ay anlatiyor

entry1 galeri0
    ?.
  1. kar yağıyor
    kesik kesik
    bir durup
    bir ilerleyerek

    yerin karbeyaz mendiline
    kanlı balgamını silip ay
    yürüdü
    sendeleyerek

    gar ıssız
    bekçiler uyukluyor

    monolog çeviriyor telsiz

    karanlığın öşünde şeytan
    kendi çocuklarını s...
    yapacak iş bulamadığından

    duvar saati çekilmiş maun kabına
    akrebini emziriyor

    ısıtmak için paslı ayaklarını trenler
    rayların oksitli ağızlarını öpüyorlar

    boyuna kar yağıyor
    enine kar yağıyor

    anlaşılan ağır olacak kış
    uzun sürecek
    kanama

    gardayım
    ay ayakta!

    parmaklarımda havalanan heyecanı
    bir kente başlamanın

    ay sendeledi geldi
    sırtını yasladı
    sırtıma

    i ç t i k. tütün sardık birlikte
    anlattı bin yıllık ezgisini

    i ç t i k. tütün sardık
    ağladı
    göğsümde

    samanyoluna düştü atkısı

    i ç t i k. söndürdük sigaraları

    söndürülmüş sigaralar gibi
    durduk bir zaman

    parmakları arasında
    g ö k ile y e r i n

    dedi: yer ile gök arası büyük
    sağır fabrika
    bir semah-ı cehennem
    kanınızla dönen

    dedim: çavdar yedim, ekin biçtim
    öğüttüm gençliğimi arasında
    hiç durmadı değirmen

    ata bindim, attan indim, at değiştirdim
    sevişip üredim, savaşlar gördüm

    terkimde hep gölgeydi ölüm

    dedi: i ç e l i m...

    dedim: kaçıncı düşükten sonra bilemem
    kaçıncı deprem ve metalden sonradır
    ağaçların gölgeleri uzun muydu boylarından
    yıldızlar ters mi giyerlerdi simli kazaklarını
    ağıra mı maloldum tanrılara
    ağaç kovuklarına bedavaya tünerken

    dedi: i ç e l i m...

    dedim: ay ayyaş bilici
    işte şarabın tütünün!

    su içer, ekmek yer, sevişir gibi direndim
    taş yonttum, mızrak düzdüm, can verdim demire

    canımı verdim ellerimin gölgesinde!

    rüzgarı düğümleyip saçlarıma
    suları arklara akıttım

    çark çevirdim buharın ıslığıyla!

    göklere kafa tuttum
    üfledim dumanımı gözlerine

    neden hala özgür değilim?

    (güle oyarken çok mu kanırttım çok mu incittim ki zamanı
    dizelerimde bile sesimi tebdil dolaşır görürüm? !..)

    dedi: evlat!
    suya sor yaşamın köklerini
    ağırbaşlıdır su.
    çözer senin için sevdalı mavi saçlarını

    uyanan günün gemisine bin
    sulara bırak sesini.
    şişirirse deli rüzgar yelkenlerini,
    sakın bırakma kürekleri

    kulaklarını yırtsa da gövdenden yükselen
    müzik!

    (gün keder fıçılarını yarıp
    isyan şarabını dökerken suların göğsüne
    köleler suyun tuzlu dudaklarında dinlendirirlerdi
    kırbaç yarımı gövdelerini. gövde değil
    yanık bir güldü akşam alacasında sularda titreyen

    gövdede gül gülde gövdeydi
    isyan! ..)

    dedim: unut hemen şimdi
    o büyülü sözleri -melih cevdet'in
    itaki odysseus'a söylettiği-
    ne kulaklarımı tıkarım
    ne de bağlarım kürekçileri

    kendimi geçmek de yetmeyecek çünkü bana!

    dedi: i ç e l i m...

    (dedi: senin ihtilal dediğin evlat
    elmas damarıdır tarihin
    parıldamaz asla
    halkın gözlerine değmeyince

    dedim: insanın zamanına
    çok var mı daha?

    dedi: i ç e l i m... )

    karda
    seçilmiyor şimdi
    harfleri gecenin
    buz tutmuş
    bütün heceleri
    kentin

    anlaşılan
    ağır olacak kış
    uzun sürecek
    kanama

    yüzlerimize
    tükürür gibi
    karı
    vuruyor fabrikalara rüzgar

    çılgınca yaratırken
    kan ter içinde hayatı
    baldırı çıplak
    gerçek tanrılar
    gebe bir rüzgar gibi haykırıyorlar:

    - evet yenildik,
    ama şenlik bitmedi daha baylar!
    kavalyesini bulur bulmaz
    dansa kalkar yine
    yumruklar!

    (bkz: fettah koleli)
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük