avrupa birliği demokratik, sosyal, anti militarist, insan haklarına dayalı bir hukuk devleti ya da devletler topluluğudur. bugünkü gelişmekte olan türkiye cumhuriyeti ise yarı demokratik, yarı militer, vahşi kapitalist, insan haklarına saygısız, asosyal, hukukun temel ilkelerine kayıtsız bir polis devletidir. üç-dört metropolde toplanmış, judaist siyonist masonik bir elit kesimin tekelindeki medya karteliyle bilinçli olarak genç dimağları zehirleyen organize bir şebekeye seyirci kalan bir iktidara sahiptir. ne cinsel ne dinsel devrimini gerçekleştirememiş, ne toplumsal ne de kültürel evrimini tamamlayamamış bir halka sahiptir. ingiliz kraliyet akademisinde eğitim almayan, mason olmayan bir tüm generalin silahlı kuvvetlerde orgeneral olamayacağı yönünde rivayetler ve komplo teorileri vardır.
çakma masonik sebetayist medyasında her gün kadınlar bir fetiş haline getirilip saçmasapan evlilik programları yapılmaktadır -ki bu programlar hard pornodan daha zararlı yayınlardır-. sayın başbakanımız recep tayyip erdoğan geçenlerde doğru bir alıntı yaptı mevlanadan: "kuru duayı bırak, ağaç isteyen tohum eker." şeklinde. sayın başbakanımızdan dileğimizde budur. türk ve kürt halkını kara cahil yerine koyan bu provakatif medyanın bir an önce işini bitirmesi temennimizdir. (bkz: yahudi ırkı)
bu sadece fransa için değil pek çok ülke için böyle aslında. türkiye dışarıda çok yanlış tanınan bir ülke. avusturalya' ya giden arkadaşıma senin ülkende kızlar okula gidiyor mu diye sorulmuş, herkesin çarşaflı mı diye sorulmuş. galatasaray' a gelen song' un röportajını okuduğumda ''bu ülkedeki herkesi çarşaflı zannediyordum, oysaki çok modern bir şehirmiş istanbul'' dediğini gördüm. bunun gibi sayısız örnek verilebilir aslında.
eğer gerçekten üye olmak istiyorsak öncelikle yarattığımız bu kötü imajı yıkmamız gerekiyor.