avrupalı anne seks düşkünüdür. seks ve cinsellik herşeyden önce gelir onun için. gayet bakımlıdır. evli olsa bile yabancı erkeklerle flört etmeye bayılır. her sene yaz aylarında vurdurmak için türkiye, yunanistan, mısır, jamaika gibi egzotik ortamlara akar. sadakat diye bir kavramdan haberi yoktur.
türk anne garibandır, evde bulgurunu haşlar, yemek yapar, çocuğa bakar, kocasından dayak yer..
türk kızına atılan boklar şimdi de türk annesine atılsa ya?
Türk annesi fedakardır, kendinden çok evladını düşünür. En değerli varlığını elleriyle toprağa gömer yeri geldiğinde vatan saolsun da der. Avrupalı anne doğurup atar genelde.
posta kutuma düşen anonim bir iletide, türk ve avrupalı olan avusturyalı (yazar alman diye tanımlamış) annelerin çocuklarını yetiştirme tarzları arasındaki büyük farklılıklar çok iyi ifade edilmiş. e-mail aynen şöyle :
"merhabalar !
biri 2,5 yaşında biri 5 aylık iki çocuk annesiyim. yedi yıldır avusturyada yaşıyorum. son iki-üç yılda, hem buradaki parklarda, oyun gruplarında, kreşte ve çevremde bir çok avusturyalı anne tanıdım, hem de türkiyedeki arkadaşlarım birer ikişer çocuk sahibi oldular. her iki tarafı da kendimce gözlemleme imkanı buldum.
dolayısıyla bu yazıyı tamamen kendi gözlem ve deneyimlerime dayanarak yazıyorum.
türk anası olarak genellediğim grup, modern, eğitimli, şehirli genç türk annesidir. bunlar, arkadaşlarımızdır, kuzenlerimizdir, bizizdir.
avusturyalı ana yerine alman anası ifadesi kullanmamın nedeni, madde madde karşılaştırma yaparken alman anası tını olarak daha iyi oturuyor ve espri katıyor diye düşünmemdir.
tarafsız olmaya çalışıyorum. bir grubu diğerine üstün tutma çabasında değilim.
bir grubu övme diğerini yerme amacım da yok. umarım üstüne alınıp kırılanlar, eleştiri olarak kabul edenler olmaz.
abartılı ifadeler ve esprili bir dil kullanacağım.
fazla ciddiye alınmamayı talep ediyorum. hazırsanız başlayalım :
1- türk anası tezcanlıdır. merdiven çıkan bir yaşındaki çocuğuna, iki dakikadan fazla zaman tanımaz. çocuğu kapıp kucakladığı gibi fırt fırt kendi çıkarıverir merdivenleri. alman anası sabırlıdır. iki saat de sürse çocuğun yanında ayakta dikilip, tek başına çıkmasını bekler; yardım etmez.
2- türk anasına göre, çocuğu kendisine tabidir. alman anasına göre, ayrı bir bireydir.
3- türk anası tutarsızdır. prensipte karşı olduğu şeyleri bile, o an işine geldiği gibi esnetir. (örneğin, tv seyrettirmek, geç yatırmak, abur cubur yedirmek). alman anası tutarlıdır. şartlar ne olursa olsun kararının arkasındadır.
4- türk anası işgüzardır. kendine gün içinde bir sürü iş çıkarır; misafir ağırlar, insanlara yardım teklif eder, herkese koşar, başına iş alıp durur. alman anası, "benim zaten şu an işim var, o da çocuğumla ilgilenmek" der, yaralı parmağa işemez.
5- türk anası çok iyi bir anne olduğunu düşünür. alman anasının böyle bir iddiası yoktur.
6- türk anası, diğer anneleri mutlaka eleştirir, akıl verir, gıybet eder. alman anası kimsenin annelik ve çocuk yetiştirme tarzıyla ilgili yorum yapmaz, ilgilenmez.
7- türk anası yufka yüreklidir, ağlayan yavrusuna kıyamaz. alman anası taş kalplidir, soğukkanlıdır. ağlamadan, ajitasyondan, manipülasyondan etkilenmez.
