ab'nin aslında bizi asla içine almayacağını, başka ülkelerle ilişki kurmamızı engellemek için bizi kapısına bağladığını anlayan türktür. o ab değil midir akp kankasıdır, o ab değil midir diyarbakır'ı ikinci başkent olarak gören? kısacası, avrupa birliğine karşı olan türk candır, ciğerdir.
haklarını savunmayı bilendir.
emperyalizme sonuna kadar karşıdır.
ülke çıkarlarını gözetendir.
sömürüye karşı duvar gibi durandır.
(bkz: okuyandır.)
(bkz: bizim bizden başka dostumuz yok.)
avrupa birliğinin ne olduğunu bilen türktür. avrupa birliği tarihini bilir içeride ne gibi sorunlar yaşandığını bilir ve bu birliğin derdimize derman olamaycağını görür.
türkiye birileri ile birleşmek için önce sanayi hamlesini tamamlamalı, ülkeden dışarıya hammadde değil imal edilmiş ürün çıkartmalıdır. ya da hammadde olarak bünyesinden çıkarttığı madeni işlenmiş haliyle almak için milyonlarca dolar vermemlidir.
en basitinden bu işlemi yapabilen bir türkiye zaten birliklere ihtiyaç duymayacaktır. hatta bir süre sonra otomatik olarak ab'ye almak bile isteyebilirler.
hiçbirşey bilmeden avrupa amerika sevdalısı olanları da kâle almazlar.
Avrupayı hayatında görmemiş kişidir. Istediği kadar avrupa standartlarına ulaşacağımızı sansın, yanılıyordur. Atinayı olimpiyatlardan önce ve sonra görmeyen kişidir. Avrupa birliğini emperyalist sanan zavallıdır. Kendine saygısı olmayan, bulunduğu lağam çukurunu göremeyen bünyedir. Birlikten güç doğduğunu kavrayamamış şahıstır.
benim merakımı celbeden tipi avrupa birliği'ne karşı olup, türkiye'nin batı tipi modernizme devam etmesini tavsiye edenleridir bu türk'ün.
şimdi ab'ye üye olmakla ab sürecine karşı olmak arasında bir fark var. birisi ab'ye karşı olup, kopenhag kriterleri'nin daha ilerisi bir demokratikleşme hayaline sahip olabilir. benim için de ab'den ziyade bu süreç önemli zaten. "ab'ye üye olmak için demokratikleşmeliyiz" bakış açısının rezilliği ortada. bu ülkenin insanı dünyanın bütün insanları gibi özgürlüğü ve eşitliği hak ettiği için demokratikleşme arzusu ise bambaşka bir mecra. halk kitlelerinin böyle bir arzusunun olabileceği bir ülkede değiliz ve demokratikleşmenin her adımı maalesef devlet mekanizmasının kararlarına bakıyor. bir nevi nevzat tandoğan'ın "komünizm gelecekse onu da biz getiririz" lafzını doğrulayan bir tipik türk davranışı var. kürtler özgül durumları(ndan dolayı) sayesinde bu konuda daha tabandan demokratikleşmekteler, ama türk nüfusu için bu maalesef geçerli değil. kürtlerin bu başarısı aksine türkleri bu konuda daha da tutucu yapmaya başladı, haydi hayırlısı.
neyse, ana konuya dönecek olursak, ab'ye her şartta karşı olup demokratikleşmeyi ve batı tipi bir modernleşme sürecini savunan var mı? bu adamların azınlık kısmı sosyalist, komünist. onların bu ülke için daha eşitlikçi ve daha özgürlükçü bir modelleri olduğu söylenebilir. ya kitleselleşebilen şehirli orta sınıf? bu insanların büyük kısmı düpedüz darbe istemektedir bugün. "incinen" "milli gururları"nın intikamını bu ülkede her zaman ezilmiş olanlara yeniden ohal getirecek bir darbe düzeni ile tamir etmek arzusundalar. yani akp'nin güç kaybetmesi bu ulusalcı milliyetçi cepheye yarıyor, bu iki kutuba alternatif olamayan sol kesim, azınlıklar, aleviler ve kürtler içinse maalesef pek parlak bir gelecek sunmuyor bu durum.
kısaca, mustafa kemal'in çizdiği güzergaha sırtını dönen bir kitledir. pragmatist olmadıkları gibi, komşuları olan islam ülkelerini aşağıladıkları halde "tam bağımsızlık" gibi bir fikre de sahip olabilmektedirler. otoriter bir ülke hayalleri var, herkesin zorla bir modeli benimseyip bunun dışına çıkmamalarını istiyorlar. ab süreci ise ellerini güçlendiriyor. "bunlar bizi ab'ye almayacaklar" edebiyatı ile otoriteryen, milliyetçi, homojen bir dünya görüşünü iktidara taşımak arzusundalar. gelecek seçimde başarılı olacaklar gibi, aynen bugün kktc'de oldukları gibi. yani iki kutuba da uzak duran kesimleri zor bir dönem beklemekte. sokaklara dökülmedikçe.
