ay ı ikiye böldüğü iddia edilen peygamber

entry12 galeri0
    1.
  1. buna inanıp evrim teorisine inanmayan vardır.
    3 ...
  2. 2.
  3. 3.
  4. ayı ikiye bölmüş ama bunu sadece o görmüş, şimdi ay sadece bir yerden mi görünüyor?

    hayır ve bu normal bir şey değil bunu görenler( ki her taraftan görünür) en azından not alırdı. yada şaşırdı bir konu olurdu bir yere yazardı ama yok.

    ayrıca o zamanlarda da astronomi var öyle ilkel çağ değil böyle bir şeyi hayatta kaçırmazlar.

    ama tabi insanlar süper zeka olunca yapacak bir şey kalmıyor.
    1 ...
  5. 4.
  6. 5.
  7. 6.
  8. Bu temsili bie şey bunu anlayamayacak kadar kıt olmanız asık komik olan.
    0 ...
  9. 7.
  10. yapamayacağı falan değil de benim ilgilendiğim kısım , neden buna tarih boyunca kur'an harici bir kaynak gösterilemiyor ben onu anlayamıyorum , o dönemde iran , çin , roma , mısır gibi uygarlıklar var , tarih 600 küsür yani çok geri bir tarih değil , kağıtlar var yazı var astroloji var insanlarda böyle bir merak var , bu durumda bir gece ay iki parça halinden doğuyor , ki bunu araştırdığımda salt olarak mekke üzerinde değil tüm dünyadan böyle göründüğü ve gerçekten bölündüğü söyleniyor , yani bir illüzyon değil(miş) , şimdi hal böyleyken nasıl bu kadar uygarlık bunu es geçer , yani her gün yatıyorsun kalkıyorsun ay tek parça ama gelmişsin 50 yaşına bir gece ay 2 parça doğuyor , bu ilgini çekmez mi , bir yere not almaz mısın tarih şudur , böyle böyle bir şey oldu amk neyin nesi anlamadık diye , hadi yazmıyorsun bari çiz amk , e bu da yok yani çizdiğin ot dağ taş geyik bulundu da bu mu bulunamayacak , benim kuşkum burada başlıyor yani hani neden başka bir kaynak yok , neden neden neden ?
    3 ...
  11. 8.
  12. ayı bölen peygamber değildir allah'tır. maalesef hurafeci zihniyet islam'ı bu şekilde karalamaktadır. bakınız ne diyor kur'anda "ben sadece, bana gönderilen vahye uyuyorum" bir diğer ayet "muhammed sadece bir peygamberdir; ondan önce de peygamberler gelip geçti. öyleyse, o ölür yahut öldürülürse, topuklarınız üzerinde gerisin geri mi döneceksiniz? kim topukları üzere geri dönerse allah'a zarar veremez; fakat şükredenlerin ödülünü allah verir."

    allah için mucize yoktur, çünkü dilerse 5 tane daha dünya yaratır ve ancak bu allah'ın takdiridir. nice peygamberlere allah bu yolla yardım etmiştir. hatta rum suresinde bizansların iran'ı yeneceği önceden bildirilmiştir. inanıp inanmamak size kalmış lakin ay meselesine gelince şunu izah etmemiz gerekir diyor ki ateist-deist-misyoner triyosu "neden ingiltereden görünmedi" bir kere sen önce allah'ı kabul edeceksin, allah'ın gücünü, kudretini bilmeden diyorsun ki "ingilterede neden görünmedi" kur'ana göre allah'ın gücü belli, yapacakları belli, kudreti bellidir şunu düşünemiyor adam "allah güç sahibi dilerse bize gösterir fakat dilerse bize göstermez bu allah'ın bileceği iştir." ama çarpıtmak kolay "neden bilmem nerede ayın yarıldığı görülmedi hadi açıkla" böyle mantıksız ekşiye ağlayan natüralist kafalılarla boşuna nefesimizi harcamamalıyız.

    --spoiler--
    hani neden başka bir kaynak yok , neden neden neden ?
    --spoiler--

