pencereden aşağıya mı sıçıyorlarmış bilemiyorum ama bu avrupalıların temizlik konusunda bir hayli eksik oldukları gerçeğini değiştirmez.
perfume the story of a murderer filminde paris'te pisliğin içinde doğan bir çocuğun müthiş koku duyusuna sahip olması üzerine bir konu işlenir. ne kadar ilginç değil mi? resmen bokun içinde doğan çocuğun müthiş bir koku duyusuna sahip olması. o zamanki paris'i anlatan bu film müslümanlara ait bir yapım değil.
hatta fransızlar, pencereden atılan boklar kafalarına düşmesin diye şemsiyeyi, yolda yürürlerken boklara basmamak için topuklu ayakkabıyı, bok kokmamak için de parfümü icat etmişler.
oryantal bilimcisi ve tarihçilerinin, bu jeokültürde beslenen batı sempatizanlığını dizginlemek maksadıyla, herhangi bir mesneti olmaksızın antolojilediği, sıklıkla ısıtılp; ısıtılıp önümüze çıkarılan, bir tür; "deli saçması"!
kuşkusuz buradan, pek çok tarihi gerçeğin irdelenmesi hususunda olduğu gibi, hangi perspektifi benimseyen kaynağı baz aldığınız, varacağınız sonuç için önem taşır.
evet.. dönem avrupasında drenaj sisteminin yanısıra; kanalizasyon şebekesi sistemi de, gelişmemişti. bununla birlikte; bilhassa ingiltere ve fransa saraylarında, sarayın duvarsız bir kısmının bulunduğu bir alana, dışarı ile irtibatı kesmek için, bir perde çekilirmiş. diğer yanda kalan kısımda, tuvalet ihtiyacı giderilmeye çabalanmıştır. ne zaman ki, buranın kokusu etrafa yayılır; o zaman "hadi! artık boşaltın, temizleyin burayı!" denirdi.
elizabeth'e dek, bu ihtiyacın böyle giderildiği bir ihtimaldir.
ancak; kral henry'lerden bir tanesi, gelen konuklarını klozet üzerinde karşılarmış. bu kaynağı baz alacak olsak; geçtim tuvalet ve sürkülasyon sistemini, klozet dahi bulunmuştur.
ayrıca; "geliyorrrr" deyip, ihtiyaç giderildikten sonra dışarı atılan dışkılara değmemek adına, kadının solda yürümesi ve bunlara basmamak için, topuklu ayakkabı; kokmaması içinse, parfümün icadı, başlı başına bir "hurafe"'dir.
zira: gelecek pis torbaya set oluşturmak için soldan yürüme fikri, eski bir şövalye geleneğine dayanır. şövalyeler, karşıdan gelenin dost veya düşman olduğunu bilmediklerinden sürekli sağ ellerini kullanarak dövüştüklerinden, ellerini sağ kola yakın turmak isterlerdi. kullanımı kolaylaştırmak için de, yolun sağ kısmı kullanılırdı.
hali ile sol yan boş kalırdı. yayanın yanısıra, at arabaları da, buradan geçerdi. olayı bu şekilde değilde; yukarıdaki gibi, absürdize etmek, tarihsel realitelere ters olabilir.
ayrıca; parfüm bu durumlardaki kötü kokuyu dağıtmak için değil; sandıklardaki kötü kokuların dezenfektasyonu için kullanılırdı.
hepsi biryana; geçmişini kurcaladığımız avrupa'yı eleştirme sevdamız bizlere bir şey kazandırmaz! böylesi şeyler olsa dahi, taraflarınca kabul edilirdi, sanıyorum ki..
amacımız belli aslında: avrupa'yı nasıl olsa, teknolojik ve teknik açıdan yakalayamacağız, en azından geçmişleini lekeleyerek kendimizi tatmin edelim!
rivayete göre fransızlar sokakta percerelerden atılan dışkılar üzerimize gelmesin diye şemsiye ile dolaşırlarlar ve sokaktaki kötü kokular için de parfüm kullanımının bu yüzden çok yaygın olduğu söylenir. avrupalılara temizliği müslümanlar öğretmişlerdir. hala günümüzde avrupadaki klozetlerde kıç yıkamak için su sistemi yoktur.
edit:imla
avrupasına laf söyletmeyen ergenin aklı sıra çarpıtarak verdiği kısmen doğru bilgidir.
tabi bunu bile duyunca avrupa bir başka azizim diyecek insanlar var türkiyede...
kısmen doğru olan bilgi. lakin kovaya sıçıp pencereden atmakla direkt sıçmak arasında ay gibi bir göt farkı var o kadar. sonuçta yine caddeleri bok götürür.
ayrıca avrupadaki tuvaletlerde hala taharet musluğuda yoktur.
evlerde tuvalet ve banyo olmadığı doğru bilgidir. apartmanlarda her katın kullanacağı ortak tuvalet mevcuttur bazı apartmanlarda ise hiç tuvalet yoktur. yıkanmak için şehir banyolarına gittikleri de doğrudur. en azından avusturya böyledir. günümüzde bile eski binalardaki sistem bu şekildedir.
tam olarak doğru olmayan idda.
pencereden aşşğıya sıçmıyorlar , lazımlığa yaptıklarını pencereden aşşağıya döküyorlar.
hemen hemen aynı olsada daha az iğrenç.
dogru bir önermedir. fransız yapardı özellikle bunu tuvalet olmadığı için sıçıp kürekle aşağıya atıyorlardı nitekim bunun sonucunda kafamıza gelmesin diye şemsiye yi icat ettiler akabinde ayaklarımıza değmesin diye topuklu ayakkabıyı onun akabinde ise etrafa yayılan kötü kokuyu önlemek için parfümü geliştirdiler . alın size medeniyet.*
bilgisiz bilginler-diplomalı cahiller den geçilmeyen zavallı ülkem.
yurt içinde dokunan kot pantolunun üzerine yabancı etiket vurulmadan üzerine giymeyen, aşşağılık kompleksi ile her şeyin iyisi-güzelin çıkış kaynağı ab-abd gören kişilikleri gelişmemiş insancıklarım.
türkler avrupaya geldiğinde, insanlar düğme-dikiş bilmiyordu. pantolon giymeyi öğrendiler. konserve-et ve süt ürünlerini işlemeyi-baharat bilmiyorlardı. 1700 lü yıllarda kahve ile tanıştılar-çay ile tanıştılar.
bir arada yaşama kültürünü-sorumluluğunu öğrendiler. avrupa medeniyetinin temel taşlarını biz döşedik. bunu ırkçılık yada hamaset olarak algılamayın.
araştırın.
ve şu an içinde bulunduğumuz rezaleti görün. ülkesi için canını verecek insanın, insanlarından nefret etmesini görün. camdan dışarı baktığında, tv haberlerinde-eylence programlarında insanlarını görünce kusmak istediğini anlayın.
mesela; atilla ya neden tanrının kırbacı dediklerini sorgulayın. avrupayı kırıp-geçiren adeta katliam gibi salgınlardan neden bizlerin etkilenmediğini araştırın.
şu an toplum olarak, insan bile sayılmayacağımızı görün.
fakat; tarihimize ve tarihteki insanlarımıza hakaret etmeyin.