çabasının boşa olduğunu bilen türkiyedir. sadece aradaki ilişkiler bozulmasın, ticaretimizde sıkıntı yaşanmasın diye salağa yatılıyor. olan biten bu. ben bir avrupalı olsam türkiyeyi avrupa birliğinde istemezdim. ulen adamlar çok değil daha 90 sene önce boğazlara dayandı. ondan öncesinde bizim atalar gitmiş fetihler yapmış avrupada. "eyvah anneciğim türkler geliyor" naraları atmışlar. ne diye alsınlar ki? biz girmek istedik çünkü çaresizdik. ya da çaresiz gördük kendimizi. 2 dünya savaşına katılmış, bunlarda başrol oynamış bir almanya örneği var. kısa sürede dünyanın en gelişmiş ülkelerinden oldular. çok ağır antlaşmalar imzalamalarına rağmen. ya biz? beceriksiz ya da satılmış yöneticilerle garip işler içerisinde bulduk kendimizi.
ilk önce 31'i sadece bir sayı, saksafonu da sadece bir çalgı aleti olarak görmemiz gerekmektedir. ondan sonra antartika birliğine bile gireriz. aranızda
"evet çalgı aleti olarak görüyoruz." diyenler olabilir. biliyorum lan sizin niyetinizi. ipneler sizi.
Türkiye'nin Pekte AB'ye girmeye çabaladığı söylenemez AB'nin kurallarını ilkelerine pekte uymuyoruz dahası gerici bir zihniyetle freni patlamış tır gibi son sürat Ortadoğu bataklığına giriyoruz.
Ayrıca böyle olması AB'nin işine geliyor evime gelmesin kapımda dursun politikası yürütüyor.
amaç girmek değil, abd ve rusyaya " bakın bizim bir alternatifimiz daha var sadece siz değilsiniz" demektir. Zira abd ve rusyayı birbirleri ile dengelerken nadiren de olsa bu ikisinin çıkarı bir olup bizimki ile çatışırsa bakın bizim bir alternatifimiz daha var diyebilmek için hala orada duruyoruz biz.
yoksa ab ye alınmayacağımızı zaten 1990 lı yıllarda artık anlamıştık.