bir zamanlar adalet kavramının en önemli sac ayaklarından birisi olduğundan mütevellit, son derece seçkin olan bu meslek, bugün artık öyle değil.
çok fazla hukuk Fakültesi'nin gereğinden çok fazla mezun vermesi sonucu, bir zamanlar iktisadi ve idari bilimler fakültelerinin , kovadan boşalırcasına piyasaya işletmeci ve iktisatçı sürmesine benzer bir durum yaşıyor bu meslek maalesef.
aslında tüm gelişmiş dünyada olunabilmesi hiç kolay olmayan ve dolayısıyla çok seçkin bir iş olduğu için geliri de oldukça yüksek olan bu meslek, Türkiye'de içler acısı halde,
mesela yeni mezunların çok büyük çoğunluğunun eğer mirasyedi değilse, tek başına gerçek şartlarda bir ofis açması falan mümkün değil, maalesef bir çoğu işi biraz oturmuş olan avukatların yanına, üç beş kuruş karşılığı icra dosyası takip etmek falan üzere işe giriyorlar,
durum böyle olunca da , güya ücret talimatı olmasına rağmen, aslında gizli serbest piyasası olan bu işin değeri gün geçtikçe düşüyor, hal böyle olunca da zaten çürüyen adalet sistemimize bir kalite düşürücü darbe de buradan geliyor.
hükümet acilen , önüne gelen yere olur olmaz hukuk fakültesi açmaya bir son vermeli ve bu işe eski seçkin yapısını yeniden kazandırmalıdır.
Kesinlikle haklı gözlemdir. Herkes avukat olabiliyor artık, nerede bunun eski seçkinliği! Uluslararası ilişkiler bölümü gibi fasarya, işe yaramaz bir bölüm olmaya başladı.
(bkz: türkiyedeki hukuk fakültelerinin dramı)
yukarıdaki yazı aslında her şeyi tüm gerçekliğiyle anlatıyor.
AYRICA KORE'DE AVUKAT OLABiLMEK iÇiN HUKUK EĞiTiMi 8 SENEDiR.
ve çok zorludur.
Türkiyede ise bu eğitim 4 senedir.
saçma sapan üniversitelerin hukuk fakültelerinde verdiği eğitimle eğitim kalitesi çok daha düşmüştür.
Bunun yanı sıra istanbul üniversitesi ve marmara üniversitesi gibi önceden ekol yetiştiren hukuk fakülteleri artık senelik 1000 i geçen kontejanlarıyla onlar da kalitelerinden ödün vermeye başlamışlardır.
önceden hukukçu tıpçı karşılaştırması
artık yerini iktisatçı hukukçu tartışmasına bırakmıştır.
Haklı tespittir. Çözümü ise biran önce avukatlık sınavının getirilmesi ve eğitim ve staj sürelerinin uzatılmasıdır. Bununla ilgili olarak tbb'nin çalışması var; ancak işi yönetmelikle halletmeye çalışıyorlar. Büyük ihtimalle yapılan itiraz sonucu yürürlük durdurulacaktır. Meclis içindeki çalışmanın da yakın zamanda yasalaşması pek mümkün gözükmüyor.
Başka bir sorun ise, savcı ve hakimlerin avukatları yargının bir mensubu olarak değil de üvey evlat olarak görmesidir. iddia makamı ve hüküm makamı nedense savunma makamını pek ciddiye almazlar ve yargının bir parçası olduğunu düşünmezler. Hakim ve savcılara da bu konuda büyük bir iş düşüyor.
Bir hukukcu olarak meslektaslarimin boyle degerlendirilmesi beni her ne kadar uzmus ise de haksizda sayilmaz bu eleştiri. Fakat bunun nedenlerine bakmak lazım. Bence sebepleri sunlardir;
1- gittikce dusen egitim kalitesi
2- apartmandan bozma universitelerde bile hukuk fakultesi açılması.
3- yeni gelen neslin tamamen para kazanmaya odaklanmasi
4- bunun neticesinde meslek etiğinin bir kenara birakilmasi.
Evet avukatlik kismen de olsa esnafliktir. Bilginizi egitimizi satarsiniz. Fakat yarginin en onemli unsurlarindan birini olusturan bu meslek etik degerleriyle, onur ve haysiyetiyle her zaman hakettigi sayginligini korumak zorundadir. Ortalikta o kadar fakülte bir o kadar da mezun olursa bu bozulma maalesef kacinilmaz hale gelir.
Oytun karan üniversitesi hukuk fakültesi mezunu zengin çocuklarımız 7 senede okulu bitirip avukatlık stajlarını yaptıktan sonra avukat olup zengin muhitinde büro açıyorlar mesela.
Her yıl böyle 50 bin büro açılıyor siz düşünün bu mesleğin akıbetini.
Malesef ayağa düşen birçok meslek gibi avukatlıkta düşmüştür.
Her şehire ikişer üçer üniversite açıp birde öğrenci kontenjanlarının arttırılmasıyla piyasada diplomalı işsizler ordusuna er yetiştirmeye devam edilmektedir. Haliyle yakında avukatlık bürolarının tabelalarında boşanma + döner + ayran =5 tl gibi kampanyalar görmek mümkün.