8- türk anası titizdir. titizlikte aşırı uç örnekler olduğu gibi, anaların en rahatı, en amaaan nolcakcısı bile, çocuk sokakta pis yere yattı mı bir huzursuz olur, yemek yerken ortalığı batırdı mı bir içi gider. çantasında ıslak mendil taşımayanı yoktur. alman anası, nasıl desem, doğru sıfatı bulmak için çok düşündüm, ama olduramadım, bildiğin pasaklıdır. hijyen çıtası bize göre birkaç tık aşağıdadır.
9- türk anası kendi sosyal hayatına çocuğu direkt entegre eder. alışveriş, misafirlik, bar-pavyon, düğün-dernek her yere çocuğu yanında götürür. gece yarılarına kadar takılır. gerekirse çocuğu, sandalyeleri birleştirip bulunduğu mekanda uyutur. alman anası akşam 8den sonra çocuğu hiçbir yere zinhar götürmez. babysitter ya da büyükanneyle falan evde bırakır. kendi sosyal aktivitelerine de (örneğin, arkadaşlarla kahve içme, alışveriş) mutlaka çocuksuz gider.
10- türk anası çocuksuz tatil yapmaz. yapsa bile bu ömrü hayatında biri ikiyi geçmez. alman anası 8 aylık bebesini 10 gün bırakıp kocasıyla vietnama zangoçya ya gider. (zangoçya diye bir ülke olmadığının farkında mıyım ?)
11- türk anası çocuğunu çok güzel besler. evde her öğün tencere yemeği pişer, keki kurabiyesi her şeyi ev yapımıdır. yemekleri bol sebzeli etlidir. çorba olmazsa olmazıdır. alman anası çocuğunu çok tırt besler. sağlıklı besin ve sebzeden kastı, 2 parmak çiğ havuç-hıyar kemirtmek ve haşlanmış tuzsuz brokolidir. genellikle şinitzel sosis makarna vs tarzı yemekler yapar. börek çörek hazır alır, evde yapmaz.
12- türk anası çocuğu yemek yemedi mi kahrolur. bütün derdi o olur. dosta düşmana çocuğum yemiyor diye anlatır ve de ağlanır. alman anası önemsemez, yiyor-yemiyor muhabbeti yapmaz hiç.
13- türk anası çocuğu yesin de nasıl yerse yesin mantığıyla hareket eder. eşek kadar çocuğa püreler, bulamaçlar, sebzeyi eti çaktırmadan yoğurdun içinde kaktırmalar, tv izlerken yedirmeler, tabakla peşinden koşmalar, yesin diye 40 takla atmalar, her lokmadan sonra aferim bravo alkış kıyamet tezahüratlar hep bizdedir. alman anası 9-10 aylıktan itibaren yedirme işine karışmaz. çocuğun önüne koyar tabağı, çocuk ne kadar becerebilirse o kadarını yer. 1,5-2 yaşında çatal bıçak kullanarak yer hale gelir çocuklar.
14- türk anası çocuğunu çok süslü giydirir. hele bir de kızsa! baştan ayağa pembeli, güllü dallı simli kıyafetler kombinler. 3 aylık bebeye dev güllü saç bantları takar. yaş büyüdükçe akla hayale gelmeyecek saç modelleri konusunda uzmanlaşır. oğlan çocuklara gömlek giydirir, saçına azıcık köpük sürer. alman anasının kıyafet seçiminde kalite ve rahatlık ön plandadır. renk desen ve uyum hiç önemli değildir. zebralı tayt, kareli tişört, puantiyeli çorap, kalpli bere ve sekiz farklı renk içerebilir bir kombin. organik pamuklu bodyler, aşırı pahalı outdoor spor markaların montları, superfit bot (çifti 250 lira falan) mutlaka her çocuğun dolabında bulunur. az ama öz kıyafet alırlar. ikinci el kıyafet almak çok yaygındır.
