18-31 ocak tarihleri arasında izleyebileceğimiz tenis şöleni. tenisçimiz marsel ilhan lucky loser olarak da olsa ana tabloya dahil olarak neşemize neşe kattı. sezonun ilk grand slam i, juju'nun dönüşü, erkeklerde iyiden iyiye kızışan rekabet derken heyecan doruk noktasına ulaştı.
yanılmıyorsam, bu gece 02:00'de eurosport ekranlarından naklen yayınına başlanacak, diğer ifadeyle türkiye saatiyle 02:00'de başlayacak turnuvadır. senenin ilk grand slam turnuvası olduğunu söylemeye sanırım gerek yoktur. böyle yeşil yeşil, mavi mavi kortlar, çok güzel lan!
sizin için televizyonumu açtım, 20 kumanda darbesiyle eurosport yayın akışına baktım. 02:00'den itibaren australian open yazıyor valla.
turnuvanın ilk sürprizi, merkez kortta bayanlarda ilk maçta yaşanmıştır ve üç buçuk saat kadar süren maçta maria sharapova, adaşı, vatandaşı maria kirilenko'ya 2-1 kaybetmiştir. sharapova'nın omzundan daha çok çekeceği var gibi, bir ara ilk servis yüzdesi de %26'ya kadar düşmüştü. kirilenko harika oynuyor, bu turnuvayı renklendirecek en önemli isimlerden olacak şüphesiz.
o değil de üzüldüm lan, gidip omzunu dövesim geliyor yemin ederim. ah ulan sharapova, avustralya açık'ta en son birinci turda elendiğinde ben 9 yaşındaydım ulan...
marsel ilhan ın elenmesiyle bundan sonrasını buruk bir şekilde izleyeceğimiz turnuvadır. geçen seneki gibi federer- nadal finali izleriz umarım ama temennim, bu yılkini federer kazanır da geçen yılki avustralya açıktan sonraki gözyaşlarının intikamını alır.
kıyamam fedoşuma;
türk taraftarların şimdiden damga vurduğu tenis karnavalı. marsel ilhan'in 2. turda şilili Fernando Gonzalez ile yaptığı maçı derbi maçına çevirmişiz, elimize sağlık.
polis, şarkılar söyleyip Şili tribününe meşale atan türk taraftarları korttan çıkarmış, Maçı naklen veren Eurosport yayını yarıda kesmiş.
eh, tepkilerini alkışlarla göstermeye alışmış tenis seyircisi henüz buna hazır değildi sanırım.
türklerin hiç bi sikimden anlamadığını gördüğümüz turnuva. marsel ilhan ın maçını izleyememiştim. iyi ki de izlemedim. kanal d haberden izlediğimiz görüntülerle anladım ki orayı dağ başına çevirmişiz. en büyük türkiye naraları atmışlar öküz kılıklı salaklar. eurosport resmen yayını kesmiş. rezalet.
kendi kalemize gol atmaktan başka bir şey yapmadığımız bir avustralya açık olmuştur üzücü bir şekilde.. marsel* adında bir tenisçimiz var, elemelerden gelmiş, bir grand slam de ana tabloya çıkmış, hatta ikinci tura yükselmiş haberlerini yapmak yerine çoğu yalan, bir o kadar da abartma haberlerle kendi kendimizi rezil ettik. türk seyircilerin çok fazla hatalı davranışları olduğu doğru fakat maç sırasında gözaltına alınanların birçoğu şililidir (ki zaten şilili seyircilerin geçmişi incelenirse pek temiz olmadıkları görülebilir), eurosport yayını kesmemiş zaten o kadar yayın yapacak kadar programına dahil etmiştir. evet tenis izlemeyen ve belki izlemeyi bilmeyen bir toplumuz fakat bu tip bir habercilik anlayışı bunu izlememek ve bilmemeninde ötesinde sevmeme noktasına taşıyacaktır..
bunun dışında çok keyifli maçlar oluyor. özellikle 5 setlik maç ve ilginç puanlar açısından bereketli bir AO. her zamanki gibi uykusuz bırakan, çaya kahveye talim ettiren bir AO.
bu sene 98. si düzenlenen turnuvadır. yarın serena williams ve justine henin karşılaşması ile tek bayanlarda şampiyonun belli olacağı sezonun ilk grand slam imidir.