kopyala yapıştır yapma
atatürk ün bahsettiği batının ilmini almak ve kendi gelenek ve göreneklerimize sahip çıkmaktır.avrupa birliğine girmeden avrupa birliği kriterlerin uygulamak ta yetecektir. daha avrupa birliğine girmeden bu kadar asimile olduysak kimbilir girince neler olacak.
onlar ki ermeni soykırımını kabul edenler onlar ki güney kıbrıs rum kesimi tanıyıp kuzey kıbrısı tanımayanlar onlar ki Hz MUHAMMED e hakaret edenler onlar ki pkk ya yardım edenler şimdi nerde neyi tartışıyoruz
(bkz: anlaşılabilme isteği)
bu söyleminin arkasinda bir dolu sey olabilecek bir insandir. dinci olur, dinsel acidan ab´nin hristiyan kulübü oldugunu düsünür ve müslüman türkiye´nin oraya girmemesini ister;
dinci degil liberaldir, ancak türkiye´den istenen yaptirimlarin sonunun gelmedigini görmüstür, bu yaptirimlarin ab´nin türkiye´yi almak isteyip de sartlarin olusmasini saglamaya calismadigina, tam tersine sartlari almak istemedigi icin zorlastirmak pesinde olduguna, bu ise son verilmesi gerektigine kani olmustur, o yüzden istemez ;
ya da dinci ya da liberal degildir, milliyetci bir görüse sahip ama akilci düsünenlerdendir, ab´nin kürtlere silah satisinda bir sampiyon oldugunu sayilarla biliyordur, bunun arkasinda ab´nin türkiye´nin bölünmesi icin dolayli bir calisma icerisinde oldugunu düsünüyordur, türkiye´nin bölünmez bütünlügünün karsisindaki bir olusuma girmeyi bundan dolayi istemez ;
komunist görüslüdür, ab´nin dev sirketlerinin kapitalist carklarinin türkiye´deki kücük calisani yutup sindirecegini hesaplamaktadir, türkiye´nin kölelestirilmesine karsi oldugu icin istemez ; bunlarin hicbirisi degildir, inanclidir, ama ab´nin bazi yasalarinin türkiye´de uygulanmasinin türkiye´ye yararli olacagini düsünüyordur, o yasalarin alinmasini desteklemektedir, ama ab´nin pekcok acidan cifte standard uyguladigini görmüs bunu kendi türklük gururuna sindirememistir, duygusal olarak bu tür yaptirimlarin türkiye´nin disinda kalmasini istiyor, bundan dolayi ab aleyhtarligi yapiyordur
...görüs coktur. bu görüslerin hicbirisi tamamen yanlis degildir. fiili olaylar ab´nin türkiye´yi ab´ye almasinin türkiye´nin degil ab´nin bir problemi oldugunu göstermektedir. benim sahsi görüsüm ab romanya, bulgaristan gibi ülkeleri bile ab´ye almis ama türkiye´yi hala almamissa, o isin icinde kesinlikle dinsel bir düsmanligin rol oynadigi seklindedir. dinsel irksal düsmanliklar kalkmadan türkiye ab´ye giremez, ve girmemelidir, böyle bir durumda ab´ye girmek türkiye acisindan iyi olmaz, ancak bu tür bir üyelik türkiye acisindan iyi olmalidir, iyi olmasi saglanmadan türkiye ab´den- belki de- korunmalidir. türkiye olaylara soguk, dingin bir acidan bakmali, bir ise sadece ve sadece kendisi icin iyi olacaksa girmelidir, türkiye baskalarinin degil, kendi cikarlarinin pesinde olmalidir, "onlar bizi sevmiyor" seklinde cocukca, duygusal görüslerden uzaklasmalidir. kendini iyi tartip, kendi sartlarina göre olaylari degerlendirmelidir. kimse kimseyi sevmek zorunda degildir. türkiye´nin kimsenin sevgi bagina ihtiyaci yoktur. devletlerin birbirleriyle iliskiler kurmasi, cikar hesaplarinin örtüsmesinden ibarettir. türkiye´nin cikar hesaplari ab´ninkilerle uyusmuyorsa girilmez, ancak uyusuyorsa girilir. bu tür seylere duygusal yaklasmamak gerekir. türkiye genel planda duygusal hareket eden devletlerden hicbir zaman olmamistir, ve bundan sonra da olmayacaktir. türkiye´yi icine düstügü bataklardan cikaran birileri, akilci düsünen, sogukkanli türkler, tarih boyunca olmustur, bundan sonra da olacaktir, diye düsünüyorum. ab´ye girmek sinif atlamak , girmemek sinifta kalmak olarak algilanmamalidir. bence bu türk politikasi acisindan yanlis bir düsünce tarzi olur.