Dostların var sürgünde
Yabancı yağmurlarda üşüyen
Duvarlar demirler ardında kardeşlerin
Adanmışlar ince bir türküye
Acılar içinde
Zorlu bir yolu yürüyen
Sen de kuşatılısın burada
Bu kuytu kasabada
Elinde bir kadeh rakı
Susuz ve güzel
Duman olmakta bir damlayla
Senden mi yoksa güz yağmurlarından mı?
Sürgit değildir bu karanlık
Tan ağarır, gün doğar birazdan
Sağır kadın Fatma
Sessiz ve gölgesiz
Bırakır gider bakracı kapına
Reyhan yaprağı serpili
Çayır çimen kokulu
Güleç yüzlü süt
Sararan yapraklarıyla ayva
Günaydın der sana
Hadi kurtul bu boğgun havadan
Ve git yat!
Ay dolandı ardıçlığı çoktan
Dışarda ay aydınlığı bir gece.