avaze gonjeshk ha

entry33 galeri24 video2
    1.
  1. majidi'nin şiirsel anlatımına yine bir örnek serçelerin şarkısı.

    sıcağı sıcağına yorum yapmak sanırım daha güzel olacaktır. deve kuşu imgesiyle başlayan bu film, yine aynı metaforla bitiyor. film boyunca kullanılan dilin, ne kadar kibar olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. kerim bey'in, çocuklarının bir hikayesi. uzaklarda saklanılmışların hikayesi.

    majid majidi, bizi o kasabaya koyuyor ve gidiyor. pastoral senfoni misali. deve kuşu kerim bey'i hem işinden ediyor hem de kendisine öteki gerçekliği kazandırıyor. majidi; bize kalbi duyguların, masumiyetin, bir babanın evlatları için ne derece fedakar olabileceğini sunuyor. filmin geçtiği yer, yeşil-kahverengi kombinasyonuyla örülü izbe bir yer. hiç betonarme yapılardan oluşmuyor. hatta o ev -bence cennetin çocukları'ndaki ev- (tahran'daki bölümler hariç)

    kerim bey rolünde, cennetin çocukları'ndaki küçük ali'nin babası var. muhammed emir naci'nin azerice söylediği şarkı, sonrasında film akışlarında ibrahim tatlıses şarkılarının yer alması da tebessüm ettirmiştir. kırmızı balık metaforu yine mevcut. -kaplumbağalar da uçar'a ithafen bence- majidi, karakterleri öne sürerken onları salt doğallığıyla veriyor. filmin başındaki, kerim bey'in işitme sorunu olan kızının kulak pilini eski ve pis su deposunda arıyorlar. babaları çocuklara izin vermiyor ama orayı arı ve tertemiz suyla dolduruyor çocuklar. saksıları taşırken, balıkları kurtarabilmek için fedakarlık çıkıyor karşımıza. çaresizlik içinde kalınmışlığın hüznü yansıyor. iran müzikleri giriyor devreye bu sırada. ellerinde kalansa, bir balık.

    kerim bey kaza geçirince bizler olayı onun gözünden gözlemlemeye koyuluyoruz. serçeler ise, kerim bey uykusundan kaldığında evinin içinde uçuşuyorlar. serçeler her çıkışı deneyişinde pencerelere çarpıyor. ve kerim bey onlara özgürlüğü veriyor. küçük şeylerden ne derecede büyük paylar çıkarılabileceğinin bir gösterisi bu film.

    majidi, çocukların kirlenmemiş fıtratlarından temizliği sunuyor izleyiciye, tebessüm dolu bir yüz ile son buluyor, sevgi dolu...
    10 ...
  2. 2.
  3. dün akşam izlediğim ve çok beğendiğim majidi filmi. filmdeki hayatların gündelik hayat içersinde herzaman karşımıza çıkabilecek hayatlar olması bu kadar sıcaklı katıyor filme. birde arabada ibrahim tatlıses dinliyorlardı o da çok hoştu.


    --spoiler--
    Serçelerin Şarkısın;nda Kerim Allah'ı kendi iradesini bertaraf eden bir irade olarak ve işleyen bir adalet olarak hissediyor. Filmin hikâyesi aslında Kerimin ağzından dökülen ama;bu hiç de adil değil; cümlesiyle başlıyor. Çiftlikten bir devekuşu kaçmasının ardından sorumlu görülerek işten atıldıktan sonra kuruyor bu cümleyi Kerim. Bundan sonra ise film ilahi adalet teması etrafında şekilleniyor. Küçük hesaplarla ve kaderi karşısında öngörüsüzce hareket eden insanın planlarının Allah tarafından bozuluşuna ve kapanan kapılar ardından açılan yeni kapılara şahit ediliyor izleyici. Hz. Ali'nin dediği gibi Kerim de Allahı kendi bir şey isteyip Allah başka bir şey isteyince tanıyor. Mukadderat kendini, insanın ufak planlarını ve küçük hesaplarını bozarak kuruyor. Adalet ise film boyunca kendinden şüphe edilemez bir şekilde tecelli ediyor. Buna karşılık insanın dünyadaki çabası külli iradenin yanında cüzi iradenin konumu da çocukların balık yetiştirebilecekleri bir havuz yapmalarının hikâyesiyle birlikte yüceltiliyor.

