maalesef vardır böyle bir şey. eskiden yani biz çocukken gurbetçilere gıpta ile bakardık. çünkü onlar çikolata demekti, mark demekti, frank demekti, bizim iyi hayat yaşayan versiyonumuzdu... saatlerce avrupa'daki sistemle övünürlerdi, sonra mercedesleri bmw'leri vardı. bunların hepsiyle bir yaz övünürlerdi ve giderlerdi.
kimse bu insanların hiç bir zaman türkiye hakkındaki görüşlerini merak etmezdi, çünkü avrupa'yı dinlemek ve çikolata ve de içinde bulundukları lüks yeterince baş döndürüyordu.
gel zaman git zaman büyüdük, o arabalar, o çikolatalar hayvan gibi vergilerle ülkemize girdi, onlar gelip anlatmasa da nasıl yaşadıklarını çok iyi biliyorduk. gurbetçileri gurbetçi yapan etmenler yok oldu, sempatik tarafları uçtu gitti. sonra türkiye hakkındaki görüşlerini dinledik, genç ve üniversite eğitimi almış olanlarının bile türkiye hakkındaki fikirleri 55 yaşında bir akp'li dayı kadar. yani avrupa'yı avrupa yapan sistemi görüp bizi bunlara layık görüyorlar gibi bir durum değil, bilmiyorlar türkiye hakkında fikir yürütemiyorlar. avrupadaki sistemi normal kabul edip buradakinin de çok iyi olduğunu düşünüyorlar. bunu tespit edecek kadar birikimleri yokken zaten oradaki iyi olan hiç bir fikri ve sistemi buraya getirip yerleştirmeyi düşünmelerini istemek çok fantastik olur. ülkelerine tek faydaları buraya euroları getirip bozdurmaları.
yani biz çocukken onları nasıl izliyorsak onlarda avrupa'da herşeyi oturup sadece hayran hayran izliyorlar.
fakat bu arkadaşların büyük bir kısmı almanya'da haklarını daha iyi savunduğu için sol partilere oy verirler. yani mental olarak türkiye'ye hiç bir faydaları yok, aksine zararları var.
daha yeni boyunlarında ki altın kolyeleri çıkarmaya başlamışlardır. Hemen hemen hepsi bayramda harçlık vermez çikolata verir. Ordan kiraladıkları lüks arabayla buralarda hava atmayı çok seven tiplerdir. Büyük çoğunluğu almanya'da yaşamaktadır.