Çağa göre kurulan birliklerden birtanesidir. Türkiye'nin girmek için yıllardır can attığı topluluktur ayrıca. Bu kadar çaba nedendir onu da çözebilmiş değilim...
Bu amaç uğruna sürekli taviz verdik, veriyoruz da... Belki sonunda avrupa birliğine girmiş olucaz ama bize ait bir karış toprakla girebilirmiyiz orası bilinemez...
AVRUPA BiRLiĞi ORGANiZE KOMEDi TOPLULUĞU iÇERiSiNDE BULUNMAK BiZi NERELERE TAŞIR, NE YÜKSEKLiĞE ÇIKARIR BUNU ZAMAN GÖSTERECEKTiR. AMA ŞU AN Ki DURUM iTiBARi iLE ''BiZ VAZ GEÇTiK GiRMiYOOOOZ KARRDEŞiM'' DEMEK BiLE BiZi ENGiN UÇURUMLARDAN TAŞ, BETON VE KAZIKLI ZEMiNLERE DÜŞÜRECEKTiR. iŞiMiZZ ÇOKKKK ZURRR. O KADAR BEL BAĞLAMIŞIZ Ki. YOKLUĞU BiZi BiTiRiR.
TÜM AMACI KARNINI DOYURMAK OLAN BiR KURT SÜRÜSÜNÜN iÇERiSiNE BiR KOYUN UN ' BEN DE SiZDENiM HEYO HEYO'' YANAŞMALARI KURTLARI NE KADAR CEZBEDER VE O KOYUN O KURT SÜRÜSÜNDE NE KAZANIR iSE, BiZi DE AVRUPA BiRLiĞi ÖYLE GÖRMEKTE VE BiZ DE O KOYUN KADAR MENFAAT PEŞiNDE OLMALIYIZ.
baştan sona kandırmaca olan, bize istediklerini yaptıran.
10 milyon işsiz insanımızla.
2,5 milyon yoksulluk sınırındaki vatandaşımızla.
imf'ye olan borcumuzla.
dış ticaret açığımızla.
bizi birliklerine alarak bizim sorunlarımızla uğraşarak kendi ekonomilerini zorlayacak kadar salak değillerdir.
türk halkının büyük çoğunluğunun istemediği avrupa birliği için hükümetin bu kadar çabalaması boşunadır.
Kendi içinde ekonomik birliği tamamlamış, siyasi birliği zaman zaman oluşturabilen, hukuki birliği ise oluşturamayacağını sezdiren çok kapsamlı, daha önce benzeri görülmemiş bir projedir. Hedeflerin tümü gerçekleşmemiş olduğu için proje diye tanımlamak yerindedir. Kuruluşundan beri ABD'den destek görmüştür bu proje. Çünkü 2. dünya savaşından sonra üretim faktörü çok yüksek olan ABD ürettiği malları savaş sonrası fakiri Avrupa'ya satamamaktaydı ve ticaret yapmadan ayakta kalması güçtü. Bu projeyi destekleyerek Avrupa'nın zenginleşmesini ve kendisiyle ticaret yapmasını öngörmüştü. Öyle de oldu.
kimse avrupa birliğine karşı değildir. tek istenilen onurumuzla, eşit şartlar da, taviz vermeden, oyalandırılmadan girmektir. şerefli insanlar için bundan başka bir erdem olabilir mi zaten..sevr mağlubu boynu bükük osmanlı gibi değil, lozan galibi mustafa kemal'in genç cumhuriyeti gibi girmek istiyoruz kardeşim biz..giremezsek ufkumuzun yönünü değiştiririz, batıdan, doğuya çeviririz yönümüzü, inananın kaybeden biz olmayız...
yıllardır kapısında köle olunan, bir köleye bile çektirilmeyecek eziyetleri çektiren, emperyalist gücün bir diğer versiyonunu temsil eden, hristiyan güçler birliğinin daha kabul edilebilir adı.
fransa, almanya, ingiltere ve italya'nın başını çektiği dört büyüklerin nereye çekersen oraya gider şeklinde bazen birlik halinde bazen gruplar halinde hareket ettirdikleri buna karşınsa daha küçük ölçekli ülkelerin - ekonomik, siyasi, askeri, demografik, kültürel yaygınlık bağlamlarında - onlara tabi olmaları gerektiğini düşünen birlik.
1856 Paris Anlaşması* gibi, NATOya girişimiz gibi, 1963;te inönünün imzaladığı ANKARA Anlaşması gibi, 23 Eylül 2004 tarihi (müzakerelerin başlayacağının belli olduğu tarih) de bir dönüm noktasıdır.
* 1856;da Sadrazam Ali Paşa;nın içerideki reformlarıyla ve dışarıdaki diplomatik dirayetiyle, Paris Antlaşması;nda -Osmanlı;nın Avrupa devletler hukuku ailesine katılması ve toprak bütünlüğü imzalanmıştır- ama daha mürekkebi kurumadan Osmanlı;nın nasıl paylaşılacağı kapitülasyonların ağırlaşacağı yönünde çalışmalar başlatılmıştır!
-Bugünkü Avrupa o Avrupa mı?