    ayrıca ne biliyorsunuz diğer insanların görmediğini iyice bir araştırdınız mı? düzgün siyer kaynaklarına baktın mı? bence bak, baktıysan halen daha inanmıyorsan o artık sana kalmıştır.
    0 ...
  13. 9.
  14. --spoiler--
    KAMER GiBi parlak bir mucize-i Ahmediye (a.s.m.) olan inşikak-ı kameri, evhâm-ı fâside ile inhisâfa uğratmak isteyen filozoflar ve onların muhakemesiz mukallitleri diyorlar ki: "Eğer inşikak-ı kamer vuku bulsaydı, umum âleme malûm olurdu; bütün tarih-i beşerin nakletmesi lâzım gelirdi.
    Elcevap: inşikak-ı kamer, dâvâ-yı nübüvvete delil olmak için, o dâvâyı işiten ve inkâr eden hazır bir cemaate, gecede, vakt-i gaflette, âni olarak gösterildiğinden, hem ihtilâf-ı metâli ve sis ve bulutlar gibi rüyete mâni esbabın vücudu ile beraber, o zamanda medeniyet taammüm etmediğinden ve hususî kaldığından ve tarassudât-ı semâviye pek az olduğundan, bütün etraf-ı âlemde görülmek, umum tarihlere geçmek elbette lâzım değildir. Şakk-ı kamer yüzünden bu evham bulutlarını dağıtacak çok noktalardan, şimdilik Beş Noktayı dinle.
    BiRiNCi NOKTA

    O zaman, o zemindeki küffârın gayet şedit derecede inatları tarihen malûm ve meşhur olduğu halde, Kur'ân-ı Hakîmin demesiyle şu vak'ayı umum âleme ihbar ettiği halde, Kur'ân'ı inkâr eden o küffardan hiçbir kimse, şu âyetin tekzibine, yani ihbar ettiği şu vakıanın inkârına ağız açmamışlar. Eğer o zamanda o hadise o küffarca kat'î ve vaki bir hadise olmasaydı, şu sözü serrişte ederek gayet dehşetli bir tekzibe ve Peygamberin iptal-i dâvâsına hücum göstereceklerdi. Halbuki, şu vak'aya dair siyer ve tarih, o vak'a ile münasebettar küffârın adem-i vukuuna dair hiçbir şeyini nakletmemişlerdir. Yalnız, âyetinin beyan ettiği gibi, tarihçe menkul olan şudur ki: O hadiseyi gören küffar "Sihirdir" demişler ve "Bize sihir gösterdi. Eğer sair taraflardaki kervan ve kafileler görmüşlerse hakikattir. Yoksa bize sihir etmiş" demişler. Sonra, sabahleyin Yemen ve başka taraflardan gelen kafileler ihbar ettiler ki, "Böyle bir hadiseyi gördük." Sonra küffar, Fahr-i Âlem (a.s.m.) hakkında-hâşâ!-"Yetim-i Ebu Talib'in sihri semâya da tesir etti" dediler.
    iKiNCi NOKTA

    Sa'd Taftazanî gibi eâzım-ı muhakkikînin ekseri demişler ki: "inşikak-ı kamer, parmaklarından su akması, umum bir orduya su içirmesi, camide hutbe okurken dayandığı kuru direğin mufarakat-i Ahmediyeden (a.s.m.) ağlaması, umum cemaatin işitmesi gibi mütevatirdir. Yani, öyle tabakadan tabakaya bir cemaat-i kesire nakletmiştir ki, kizbe ittifakları muhaldir. Halley gibi meşhur bir kuyruklu yıldızın bin sene evvel çıkması gibi mütevatirdir. Görmediğimiz Serendip Adasının vücudu gibi tevatürle vücudu kat'îdir" demişler. işte böyle gayet kat'î ve şuhudî mesâilde teşkikât-ı vehmiye yapmak akılsızlıktır. Yalnız muhal olmamak kâfidir. Halbuki, şakk-ı kamer, bir volkanla inşikak eden bir dağ gibi mümkündür.
    ÜÇÜNCÜ NOKTA

    Mucize, dâvâ-yı nübüvvetin ispatı için, münkirleri ikna etmek içindir, icbar için değildir. Öyleyse, dâvâ-yı nübüvveti işitenler için, ikna edecek bir derecede mucize göstermek lâzımdır. Sair taraflara göstermek veyahut icbar derecesinde bir bedâhetle izhar etmek, Hakîm-i Zülcelâlin hikmetine münâfi olduğu gibi, sırr-ı teklife dahi muhaliftir. Çünkü, akla kapı açmak, ihtiyarı elinden almamak, sırr-ı teklif iktiza ediyor. Eğer Fâtır-ı Hakîm, inşikak-ı kameri, filozofların hevesatına göre bütün âleme göstermek için bir iki saat öyle bıraksaydı ve beşerin umum tarihlerine geçseydi, o vakit sair hâdisât-ı semâviye gibi, ya dâvâ-yı nübüvvete delil olmazdı, risalet-i Ahmediyeye (a.s.m.) hususiyeti kalmazdı; veyahut bedâhet derecesinde öyle bir mucize olacaktı ki, aklı icbar edecek, aklın ihtiyarını elinden alacak, ister istemez nübüvveti tasdik edecek; Ebu Cehil gibi kömür ruhlu, Ebu Bekr-i Sıddık gibi elmas ruhlu adamlar bir seviyede kalıp, sırr-ı teklif zayi olacaktı. işte bu sır içindir ki, hem âni, hem gece, hem vakt-i gaflet, hem ihtilâf-ı metâli, sis ve bulut gibi sair mevânii perde ederek umum âleme gösterilmedi veyahut tarihlere geçirilmedi.
    DÖRDÜNCÜ NOKTA