tek erkekler finalinin adı andy murray- roger federer olmuştur. andy murray, britanya nın 1936 dan beri süren grand slam şampiyonluğu özlemini bitirmek isteyeceği için bu maçın onun için ne kadar önemli olduğu ortada. tabi bunun yanında, murray başarılı olunca , kendisini "britanyalı" kaybedince de" iskoç" olarak gören ingilizlere için de ayrı bir parantez açmak lazım.
federer için aslında söylenecek pek bir şey yok, tabi geçen yılki finali ve seremonide döktüğü gözyaşlarını hatırlarsak bu seneki finalin onun için de ne kadar önemli olduğu ortada. adına yakışır bir final izleyeceğimizi umuyorum.
tek bayanlar şampiyonu serena williams olmuştur. maçla veya turnuvayla ilgili bir şey yazacak değilim. yayınlanan neredeyse tüm maçları izledim. iyiydi, güzeldi. severim avustralya açık'ı ben. mavi kortlarını severim. ama roland garros kadar da sevemem, olmaz. şaşırmadım. maçla ilgili olarak söyleyebileceğim bir şey yok. uzun bir aranın ardından kortlara dönen kim clijsters ilk grand slam turnuvasında şampiyon olmuştu hatırlarsanız. us open 2009'da. onu da çok severdim. o da belçikalıydı. justine henin için de aynısını diledim, o yapamadı. olsun, canı sağolsun. roland garros'a yumulsun, onu alsın. o alamıyorsa yanina wickmayer alsın. faşistim arkadaş ben bu bayanlar tenisi konusunda, avrupalı alsın bi' kere de şunu... ya da ondan önce williams kardeşlere vermeyin lan kupayı, kim alırsa alsın...
rüya gibi geldi geçti. götümde pirelerin uçuştuğu, "rüya"lar gördüğüm saatte oldu saat farkından dolayı, haliyle. uyku düzenim bozuldu, artık toparlamaya başlamak lazım yavaş yavaş. insan formuna kavuşmak lazım.
okumayacaklarsa da tüm tenisçilere teşekkür ediyorum bu güzel turnuva için. hatta yayında ve yapımda emeği geçen herkese, bir de eurosport'a tabi. şevket furkan erbay'a özellikle teşekkür ediyorum. katar havayolları'na bile teşekkür ediyorum, çok güzeldi reklamları lan. kıtar eyirveys deyişine gurban seslendiren amca.
falan fıstık. her grand slam finalinde duygulanıyorum ben. üzülüyorum. o kortlar boş kalacak şimdi. yarın federer-murray çıkacak son kez. ondan sonra file falan sökülecek. hakemler başka turnuvalara, oyuncular başka diyarlara... ayrılık koyuyor sözlük. evet "skerim güneşin geliş açısını ha, bu saatte maça mı kalkılır ulan?" diye höykürüyorum ama özlerim lan.
bayanlarda sürpriz sayılabilecek sonuçlarla başlamıştı. önce maria sharapova nın ilk turda elenmesi, ardından kim clijsters in kendi ayarında bir tenisçi olmayan nadia petrova ya boyun eğmesi gibi. tek erkeklerde ise buna nazaran pek de sürpriz olarak nitelendirilebilecek sonuçlar yoktu diyebiliriz. en üzücü olay nadal ın sakatlığı. sanılandan daha ciddi bir sakatlıkmış, yaklaşık 1 ay kortlardan uzak kalacak ne yazık ki.
bu arada serena-venüs kardeşlerin şampiyonluğa ulaşarak avustralya açık da üst üste ikinci çift bayanlar şampiyonluğunu kazanmalarını da es geçmemek lazım.
şimdi gözler bugün oynanacak tek erkeler finalinde. 1936 dan beri grand slam şampiyonluğuna hasret olan britanya yı temsil eden andy murray ın üzerinde bir baskı olacağı kesin. zaten federer de " baskı murray ın üzerinde, daha önce oynadığı ilk grand slam finalini kaybetmesi mutlaka onda bir baskı oluşturacaktır" tarzında açıklamalar yaptı. yine de murray ın şu ana kadarki performansını düşünürsek , çekişmeli bir finalin bizi beklediğini söyleyebiliriz.