hani avrupa yı her işi kuralına göre yapar sanırız ya. maalesef öyle değilmiş. maalesef diyorum çünkü en azından örnek gösteriyorduk.
söz temsili fransa ya bakalım. geçen bir belgesel izledim. adını çok iyi bildiğimiz bir fransız otomotiv firmasının bir kaç tane nehri nasıl bahvettiğini anlatıyordu. renault değil onu söyliyimde. diğeri.
yani onlarında bizden farklı olmadığını görünce, bir müyendiz olarak acaba sanayileşmesek mi dedim.
beyler bu konu çok önemli. kirlenen nehirler, kirlenen toprak geri gelmiyor. insan kendi başına gelmeden bu konunun gerçek olabileceğini düşünemiyor. diyorsun ki merciler var, çevreyle ilgili kurumlar var ama başına gelince, vay anasını bu nasıl olabiliyor diyorsun.
bak şimdi köyüme gidicem. kara kara düşünüyorum çünkü yanıbaşında koca bir baca etrafa kokulu bir duman bırakıyor ki öyle böyle değil. nefes alınmıyor. tabi bunu geceleri bırakıyorlar. gündüz bişey yok.
görüyormusunuz hinliği.