Boş işlerle uğraşanların gittiği maraton..
ulan adam pazar günü gibi bir mübarek tatil gününde it gibi koşarmı.
amaç spor yapmakmış.ulan madem spor yapmak istiyorsun işe giderken birkaç durak önce in yürüyerek yada koşarak git işe..
uyuz oluyorum şu maratona gidenlere..
Yillar once bir kez katilmistim, sonrasinda okul hayati, farkli mesgaleler derken bir türlü nasip olmamisti. yarin sabaha bir terslik cikmazsa yillar sonra arkadaslarla beraber yeniden katilacagimiz organizasyon. Ilk katildigimda gogus numarasini veren herkese bir madalya veriyorlardi hatıra, bu sefer de ayni uygulama var mi acaba gecen sene gidenler aydinlatabilir mi piliiz.
Bu yıl gönüllü olarak finish noktalarında görev alacağım maraton. Baya bi' ilgililer. Mail yollamalar falan. 8 Kasım'daki eğitime başka gidecek varsa mesaj atabilir.
köprü doğal olarak yine sallanınca yetkililer koşuculara "Köprü üzerinde koşmayın, piknik yapmayın ve zıplamayın" diye uyarıda bulunmuş.
ulan adı üstünde maraton koşusu koşmayın ne ?
kadir topbaş tarafından ismi istanbul maratonu olarak değiştirilen 30 senelik gelenek.
ulan maratonun bi anlamı var 2 kıtayı koştuğun maraton o isim boşuna değil.
münihte heryıl oktoberfest düzenleniyor adını münih fest diye değiştirse bir belediye başkanı yemin ediyorum almanya ab üyeliğinden çıkar başkanı idam eder sonra tekrar üyelik başvurusunda bulunur hakikaten diyecek kelime bulamıyorum.
2005'te sigaraya hayır temalı halk koşusuna katılıp hemen herkesin sigara içtiğini görünce sigaraya başlamama neden olmuş yarış. bir de yeri gelmişken diyeyim. kasım'ın ortasında koşu mu olur allasen, al şunu ekime adam akıllı koşalım, milleti zırıl zırıl it gibi titretmenin ne alemi var aminüm?!
Marmara üniversitesinde okuyan öğrenci olarak isyanlara sokan durumdur. Vize haftasında yapılır mı bu. Sınava yarım saat kala geçtim avrupa yakasına kabataştan beyazıta yürüdüm. Saçmalık arkadaş bari otobüsler çalışsın.
köprü açısından sağlam olmayacakmış dediler ucu bana da dokunuyo diye giderken büyük tereddütle gittim 'ölürmüyüm acaba?' diye. hiçte bişey yok geçen yılki kadar sallanmadı hatta hisettmedim bile. hava koşulları pek ıyı olmasada güneş renklendirmese de ortalığı yağmurluk yerine satılan poşetlerle oldukça renkliydi.
Yarışmalar neşeli olaylardır. insan yarışına maraton denir. Benim gözümde en güzel maraton avrasya maratonudur. Her sene yüzlerce alt eşoftmanlı insan tek bir amaçla bir araya gelirler : boğaz köprüsünün üzerinden koşarak geçmek. Bu hareket sembolik olarak asya ile avrupayı birbirine bağlamak anlamına gelir. Avrasya maratonunu her sene, koşmak bir yana gözünü kırpmaya hali yokmuş gibi görünen etiyopyalı atletler kazanır. Ne ilginç bir maraton ?
1979'dan itibaren, geleneksel olarak her yıl düzenlenen spor olayıdır.
ilk kez 1973'te, tercüman gazetesi tarafından gündeme getirilmiştir. ama ülkemiz ve istanbul'un, yaşanmaz yılları olan 70'lerde bu müthiş proje, yetkililer tarafından değerlendirilmemiştir.
1979'a gelindiğinde, birkaç alman turistin girişimiyle, bu koşu nihayet gerçekleştirilmiştir. ilk koşu yapıldığında, trafiğin sadece yarı şeridi araçlara kapatılmıştı. sürücülerin ve diğer insanların şaşkın bakışları, koşuculara laf atmaları, dalga geçmeleri, korna sesleri ilk koşudan akılda kalanlardandır.
son yıllarda kazanan, zenci atletler yüzünden birçok insana sıradışı gelebilir, ama avrasya maratonu'nun ilk şampiyonu; hasan saylam adında bir tc vatandaşıdır.
avrasya maratonu'nun, bir felsefesi ve amacı vardır. 2 şıkta bu felsefe ve amacı özetlemek gerekirse:
1- iki kıtada yapılmasıyla, ülkemizin cennet gibi bir güzelliğe ve hiçbir zaman değerini yitirmeyecek, jeopolitik-jeostratejik yapıya sahip olduğunu, dünya'ya göstermektir.