Avrupa Birliği konusunda Ulu Önderimiz ATATÜRK;Ü kullananlar, Atamızın değişik dönemlerde değişik açıklamaları olmuştur örneğin;
Sakarya;da Yunanla savaşırkenki tam bağımsızlık- ile uğruna bir Milli Mücadele verilmiş olan sınırları dostluk döneminde kaldırmayı, hatta -federasyon- kurmayı düşünmek çelişki değildir, değişik şartların politikasıdır.
Netice: Atatürk pragmatikti -Atatürkçü dış politika- veya -Atatürkçü ekonomi- yoktur. Atatürk;ün farklı dönemlerde uyguladığı değişik diplomatik ve ekonomik politikalar vardır.
Atatürk;ü dogma haline getirmek, ideolojik körlük yaratır. Türkiye Cumhuriyeti doğru yönde ilerlemektedir.
bir zamanların iki azılı düşmanının -almanya ve fransa- sürükleyici güç olarak temellerini attığı, ekonomik bir örgütlenme olarak başlayan, süreç içinde siyasi birlik haline gelen ve aradaki siyasi bağı (ortak anayasayla) günden güne sıkılaştırmayı amaçlayan oluşumdur.
bir de başka bir açıdan bakarsak: abd nin uzun vadeli projesidir. sscb nin çöküşünden sonra tek egemen güç haline gelen abd, bu dominantlığını sürdürebilmek için çeşitli stratejiler-projeler üretmiştir ki bunlardan biri de avrupa birliğidir. abd, askeri açıdan üstünlüğünü kabul ettirdiği rusyanın ekonomik açıdan tekrar canlanmasını, dirilmesini önlemek amacıyla avrupa birliği projesini hayata geçirmiş ve rusyanın önünü kesmiştir. rusyanın yerleşik bir medeniyet olması, tarihte çeşitli dönemlerde önemli ve belirleyici aktörlerden olması, yeşil altın diye bilinen geniş orman örtüsü sayesinde tekrar ekonomisini toparlayabileceğinin öngörülebilmesi abd nin kaygılarının yersiz olmadığının kanıtıdır.
ab projesi bugüne kadar kuruluş amacı doğrultusunda başarıyla ilerlemiştir. her projenin olduğu gibi ab projesinin de bir sonu vardır ve baskın görüşe göre bu son yakındır. daha yıllar öncesinden ortaya atılmış öngörülere göre, ab nin genişleme süreci, çöküşü tetikleyecek ve türkiye nin ab üyeliğiyle birlikte bu oluşum sona erecektir.
son derece eski ve köklü bir tarihe sahip olan ülkeler arası entegrasyon..
birleşik bir avrupa fikir tarihin eski dönemlerine hatta ilber hocanın son kitabına bakıldığında 1600 lü yıllara kadar gider.lakin hayata geçirilebilmesi ıı.dünya savaşını izliyen yıllara denk gelir..dönemin savaşlardan yorulmuş avrupa ülkeleri yeni bir savaş ile karşı karşıya kalma fikrinden ürkmüşler ve savaş sanayisinin en önemli iki hammaddesi olan kömür ve çelik alanlarında bir birlik oluşturma fikrini benimsemişlerdir..bu amaç Schuman Planı çerçevesinde 1950 yılında tamamlanmıştır..bunun ardından atom enerjisinin barışıl kullanımıı amaçlayan eurotom gündeme gelmiştir.daha sonra avrupa toplulukları çatısı altında birleşme gerçekleşmiştir.
avrupa birliği herşeyden önce küresel bir güç olmasının yanında önemli bir bölgesel entegrasyondur.barındırdığı özellikler ile bir öreneği daha yoktur..örneğin hiç bir oluşum içinde bulunan devletler avrupa birliğinde olduğu gibi bazı egemenlik haklaırını kendi rızaları ie üst bir kuruma devretmemiştir..euro sahası buna güzel bir örnek teşkil eder..bununla birlikte üye ülkeler bağımısz para politikası izleme şanslarını avrupa merkez bankasına devretmişler yine benimsedikleri ortak politikalarlada bunu devam ettirmişlerdir.
kurulduğundan günümüze bir çok genişleme süreci geçirmiş ve arasına yeni ülkeleri almıştır.genişlemeler sırası ile 1973 1981 1986 1990 1995 2004 ve 2007 yıllarında olmuştur..
bu süreçlerine özellikle demir perde bloğunun dağılamsı farklı bir yön vermiştir..dağılan blokta ayrılan merkez doğu ülkeleri avrupa birliğinin yeni hedefi olmuştur.politikaları bu ülkeleri birliğe dahil etme ve bunun yeter şartlarını sağlamaları yönünde değişmiştir.zira bu ülkelerin bölgedeki mevcudiyetleri ab ülkeleri tarafından en iyi şekilde değerlendirilmek istenmektedir.
günümüz ekonomik siteminde tam anlamıyla ekonomik ve siyasi bir güç merkezi haline gelmiştir.. bazı istatistiki veriler şu şekildedir:
SAGP göre KBMG 23.400
DÜNYA iHRACATINDAKi PAYI %19.2
DÜNYA iTHALATNDAKi PAYI %16.1
NÜFUS 486.5 MiLYON