Aile ve fedakarlık kavramlarını buluşturan sonunda "çok da iyi olmuş çok da güzel olmuş" tarzında tepkiler vermenize yol açabilecek fevkaladenin fevkinde bir film.
yine mecid mecidi yine muhteşem bir film. her mecid mecidi filminde olduğu gibi yine fakirlik diz boyu ama mutlu yoksullar var .
--spoiler--
anlamsız şekilde işten kovulan kerim bir yandan da kızına işitme cihazı arıyor . o kadar ince detaylar var ki ; mesela kerim'in buzdolabını iade etmesi ve sürekli bir işe girmesi. kızının babasının kötü halini görüp "pil koydum duyabiliorum" demesi . işte bunlar hep tok gözlülük örnekleri
hele bir sahne var ki insanı üzüyor . balıkların döküldüğü sahne , sanki o çocuklardan biriymişsiniz gibi oluveriyor birden bire. kendi adıma gözlerim doldu , eğer çocuklardan biri ağlamaya başlasa ben de başlayacaktım .
--spoiler--
şu ana kadar izlediğim en iyi filmler listesine kafadan ilk beşte yer buldu kendine. bir sıralama yapmayacağım aralarında uçurtmayı vurmasınlar, serçelerin şarkısı , yavrularım ,mommo kız kardeşim ve babam ve oğlum. sanırım ben bir dramkoliğim , film dediğin zaman benim için oyunculuk olacak , öyle milyon dolarlık efekt filmlerinden nefret ediyorum .
seni beni bizi anlatan film. kurduğumuz hayaller de tıpkı o balıklar gibi saçılır durur dört bir tarafa. geriye bazen bir küçük balık kalır. bazen o da kalmaz. sonuçta bir bahaneyle unuturuz kederimizi. bir şarkıyla ya da elimizdeki o balıkla.
majid majidi'nin harika filmlerinden iranlı azeri bir ailenin köy yaşamı çehov tarzı bir anlatı üslubuyla yorumsuzca sunulmuştur. hayat mücadeleleri yoksullukları küçücük bir çocuğun japon balığı çiftliği kurmaya çalışması ve arka planda islamcı bir burjuvazi ile fakir halk arasındaki uçurum gözler önüne serilmiştir.
majid majidi'nin harika filmlerinden iranlı azeri bir ailenin köy yaşamı çehov tarzı bir anlatı üslubuyla yorumsuzca sunulmuştur. hayat mücadeleleri yoksullukları küçücük bir çocuğun japon balığı çiftliği kurmaya çalışması ve arka planda islamcı bir burjuvazi ile fakir halk arasındaki uçurum gözler önüne serilmiştir.
seyrettiğim en iyi fimlerden biri. sağlam bir senaryo çocukların kullanım dışı kalmış pis su deposunu temizleyip beraber çalışıp para toplamaları ve balıkları kamyonetin kasasına kadar yükledikleri halde varilden dökülen balıklar olayın işlenişi balığın su kanalının kenarındaki çırpınışı..
başka bir sahnede evin annesinin ihtiyacı olan kadına çıkma mavi kapıyı verişi ve kahramanımızın buna kaba tepkisi ve buna rağmen alan el olan kadının ısrarla bir şeyler ikram etmesi.. bir benzeri bir çok sahneler bütünü mükkemmel bir film. mecid mecidi eli öpülesi büyük bir yönetmendir.
arkadaş bu ne sıkıcı bir filmdir. televizyon açıkken uyuyamadığımdan dolayı arkamı dönmüş yatarken televizyonda bir adam çocuklara bağırıyordu, dikkatimi çekti, adamın asıl işi taksicilik fakat yüzde yüz müşteri memnuyeti için taksiden indikten sonra teknik destek veriyor. camiye yardım yapıyor ama buzdolabını çalıyor. ben mi anlamadım yoksa çok mu abartılıyor anlayamadım. neyse ki sonrasında shopping tv yi açarak beklediğim huzura kavuştum
iran filmlerinin kendine has manzaralarını baştan sona hissettiren bir film. aksiyondan çok kişi ayrıntılarına ve psikolojik travmalara dayalı anlatım bir kez daha başarılı bir şekilde seyircisini sarıyor. hikayedeki her karakterin ince detaylandırılmış yansıması, filmi romanmış tadında kalıcı yapıyor. iran sinemasının bu kendine has başarısı takdire şayan.
film hakkında spoiler vermeden belirtmek gerekir ki, sanki olay anadolu'nun sıradan bir köyünde geçiyormuşçasına tanıdık. gerek manzara gerekse aile ilişkileri iki kültürün ne denli yakın olduğunu gözler önüne seriyor. kerim nezdinde baba olmanın zor yanları anlatılırken bir yandan da takdir-i ilahiye ve kaderin gizli örgüsüne değiniyor. "tanrı bir kapıyı kapadığında diğerlerini mutlaka açar" teması çok hassas şekilde yani gözümüze sokulmadan işlenmiş, başarılı olmuş.
kendi sinemamızla kıyaslamak bile iran sinemasına hakarettir. aslında bütçe olarak benzer iki sinema kültürünün bizde olanı mide bulandırıcı. bir güzel kız, bir yakışıklı erkek, bir holding binası, bir adet şiveli konuşan hizmetçi, bir adet jeep ve bolca aşk entrika bizim malzememiz. bizdeki yönetmen ve senarist bozuntularının toplumu görmek istediği gibi yansıtması bir yana, iran'lı senarist ve yönetmenler toplumu olduğu gibi yansıtarak kendi kültürünü aşıp dünyaya açılıyor.