2- ama asıl olan, bu ülke insanına sporu sevdirmek. sporun önemini vurgulamaktır. spor yapmaya teşvik etmektir.
avrasya maratonu'nu, avrasya maratonu yapan boğaz köprüsü'nün de koşu parkuru içinde yer almasıdır. avrasya maratonunun 42.000 metrelik parkuru, anadolu yakası'nda, boğaz köprüsü'nün 300 metre doğusundan başlar. avrupa yakası'nda, tarihi yarımadanın sahil şeridini turlayarak, sultanahmet meydanı'nda son bulur.
42.000 metrelik maratonun dışında, 15.000 metrelik halk koşusu da aynı gün yapılır.
avrasya maratonunun, değeri bilinmemektedir. halkımız, bu maratonda koşmanın dışında faaliyetler yapmaktadır. neler yaşanmadı ki... köprüde, mangal yapan mı istersin... köprüde, halay çeken mi istersin... köprüde, evlenme teklifi eden mi istersin... yaşar ölmez, isimli vatandaş koşu sırasında, köprüden atlayarak canına kıymıştı. daha ne olsun. yani köprüde, intihar eden mi istersin...
ama, tüm bunlara köprü kayıtsız kalamazdı. son yarışta, koşu sırasında hatırlarsanız boğaz köprüsü sallanmıştı. boğaz köprüsü'nün intikamı...
ben, 9 yaşımdan beri bütün avrasya maratonları'na katıldım. ne yazık ki yarışlarda bir iddiam yoktu. tek amacım o ortamı yaşamaktı. nefesim yettiğince kendi çapımda koştum.
bu yazıyı okuyan herkese, her yıl ekim ayının son pazar günü düzenlenen, bu değerli organizasyona katılmasını şiddetle öneriyorum.
yok arkadaş. bizim millete hakikaten böyle aktiviteler bir kaç boy büyük geliyor. ne yapacağını şaşırıyor. köprüde halay çekmesini, dikkat çekmek için 3-5 veletin yola oturup kağıt oynamasını falan geçtim de bir kaç hıyaroğluhıyar yolun kenarındaki bariyerlere çıkıp köprünün ayağına koca koca kargo paketlerinin üzerine yazılırken kullanılan kalemlerle yazı yazıyorlardı. eh be gerzek kardeşim. ne oldu oraya "nuran" yazdın, ne oldu oraya "torlak" yazdın. ne oldu? neye yaradı oraya "tatar" yazman fosforlu kaleminle. nedir yani. onu yazdıktan sonraki stratejin nedir? biri gelip tutup kolundan götürse seni alacağın pozisyon ne olacak? planın nedir? amacın nedir benim kafasız erkeğim/kadınım. sen orada onu yazarken bir kaç kişide 3-4 metre ilerisinde "köprüler yayalara ve bisikletlilere açılsın" diye bağırıyordu. ne mi olacaktı yayalara açılırsa. sen oraya en büyük beşiktaş'ta yazarsın, ananızın amını sikiyim de yazarsın. maraton falan gibi aktiviteleri özgürlüğün baş dönmesi olarak görüyoruz ya biz. çoşkuyla yaşamasak, içimizdeki pisliği ortalığa bırakıp duvarlara sürmesek yapamayız..
güzel bir olay olmasına rağmen organizasyonu vasattır.
başlangıcı bir karmaşa, bitişi ayrı bir karmaşadır. yetkililerden yaptığı en büyük aktivite otobüs üzerinden el sallamak ve insanlara hediyeler atarak kapıştırmaktır.
dün 31.si yapılmış, baya bir eski organizasyon yani. fakat buna rağmen ne yabancıların ne de yabancı basının dikkatini çekti. hatta ülkemizde bile çoğumuz bilmiyordur böyle bir organizasyonun olduğunu. kaldı ki koşunun yapıldığı yer öyle sıradan bir yer de değil, istanbul gibi bir yer. ve diğer koşulardan farklı, bir kıtadan diğer kıtaya koşuyorsunuz, böyle bir şansı diğer koşularda görmek mümkün değil, ama hala daha kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz durumundayız. galiba bu durum 32., 33., 45.de de aynı olacak. istanbul'u marka kent yapıyoruz akp'nin, ankara'dan merkez bankasını taşıyacağına, böyle şeylere önem verseler, hem daha etkili hem de daha ekonomik olur. malum, ankara bazı sebeplerden dolayı itici geliyor bu kesime, istanbul'u tercih ediyorlar ama bari onu da becerseler.
