylul" (üzüm), yani "üzüm ayı". Mezopotamya dillerinde hep ortak isim olarak bu kullanılır (Şubat, nisan ve haziran'da olduğu gibi).
Ekim: Türkçe "ekme" eyleminden. Tarlaların sürülüp ekildiği ay.
Kasım: bu isim "titreme, titreşme" anlamlarını taşıyan (Eski Türkçe) "kas, kasma, kasnama" sözcükleriyle ilgilidir. Yani "rüzgarların başlayıp ağaçları, yaprakları titrettiği ay" anlamında. Yine Türkçe olan "kasırga"'da da bu anlamın çok güçlü olarak bulunması bu fikri oldukça destekler görünüyor.
Aralık: Türkçe'deki "aralık" sözünden geliyor. 10 aylık takvimden 12 aylık takvime geçişte araya konan bir ay olarak bu ismi almış olduğu da düşünülüyor.
mavi gezegenimizin tek uydusu. şimdilerde her tarafta yoğun bir ışık kirliliği var olduğu için gece gökyüzünün bu en güzel cismi çok silik bir halde gözüküyor. oysa ışıktan uzakta bulutsuz, ıssız bir gecede bir tepenin arkasından bir güneş edasıyla doğuşunu hele de dolunay ise izlemeden gerçek güzelliği görülmüş olamaz.
Kütlesi büyük bir gök cisminin (gezegenin) çevresinde dönen daha düşük kütleli gök cismine uydu denir. Ay, Dünya'nın tek doğal uydusudur ve kütlesi Dünya'nın kütlesinden 80 kat daha düşüktür. Ay'ın en büyük işlevi çekim etkisidir. Eksen eğikliğinin açı derecesi üzerinde de Ay'ın, Dünya'nın yörüngesinde doğal bir uydu konumunda, olmasının etkisi vardır.Ay,Güneş'ten aldığı ışığı yansıtarak Dünya'nın aydınlanmasını sağlar. Bunun yanında Göktaşlarının Dünya atmosferine girmesini engelleyerek bir kalkan görevi görür!
" o, yatağımın yanında, gözlerimde yüzüyor
kendimi gövdesine yatırıyorum
Ay, uykuma sızıyor
ve, yalnız uyanıyorum "
Küçüklüğümden beri suratım dahil, ruhumun her yanının ve durumunun Ay'ın her evresini taşıdığını düşünmüştüm. Baktığımda, tam olarak ay'naya bakıyordum. ve üstteki şarkı gibi -ki kendisi Amy Winehouse un Wake up alone adlı şarkısından alınmıştır - bir çok şarkıyı ilk kez dinlerken daha şarkı başladığında içinde Ay'la ilgili bir şey geçeceğini hissettim. Gecenin içinde yalnızca kendine yetecek kadar ışık saçar gibi görünse de sevgilinin yüzünü, gözlerini görmene yarayan, yıldızların üzerini ince bir tül gibi örten enerjiler gönderen odur.
Aramızdaki bağın nedenini hala çözemediğim bu ışık kaynağı, farkedildiğinde gece boyunca gözlerinizi alamamanızı sağlar ve bir süre sonra kulağınıza ninniler fısıldar...
Şu an hissettiklerimi anlatan şarkı. Muhtemelen alıştığım bu hayatı bırakıp giderken de bu şarkıyı dinleyip bir güzel Ağlayacağım. Şebnem Ferah ı akşam akşam bir daha sevdim...
Bu ev artık yuva değil. Bütün eşyalar üst üste, terk etmeden önce...
En yüksek noktası 5500 olan tıpkı dünyanın güneşin uydusu olması gibi ay da 3.476 km yörüngesiyle dünyanın uydusudur. insanoğlu en büuiyük seyahatini 1969 da uzay aracı apollo 11 i ay ın yüzeyine indirmesiyle gerçekleşmiştir. Burada yaşam olanaksızdır ve çeşitlilik azdır. Ancak sıradağlar ve kreterler bulunur. Genel sıcaklığı ise -18 dir.
Dünya için sanıldığından daha büyük bir öneme sahip olan uydudur. Ay bundan yaklaşık 4,5 milyar yıl önce dünyanın mars büyüklüğünde bir cisimle çarpışması ve dünya yörüngesine saçılan parçaların kartopu gibi birleşmesiyle oluşmuştur. Ay'ın dünyaya yakınlığı dünyanın dönüş hızını doğrudan etkiler. Ilk oluştuğu dönemde ay dünyaya o kadar yakındı ki, dünya kendi etrafında dönüşünü sadece 5 saatte tamamlıyordu. Bu bir günün yalnızca 5 saat olması anlamına geliyor. Zamanla ay'ın dünyadan uzaklaşmasıyla günler uzamış, bununla birlikte eksen eğikliği de değişim göstermiştir. Eksen eğikliği dünyada mevsimlerin oluşmasını sağlayan yegane şey. Ay ve dünya arasında bugünki uzaklıkta eksen eğikliği 23 derecedir ve bu dört mevsimin oluşmasını sağlar. Eksen eğikliği olmasaydı yıl boyunca her yer güneşi aynı oranla alırdı ve mevsim çeşitliliği oluşmazdı.
Bunun yanısıra hala net şekilde çözülememiş olan yaşamın kaynağı gizeminin de ay ile açıklanabileceğine dair görüşler de vardır. Ay günümüzde dünyadan hala yılda 3,5 cm uzaklaşmadır ve bu uzun vadede yaşamın sonunu getirebilecek türden bir tehlikedir. Ay'ın uzaklaşması günlerin daha çok uzaması anlamına gelir bu da saatler hatta bundan yaklaşık bir milyon yıl sonrası için haftalarca sürecek geceler ve bunun yanısıra eksen eğikliğinin de bozulmasıyla uzun ve fazlasıyla etkili mevsimlerin oluşmasına neden olacaktır. Aynı bölgede uzun süreli aşırı soğuklar yerini uzun süreli aşırı sıcaklara bırakacaktır ve bu iki uç arasında gidip gelen bir iklimin olduğu ortamda yaşamı sürdürmek neredeyse imkansızdır.
Özetleyecek olursak; mevsimleri ve yaşamı ay ve dünya arasındaki etkileşime, yani ay'a borçluyuz.