--spoiler--
çekimleri mardin'de gerçekleştirilen 'aylavyu' filmi türkiye siyasi gündemini meşgul eden açılımı beyaz perdeye "aşk her yerde yazıldığı gibi okunur" temasıyla aktarıyor.
amerika'nın 11 eylül saldırılarının da ele alındığı filmin çekimleri 38 derece sıcakta hasan keyf'te ve mardin'in köylerinde gerçekleşti. türkçe, kürtçe, süryanice ve ingilizce dillerinin konuşulduğu "aylavyu"da tanınmış amerikalı oyuncular da rol alıyor.
tinne, mardin ili yakınlarında aslen var olan ve fakat devlet haritasında arazi olarak geçen bir köydür. ismiyle müsemma tinne kürtçede yok demektir. tinne köyünün ağası yusuf, aklı erdiğinden beri devlete mektuplar yazmaktadır. değerli devlet büyüklerim, gelin buralara, görün bizi, köy diyin bize, okulumuz, yolumuz, hastahanemiz olsun.
yusuf, en küçük oğlu süleymana 399.mektubunu yazdırmaktadır. ve o gün ayrı bir heyecan içerisindedir. çünkü en büyük oğlu ibrahim okulu bitirmiş köye dönmektedir. yusuf, ibrahimi daha 6-7 yaşlarındayken gidip bir fakültenin avlusuna bırakmıştır. tek amacı biri oğlunu alsın, nüfusuna geçirip kimlik sahibi yapsın ve ibrahim okuyup adam olsun, tinnenin makus talihini değiştirsin. süryani papazı hanna fark eder ibrahimi ve alır büyütür kendi nüfusuna da geçirerek. işte o ibrahim şimdi 30 yaşına gelmiş, askerliğini yapmış, üniversiteyi bitirmiş, köye dönmektedir.
büyük sevinçle, umutla, neşeyle, zılgıtlarla karşılanır ibrahim. tinnenin tek umudu, büyük gururu gelmiştir. yusufun ilk hayal kırıklığı, ibrahimin su ürünleri mühendisi olduğunu duymasıyla olur. memlekette su yoktur, neye mühendislik yapacaktır oğlu ibrahim?
yusuf ve ailesi, asıl şoku ise ibrahimin aşık olduğunu açıklamasıyla yaşar. önce sevinirler elbette, ancak kızın adını duyduklarında herkesin ağzı açık kalır. jessica. nerelidir bu jessica? kimlerdendir? ibrahim söyler:colarado !
--spoiler--
fragmanı doğu halkının içinde bulunduğu yokluk durumundan komiklik çıkarmaya çalışmış bir film. ne komik kürt çocukları amerikan futbol topunu tanımıyorlar, aksanlı küfür ediyorlar falan. fragmana pek çok kişinin katıla katıla gülmeside çok iyi.
polis akademisinin mahoney'i steve guttenberg'in jessica'nın babasını oynadığı, ilk karelerini sinan çetin'in çektiği, daha sonra başrol oynayan sermiyan midyat'ın haklarını satın aldığı film.
web sitelerinde kürtçe dil seçeneği bulunuyor. filmi merak edip sitelerine girmiştim. ama buram buram kürt propagandası kokmakta. en son oyuncular kısmında kimliklerde türkçe karakter kullanmadan kürtçe isimlerinde yer aldığını görükten sonra filme gitmekten de vazgeçtim. senaryo iyi düşünülmüş olabilir filmde çok iyi çok komik olabilir ama alttan alttan ırkçılığın propagandanın alemi yok. bir daha sitelerine girmekten de vazgeçtim anlayacağınız. ay lav yuy muş.
Film arasında izleyicelerden birisinin Türkçe filmi alt yazıyla izliyoruz böyle bişey olabilir mi yaaa diyerek sitem ettiği filmdir.
Bütün film boyunca kürtçe kelimelere takılmış insan evladıdır.
Film hakkında yorum yapmak gerekirse, anlatılmak istenen olay ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Hele o piç yok mu, insanı gülmekten öldürür.
hala şive esprilerine gülebilen, cahillik durumlarını komik bulan insanların izlediği abuk film. merak ediyorum da acaba ülkemde ne zaman izleyicisini gerizekalı yerine koymayan, adam akıllı hikaye işleyen ve akıllıca olan filmler yapılmaya başlanacak. işim gücüm yok bunu merak ediyorum hemde kızgın kızgın...
Bu sermiyan midyat tuhaf adam vesselam. Tam "Limon Çiçekleri" adlı şarkının sözlerini onun yazdığını öğrenmişliğimin şaşkınlığındayken bir de yazıp yönettiği film çıktı ortaya. Bense adamı "Pardon" da ferhan Şensoy'un vurduğu eniştesi olarak kalacak sanıyordum.