en asil duygunun insanıdır. 4 yıl kafa çürüttüğü hukuktan ekmek yemesi için bilgilerini pratiğe oturtandır. kendini geliştirirse en yetkin sosyal mesleğin mensubu olur. tabii sadece icra takibi yapan avukatları bu dediklerimden bağımsız tutuyorum..
herne kadar yargının kurucu unsurlarından bağımsız savunmayı teşkil ettiği söylensede adliyelerde dış kapının mandalı muamelesi gören kişi. vatandaşa sorarsan umut taciri.
4 yıllık alacağınızı icra takibine koyarsınız ve doğası gereği bu işle ilgilenmesi için bir avukat tutarsınız. icra davasının sonucunu 3 ay olur beklersiniz 6 ay olur beklersiniz 1 yıl olur artık 2. yılın sonunda yaw bizim alacak ne oldu acaba, yoksa gene satışa mı geldik diye düşünürsünüz. çünkü bu zaman zarfında avukata sorduğunuzda olacak, yakın, çözüldü, şöyle böyle diye yanıtlar alırsınız. daha sonra icra dairesine gider ve esas numarasından dosyanızın kayıtlarını sorgulatırsınız. icra müdürü bu dosya 1 yıl önce kapanmış, avukatınız tahsil etmiş borcu der. ve siz koşa koşa avukatınızın bürosuna gidersiniz, alacağınızı umut ederek... avukatınızın size verdiği cevap ise, benim size verecek param yok kusura bakmayın gibi abuk bi sözdür. bunun karşısında şok geçirirsiniz. lan ruh hastaları hep bizi mi bulur dersiniz. alacak şirket alacağı olduğu ve avukatlık bürosundan şirketinize yönelik hiç bir ödeme yapılmadığını açık bir şekilde ispatlayabileceğinize güvenip, avukatınız hakkında icra takibi başlatırsınız. avukatınız ilk hafta içersinde böyle bir borcum yok der ve olay haliyle mahkemeye taşınır... velhasıl size bu ipneliği yapan avukatta 100 e yakın icra dosyanız bulunmaktadır, çoğunu tahsil etmiştir. ancak size haber vermemiştir. avukatlık mesleğine aykırı olan bu hareketi il barosuna şikayet etmek istersiniz. baro şikayetinizi alır tabi yanında şikayet dilekçesinin işleme konulması için komik bir rakama ister. ulan alayınız topsunuz oluuum diye geçirirsiniz içinizden, ama hukuk, adalet vs. böyledir işte. dilinizle değil kaleminizle konuşursunuz...
hatunun biri bir barda iyice zom olmuş vaziyette; yanındaki taburede oturan adama döner ve:
- bak dostum, ben adamı her şartta, ayakta, oturarak, evde, arabada, çıplak, giyinik, ayakta, oturarak ne pozisyonda olursa olsun s*kerim tamam mı. çünkü böylesi hoşuma gidiyor annadın mı.
der.
adam ilgiyle kadına döner ve:
+ hadi yaa tesadüfe bak, ben de avukatım. sen hangi barodansın peki.
bu dünyadan olmadıklarını iddia eden, sorgulama haklarının sadece kendilerine ait bir olgu olduğunu düşündürten, insani ilişkileri dahil olmakla birlikte, hukukçular ve diğerleri diyerek sınıflandıran, yaşadığı hayatı ve düşüncelerini sadece hukukçuların anladığını ifşa eden, kalıplara sıkışmış insan-cık.
Meslek hastalığı kalp krizi, iş kazası topuktan vurulma olan, ulaşabilmek için yıllarımı, yapabilmek için sağlığımı verdiğim, ve sonunda olup olacağıma pişman olduğum, "oğlun avukat olsun istemez misin?" diye soranlara, "oğlumu karşımda cübbesiyle görürsem ağlarım, ama olmasın diye de ne olursa olsun yaparım" dedirtecek kadar bezdiren, gurur duyduğum ve fakat hayatımdan bezdiren meslek. (bkz: Ne senle ne de sensiz)
türkiyede insanların hala amerikan dizi ve filmlerinde gordugu gibi calıstıgını sandıgı meslek grubu. aslında bu tüm adli sistemimiz icin gecerli.
staj doneminde bizde bekledik büroda , adliyede ally mcbeal gibi dans edip sarkı soyleyecegiz diye ama olmayınca olmuyor.*
suçlu durumda olan şahısları kurtarmak yada en azından cezasını hafifletmek için çalışan insanların mesleğidir.
dilleri biraz kuvvetli olmalıdır aksi taktirde hakimleri ikna etmeleri zordur.
izmir adliyesi'nde icra memurlarının, dikkat icra memurlarının(!) önemsemeyip, bugün git yarın gel şeklinde süründürmekten zevk aldığı, stajyerken, sekreterin işini yapıp, sekreterinkinden az maaş alınan mesleğe sahip insan. **
yargının önemli bir ayağını oluşturmasına rağmen, gereken önemin verilmediği meslek. şöyle ki avukatlık da tıpkı hakimlik, savcılık gibi belli bir merkezi sınava bağlanıp, baraj puanı alabilenlerin staja başlamasına izin verilmelidir. zira elimizi çarpsak avukat dolu her yer. hukuk fakültelerinin sayısının ve kontenjanlarının önlenemez yükselişi karşısında normal bir durum tabi. ayrıca avukat stajyerlerine de sosyal güvence ve maaş gibi haklar tanınıp, daha stajyerken meslekten soğumalarının önüne geçilmiş olmalı, ancak bu şekilde mesleğe gereken saygının gösterilmesi mümkündür. bir de şu dizi ve filmlerde avukatları aşağılamaktan, gel avukat, git avukat, yap avukat tavırlarından vazgeçilmelidir, hem de bir an önce.
bazı kimseler tarafından yapılan bir tanımlamaya göre çantalı mafyadır. Bir avukat olarak doğru mudur diye düşündüğümde emin olamadığım ama avukatın acar olanının daha çok iş yaptığını gördüğüm meslektir.
Bakkala gidersiniz sakız alır para ödersiniz, berbere gidersiniz, kılları kestirir para ödersiniz, doktara gidersiniz iğneyi yersiniz para ödersiniz, avukata gidip akıl alır bir de küfür edersiniz. çünkü avukatlara para gökten zembille iner.
belirli bi meslekten sevgili seçme imkanım olsa direkt avukat olurdu o sevgilinin mesleği..
" bana yanlış yaptın ! sevgilim çok kaslı ve seni dövecek "in medeni hali.. ötesi var mı ?!
ilerde evlenince apartman yöneticisi de olur böyle adamlar.. süper kapıcı da divane peşinde yenge bişi lazımsa sen zahmet alma ben alıyım diye.. tey tey..
istifamı verip bir bufe acıp tost yapmayı tercih edeceğim meslektir.herkesin sorunları ile uğraşıp,bir psikolog edasıyla dert dinleyip,insanların (bkz: müvekkil) sorunlarını çözen ancak daha sonra ücretini tahsil etmek için bir o kadar da uğraşılan meslektir.
müvekkil kendisine doğruyu söylemediği sürece yalan söyleyemeyecek olan insan.Doktor gibidir, hayat yada ölüm, özgürlük yada hapis. Gurur duyulacak meslektir.
artık elini sallasan ellisi insanıdır. ebesinin körü kadar artırılan hukuk fakülteleri ve konteyjanları bir yerden sonra ülkemizde kalitesiz "hukukçu" da yetişmesine sebebiyet vermektedir ne yazık ki. ve ben de bunlardan biri olma yolundayım.