ulan ne dolmuşum türk sinemasına karşı şu an fark ettim. özellikle kaybedenler kulübü gibi yapaylık kokan filmi düşünerek iğrendim iyice. bu güzel filmi bu açıdan yorumlamanın sebebi bu. tıpkı yemeği güzel yapmış birinin yemeğini yerken anlık hissedilen ben de şimdiye kadar yemek mi yemişim duygusu gibi. ya da iyi icra edilmiş bir melodiyi dinlerken eski kötü melodilerin kulaktan kaçarak çıkması gibi serçelerin şarkısı..
--spoiler--
film değil adeta bir şiir. Kerim'in çorak bir tarlayı sırtında mavi bir kapı ile taşıyarak geçtiği sahne ve haram parayla alınmış eriklerin poşetten pıtır pıtır nehire aktığı sahne muhteşemdi.
birileri de hala uzaylı istilası filmleri çekmeye devam etsin amk!
--spoiler--
dublajsız izlenirse çok daha iyi olabilecek mükemmel iran filmi.
her ne kadar bir çoğu türkler dublajda dünyanın en iyilerinden dese de
anlamsızlaşıyor dublajlı filmler.
mükemmel ötesi bir yapım, mükemmel ötesi oyunculuk, mükemmel ötesi senaryo. çok ödüllü, insanı derinden etkileyen mükemmel ötesi bir film.
izlerken diplere dalmanın yanısıra gülüyorsunuz bolca. empati yeteneğiniz var ise çok farklı psikoz ve dünyalara götürü bu film.
filmi kelimelerle ifade etmenin gerçekten anlamı yok, sadece izlenir ve izlendiği saniyeden sonra bir daha asla akıldan çıkmaz.
izleyin, izletin.
iç burkan detaylarıyla hafızalara kazınan film. Yer yer tebessüm ettirse de film de yatan dram öyle içinizi burkuyor ki, gözleriniz doluyor ama ağlayamıyorsunuz.
Spoiller
iki adet meyve suyu almak için markete giden Küçük hüssain'in parası yetmediği için birr tane alabilmesi ve kendi hakkından feragat edip, ben sevmiyorum baba sen iç diyerek minik elleriyle tuttuğu meyve suyunu babasına sunduğu sahne inanılmazdı.
ingilizce adı ''the song of sparrows'' olan Majid Majidi filmi. iran sinemasına ait olan bu filmde Türklere ait imgelerde görülebiliyor. Kimi zaman güldürürken kimi zaman ağlatan film, Majidi filmlerinin en güzel örneklerinden biri. Sıradanmış gibi görünen her olayın arkasına derin manalar yükleyen bu eser,mutlaka izlenilmelidir.
an itibariyle trt 1'de yayınlanan küçük insanların büyük ve temiz dünyalarını anlatan muhteşem film. kendinden geçmiş medya maymunlarını değil de gerçek insanların hayatını izlemek isteyenler için...
sıradan bir ailenin hayatını anlatan, özel efektler falan kullanılmamış, bir yığın para da harcanmamış bir film bu. mecid mecidinin diğer filmleri gibi. "ee o zaman bunun nanesi ne? niye izleyelim ki?" diyebilirsiniz. izlemenizi tavsiye ederim çünkü içten, yalın, bizden. bu filmde dünyayı ele geçirmek isteyen uzaylılar ya da robotlar yok. bu filmde çocuklar ve onların hayalleri var. bu filmde hollywood sinemasının bize sunduğu sahte romantizm de yok. bu filmde çocukları için uğraşan bir baba var.
--spoiler--
kerim taksicilik yaparken müşterisi fazla para verir. o parayı götürmeye çalışır kerim fakat müşteri çoktan kendi arabasına binip gitmiştir. kerim eve dönerken erik alır, motorunun arkasına koyar. bir süre sonra poşet yırtılır ve eriklerin bir kısmı dökülür. işte burada hak kavramı ve helal haram çok güzel anlatılmış.
bir diğer sahnede ise kerimi diğer taksiciler kovar. o da başka yerde müşteri bekler. o taksicilerden biri bir müşteri alır ancak motoru bozulur. müşteri iner kerim'in yanına gelir ve onun motoruna bşner. kamera ise arkasından bağıran diğer taksiciyi göstermektedir. takdir-i ilahi işte. insanların haklarını yiyen adama yar olmaz o para.
--spoiler--
benim için filmle ilgili diğer bir hoş olay ise şu oldu. iki gün önce iranlı bir çiftle karşılaştım ve biraz sohbet etmeye çalıştık. yabancı dil bilmediğim için çok iyi anlaşamadık ancak yine de bir "iletişim" yaşandı. ben onlara iran müziğini; muhsin namcu ve farid farjad'ı sevdiğimi söyledim. o da bana ibrahim tatlıses'in iran'da çok sevildiğini söyledi. filmi annemle izliyordum ve aklıma bu olay geldi. bir yerde filmi durdurup bu olayı anneme anlattım. filmi devam ettirdiğim anda ibrahim tatlıses şarkısı çalmaya başladı.