    Şu hadise, gece vakti, herkes gaflette iken, âni bir surette vuku bulduğundan, etraf-ı âlemde elbette görülmeyecek. Bazı efrada görünse de, gözüne inanmayacak. inandırsa da, elbette böyle mühim bir hadise, haber-i vahid ile tarihlere bâki bir sermaye olmayacak.
    Bazı kitaplarda "Kamer iki parça olduktan sonra yere inmiş" ilâvesi ise, ehl-i tahkik reddetmişlerdir. "Şu mucize-i bâhireyi kıymetten düşürmek niyetiyle, belki bir münafık ilhak etmiş" demişler.
    Hem meselâ, o vakit cehalet sisiyle muhat ingiltere, ispanya'da yeni gurup, Amerika'da gündüz, Çin'de, Japonya'da sabah olduğu gibi, başka yerlerde başka esbab-ı mâniaya binaen elbette görülmeyecek. Şimdi bu akılsız muterize bak: Diyor ki, "ingiltere, Çin, Japon, Amerika gibi akvâmın tarihleri bundan bahsetmiyor; öyleyse vuku bulmamış." Bin nefrin onun gibi Avrupa kâselislerin başına!
    BEŞiNCi NOKTA

    inşikak-ı kamer, kendi kendine, bazı esbaba binaen vuku bulmuş, tesadüfî, tabiî bir hadise değil ki, âdi ve tabiî kanunlarına tatbik edilsin. Belki, şems ve kamerin Hâlık-ı Hakîmi, Resulünün risaletini tasdik ve dâvâsını tenvir için, harikulâde olarak o hadiseyi ika etmiştir. Sırr-ı irşad ve sırr-ı teklif ve hikmet-i risaletin iktizasıyla, hikmet-i Rububiyetin istediği insanlara, ilzam-ı hüccet için gösterilmiştir. O sırr-ı hikmetin iktiza etmedikleri, istemedikleri ve dâvâ-yı nübüvveti henüz işitmedikleri aktâr-ı zemindeki insanlara göstermemek için, sis ve bulut ve ihtilâf-ı metâli haysiyetiyle, bazı memleketin kameri daha çıkmaması ve bazılarının güneşleri çıkması ve bir kısmının sabahı olması ve bir kısmının güneşi yeni gurub etmesi gibi, o hadiseyi görmeye mâni pek çok esbaba binaen gösterilmemiş. Eğer umum onlara dahi gösterilseydi, o halde ya işaret-i Ahmediyenin (a.s.m.) neticesi ve mucize-i nübüvvet olarak gösterilecekti; o vakit risaleti bedâhet derecesine çıkacaktı, herkes tasdike mecbur olurdu, aklın ihtiyarı kalmazdı-iman ise, aklın ihtiyarıyladır-sırr-ı teklif zayi olurdu. Eğer sırf bir hadise-i semâviye olarak gösterilseydi, risalet-i Ahmediye (a.s.m.) ile münasebeti kesilirdi ve onunla hususiyeti kalmazdı.
    --spoiler--

    Edit: okuyup öyle eksileyin.
    Edit: adamlar hızlı okuyormuş.
    3 ...
  15. 10.
  16. önce "ayıyı ikiye bölen" diye okudum , tabii o zaman zülfikarlar filan var "olabilir.." dedim , normal geldi.
    sonra uyandım. kesilen ay mış meger. daha önce bu konuyu hiç duymamıştım..biraz okuyunca kafam karıştı ulan dedim;
    önce, duran ayı niye bölsün..?
    ayrıca o zaman lazer filan da yok o kadar büyük kılıcı kaldırmak da mesele...
    sonra, "ulan hıyar" dedim kendi kendime "adam peygamber... öyle herkesi peygamber yaparlar mı.? vardır bunun bir hikmeti muhakkak..."

    halen Kararsızım. ama son düşüncem şu;

    bana bi zarar gelmiyecekse kesilsin, sakıncası yok, 2 tane ayımız olur ne güzel...
    0 ...
  17. 11.
  18. vay amk adamlar dini bir hurafe için satırlarca entry yazmış ve tartışmış. w0w.
    2 ...
  19. 12.
© 2025 uludağ sözlük