AlışVeriş Merkezi demektir. insanlara bir kerede hem alışveriş, hem sosyal aktivite, hem yeme içme; genel olarak barınma hizmeti veren alanlardır. Son yıllarda mantar gibi dört bir yanda bitiyor olması, insanların evlerinden dışarı çıkması için bahane midir, yoksa normalde sokakta dolaşacak insanları hapseden bir yapı mıdır tartışılabilir tabii. insanın bu yapılarda sosyalleşmekten ziyade kalıplaşıp, belli bir yere hapsolduğunu düşünmek de korkutucudur.
Her şeye rağmen, atmosferi farklıdır, belirli süre teneffüs edilmezse özlenir.*
tıpta; arterio venöz malformasyon
atardamar ile toplardamarlar arasında anormal bağlantılar bulunması olayı. beyinde olursa ölümcüldür. erken yaşta ölümle sonuçlanabilir.
aldıkça aldırtmak, harcadıkça harcatmak, çeşit çeşit alışveriş canavarlarının boy gösterdiği, kapının önüne çıktığınızda '' lan ben ne yaptım? '' dedirtmek için kurulmuş ticari maksatlı yerlerin genel adıdır avm.
hiç hazetmiyorum bu ortamlardan ama sıcak havada da alışveriş yapılacak müsait bir ortam olmadığından , efendime söyleyeyim her şeyin tek bir çatı altında toplanmasından mütevellit, zaman açısından da en ekonomik yer buralar. ama ben bu avm'lerdeki aşırı hassasiyete anlam veremiyorum. nasıl mı? bak anlatayım. misal bi alana azcık su vs dökülüyor. orayı temizliyor ya temizlik çalışanları. hemen o ıslak kısma kocamaan, sarı sarı levhalar koyuyolar, kocaman: "dikkat ıslak/kaygan zemin!" lan? yaav arkadaşım! tükürsek bile kaygan zemin diyip işgal edeceksiniz sarı , büyük tabelalarla o zemini. ben anlamıyom,yok ya..
ne zaman bir avm'de lavaboya girsem her seferinde zayıf, kara kuru, besinsizlik ve yorgunluktan avurtları çökmüş ve yaşından çok daha fazla yaşlı gösteren temizlikçi bayanlara takılır gözüm ve orada olmaktan utanırım. tam da o anlarda avm gözümde bu insanların kanından beslenen bir vampir canavara dönüşür. lavabodan çıkarım, bu kez karşıma yerleri süpüren, avurtları çökmüş, yüzü sarı siyah yaşlı adamlar çarpmaya başlar. bir türlü lüks restoranlarda besili fertleriyle ailece yemek yiyen pembe, kırmızı yanaklı sağlıklı ve neşeli insanları göremem. her katta, her koridorda gözüm ya bir temizlikçi kadına, ya da bir garson çocuğa ya da mutfakta çalışan genç bir kıza takılır. bir türlü kanmam o allı pullu yalanlara, bir türlü eğlenemem. bu kan emici vampir canavar beni de yutuvermesin diye bir an önce oradan kaçmaktadır aklım. ne de olsa halihazırda benim de kanımı emen canavarlar vardır boğuşmam gereken. çıkarken canavarın ağzındakileri de kurtaramadan çıkan yenik bir savaşçıyımdır artık. yorgun, öfkeli ve umutsuz.
Bu kadar gereksiz beton yığınları arasında ömür geçirenler var. Üzülüyorum bu insanlara. Çık gez toz temiz temiz. Hayır devlet bunlara nasıl izin veriyor? Her mahallede avm açacaklar nerdeyse. insanları sömürmekten ve çevre kirliliğinden başka nedir. Yeter artık yazık nerde geniş bir alan hemen avm açalım.
cebinizdeki bir çakıyı, tırnak makasını bile güvenliğinden geçiremeyeceğiniz; fakat içeride koçtaş gibi magazalardan bir balta alıp bütün katlarını rahatlıkla gezebileceğiniz alışveriş şeysi.