hayır, kıskandığım için değil. başka gerekçelerim var, anlatacağım.
bugün boşanma davamızın üzerinden belli bir süre geçmiş, "temyizden feragat ediyorum" minvalli bir dilekçe imzalamak gerekiyordu. ve bunun için de kendi alanında "tek" geçtiğim, her hali ile "tam bir kadın" olarak gördüğüm ve kendisinden pek çok şey öğrenip de pek çok şey öğrenmesine olanak sağladığım... neyse işte uzatmıyorum eşimle buluştuk(pek sevdiğim bir arkadaşıma göre "eşim" demek, psikolojide gereksiz bir koşullanmaya sebebiyet vererek "aidiyet" katıyormuş ama ben "eski eşim" demeyi çok beceremiyorum. zaten şimdilik bir tane... neyse kapatıyorum bu bahsi şimdilik).
metrobüs ve metro yordamı ile kartal'daki adliyeye ulaşmak niyetindeydim. metroda siyah elbiseli bir hanımefendi oturdu karşıma ve muazzam şık görünüyordu. yok, öyle kesişme hallerimiz olmadı ve sevmiyorum da sanırım metroda karşı karşıya otururken kesişmeyi. sanki, tek seçenek kesişmek olduğu için kesişiyormuşuz gibi bir his oluşturuyor(oturma planının azizliği).
derken "adliye hastahane" istasyonu'nda inip de adliye tarafını takip ettim, bir yandan da kulağımda bir şarkı "bütün gün çalışıyorum ve güneş parlamıyor" falan diyordu. garip, bu şarkıyı pek çok kereler çalıp söylemişliğim vardır ve en çok da buluşmaya gittiğim insan içindir bu kişisel şovu yapışım. o konuya da girmiyorum zaten uzayacak belli ki.
derken roy orbison abimizin es verdiği bir ara son yürüyen merdiven üzerinde anlamsızca dönüp de arkama baktım, "şık abla" hemen arkamdaki basamakta ve bir an gözgöze geldikten sonra döndüm geri önüme. bu gibi konularda pek bilmiş ve biraz aşırı bir adam olmama karşın "hadsiz" bir adam olmamak için çabalarım genelde. derken adliyeye gittim ve buluştuk, hay sikeyim. yanında suratsız kuzeni de gelmiş. aslında önceden suratsız değildi ama boşanma sürecinde garip, böyle bir hal-tavır içinde oldu. garipsedim ziyadesiyle, zira ben hiç bir zaman için böyle bir tavır sergilemedim ona karşı. derken canım sıkıldı, bir de kimlik fotokopisi çektirmemiz gerekiyordu ve onu da fırsat bularak kaçtım.
fotokopi konusunda ufak çaplı bir araştırma sonunda "baro'da" çekildiğini öğrendim ve baroya doğru yol aldım. gittiğimde birkaç avukat cübbe alıyorlardı barodan ve bildiğin sıra oluşmuştu falan. sıra bana geldi, fotokopi için kimliği verip de standa dirseklerimi yasladığım sırada sağ tarafımda birisi belirdi. "şık abla" bu sefer de hemen sağımdaydı ve "ne istediği" sorusuna "cübbe" karşılığını aldı. siktiğimin mimiklerini gizleyemediğim için olacak ki suratıma baktı dikkatle, sanırım suratım biraz ekşimişti. sonra "ne oldu" diye sordu. daha ne olsundu amınakoyim. bildiğin böylesi bir zevki katlediyordu hukuk sistemi ve alt dalları. hafif tebessüm ettim, durumu toparlayabilmek adına "cübbe zorunlu sanırım" diye cevapladım, güldü. "maalesef öyle ama bu neden ilgilendirsin ki sizi?" diye sordu. "giyinmeyi bilen avukatlar için delinmeli bence bu kural" dedim, daha geniş bir gülümseme yayıldı yüzüne "boşanma davası mı" diye sordu o sırada ben fotokopileri alırken ve bu sefer sıra bendeydi "çok mu belli oluyor" dedim. "hayır, hayır. genelde eşinden ayrılmak üzere olan erkeklerde böylesi bir özgüven patlaması oluyor" dedi hafif hafif adımlamaya başladığımız sırada. ben de boşanalı biraz zaman geçtiğinden ve o özgüven patlamasının karakteristik bir sıkıntım olduğundan bahsettim. o, geçmiş olsun dileklerini iletti, ben de iyi bir gün geçirmesi dileklerimi ve sonra yollarımıza gittik her ikimiz de.
şimdi, üzerine biraz daha düşünme fırsatım oldu da "cübbe" gerçekten de avukatlar için bir kahır olsa gerek. hem avukatların cübbe giymesinde mantık bile yok bana kalırsa "bağımsız savunma makamının" birer neferi olduklarını düşünürsek avukatların, o cübbe dediğimiz şey üzerlerinde bir "resmi" baskı da oluşturuyor olsa gerek. "özgür" hissedemezdim ben kendimi böyle bir durumda.
ve üzerine bir de "giyim zevkine sahip" bir insan olarak hele hele bir de kadın olarak böyle bir şeye maruz kalsam...
sanıyorum ki keyif olsun diye periyodik aralıklarla evde cübbe yakardım sinirimi çıkartmak için.
özetle; saçma lan bence avukatların cübbe giymek zorunluluğu.