15- türk anası hava soğuksa (10 derecenin altı soğuktur) çocuğu dışarı çıkarmaz. parklarda çamurla oynamasına asla müsade etmez. avmlerde olan indoor lunaparkları tercih eder. jetonla çalışan atlıkarıncalara bindirir. alman anası yağmur-çamur, kar-kış, kıyamet dinlemez çocuğu her gün mutlaka dışarı çıkartır. her mevsime uygun park kıyafeti vardır. muşambadan tulum, lastik çizme vs gibi. onu giydirip çamurla oynamasına yerlerde yuvarlanmasına izin verir.
not: türkiyede büyük şehirlerde yeşil alan park bahçe olmaması, anneleri avmlere mecbur ediyor. ayrıca çamurla oynama kısmı için de şöyle bir durum var: türkiyede ne yazık ki, yere tüküren, balgam atan, çekirdek çitleyen ve her türlü pisliğini sokağa atmakta beis görmeyen insanlar çoğunlukta. ayrıca başıboş binlerce sokak hayvanı da etrafa çişini kakasını yapıyor. o yüzden parka götürememek, götürünce özgürce oynatamamak titizlikten değil, mecburiyetten çoğu zaman. bunu eklememek haksızlık olurdu.
16- türk anası iki çocuğun oyununa müdahale eder. öyle yapmayın, koşmayın, bağırmayın cümleleriyle araya girer. hatta yetmezse bakın şunu yapın, şöyle oynayın diye fikir verir. çocukların kavga edeceğinden, birbirine zarar vereceğinden korkar. sürekli tedirgindir. parklarda yabancı çocuklarla da diyaloğa girer:
- abisi, biz de oynayalım mı ?
- ablası hadi sen kalk biraz da küçük sallansın. biz gideceğiz zaten, sen sonra yine binersin.
- canım biraz yavaş kayın, bak burda küçük kardeş var, çarparsınız.
alman anası oynayan çocuklara asla müdahale etmez, birbirini ağlatan çocuklara maksimum özür diletir. çocukların, kendi sorunlarını kendileri çözmeyi öğrenmesi, annesinden yardım beklemeksizin hakkını araması altın değerindedir. hiçbir alman anası, çocuğunun davranışları yüzünden kendini mahcup hissetmez. eğer çocuğu diğer çocukları rahatsız ediyor ve laf dinlemiyorsa alır çocuğunu gider. parklarda diğer çocuklarla konuşmaz, hiçbir çocuktan sırasını istemez, diğer çocukları uyarmaz. genellikle büyük ve küçük yaş gruplarının parkları ayrıdır.
17- türk anası pek oyuncu değildir. hele hele çocuklarla bağıra çağıra, koşturarak oynamak koskoca kadının sokak ortasında yapacağı iş değildir. alman anası, çocuklarla koşturur gürültü yapar, çocukla çocuk olur.
18- türk anası narindir. ağır kaldırmaz, sırtı beli ağrır, hemen yorulur. yorulunca şikayet eder. ağır kilodaki çocukları taşımak, puset açıp kapamak, oto koltuğu söküp takmak gibi işler bir ortamda baba varsa, anında babaya itelenir. alman analarının hepsi, alman gülle takımı sporcusu kas gücündedir. çocuğu baba gibi, omzunda taşır, havalara atıp tutar, beş yaşında çocuğu bile slinge koyup sırtına bağlar. babanın yardımını istemeksizin bir elinde çocuk varken diğer elinde 24lük bira kasası taşıyabilir.
19-türk anasının çocuğu giydirirken yapı taşı olarak kullandığı üç ana element vardır. önem sırasına göre:
1-atlet+çorap
2-patik
3-yelek
atlet ve çorap hava 40 derece olana kadar tişörtün ve sandaletin içine giyilir.
patik bugünlerde yerini; ev babeti, pisipisi, pantuf, yumuşak ev ayakkabısı tarzı güncellenmiş versiyonlarına bırakmışsa da, mantık aynı mantık.
yelek, hepimiz biliyoruz ki, en çok uykudan kalkınca, gerisi isteğe göre, günde bir kaç doz giyilir.
alman anası, kolay kolay atlet giydirmez. evet, kışın bile. bebeler şöyle bir kolunu kaldırınca cıbıl cıbıl göbekleri görünür. çorap giymeyi, çocuğun kararına bırakır. çıkarmak isterse ses etmez. patik ve yeleğin hayati öneminden ise bihaberdir.
20- türk anası aşkım, canım cicim tarzı sevgi sözcüklerini muazzam kullanır. hatta neredeyse çocuğa adıyla hiç hitap etmez. balım, böceğim, pompişim, tontişim gibi sevgi sözcüğü veya lakap uydururken yaratıcılıkta sınır tanımaz. alman anası, lakap ve sevgi sözcüğü çok nadir kullanır. çocukla, büyüklerle konuştuğu gibi konuşur".