    Burada devekuşu yumurtalarından da bahsetmek gerekiyor. Devekuşu çiftlikten kaçtıktan sonra Kerim motoruna atlayıp bozkırda ve tepelerde bir gün boyunca onu arıyor. Bakmadık yer bırakmıyor ama yine de bulamıyor devekuşunu. Sonrasında ise devekuşunun varlığı orada burada karşısına çıkan yumurtalarla Kerim'in hayatının üzerine bir gölge gibi geriliyor. Neredeyse onu izleyen ve onu takip eden bir göz oluyor. Devekuşu yumurtaları da filmin manevi arka planını destekler bir biçimde Allah’ın varlığının tecelli ettiği somut nesneler haline (Kerimin Allahın varlığını hissedebildiği nesneler haline) geliyorlar.
    --spoiler--
    6 ...
  4. 3.
  5. "deeply humanistic" yazıyordu dvd kapağında, ki orada genelde reklam esanslı kolpa cümleler olur. ben yemem! ismi ve afişi için aldım (çelişikliğe gel!). bak bunu yerim işte! lakin çok az yanılırım.

    sesler, yüzler ve mekanlar açısından çok tanıdık bir film. sanki anadolu'da çekilmiş gibi. bas insanüstü ultra başarılı bir dublajı, yerli film diye bile yedirilebilir o derece. insanların içerisindeki saf, tertemiz ve iyicil duyguları göstere göstere öne çıkaran, fazla iyimser sanat anlayışından hoşlanmam. ama serçelerin şarkısı için bu söz konusu değil. göstere göstere "bakın bu baba ne kadar iyi bir insan" demiyor. "ah canım, ne güzel! fakir ama ne kadar mutlular. di mi ya, di mi? mutluluk aslında ne kadar da yakın bize!" gerzekliklerinden uzak. e o zaman da cana yakın.
    5 ...
  6. 4.
  7. devekuşunun kaçışının dehşet güzel olduğu filmdir.
    2 ...
  8. 5.
  9. insanı, gah tahranın yollarında motosikletle arşınlattıran , gah devesini kaybeden bedevi hükmüne sokan , gah deveyle beraber dünyayı da bulduran, kainatı avucuna veren. bazen ibonun şarkılarını terrenüm ettiren, bolca yeşillikler, bahçeler çimenler aleminde yuvarlandıran...ferah -musibet döngüsünden ordan da umut hayal -kırıklığı olgusuna vardıran ve en sonunda ağlattıran bir film.... tam da en klasiğinden mecid mecidi filmi.
    2 ...
  10. 6.
  11. mavi, hurda ve ahşap kapıyı; kahverengi tarla arka planında taşırken ki görüntüsüyle bence yılının en iyi afişi olmaya aday film. neşeli, eğlenceli, düşündürücüdür.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/73458/+
    5 ...
  12. 7.
  13. amerikan filmlerinin tantanasından bıkan bünyelerin beğeneceği, basit aile fertlerinin basit hikayelerinden kurgulanmış sıcacık bir film. balıkların dağılması, yorgana simli yıldzların işlenmesi ve hurda mavi kapı uzun süre hafızamdan gitmeyecek.

    http://www.ikinciperde.co...i/aile-sinemasi/1663.html
    3 ...
  14. 8.
  15. türkçe adı serçelerin şarkısı, ingilizce adı the song of sparrows olan tahrana yakın bir köydeki güzel insanların dramını anlatan şiirsel bir majid majidi filmi. bu film türk-farisi kültürünün ne kadar iç içe girdiğinin, iran'la türkiye'nin halklarının öz kardeşler olduğunun tipik bir örneği. filmin nerede geçtiğini bilmeyen bir kimse filmin türkiye'de herhangi bir yerde geçtiğine çok rahat ikna olabilir. dublajsız izlediğinizde bile bazı sahneleri anlamanız mümkün. deyimlerin, fiillerin hatta küfürlerin bile bir kısmı türkçedir. derin bir hümanizma ile birlikte emeği ile geçinen, helalden vazgeçmeyen saf,temiz,sıradan insanların hikayesi. hele filmin sonlarında kamyonette kerim'in okuduğu o azerice türkü beni benden almıştır.

    4 ...
  16. 9.
  17. 2008 yapımı mecid mecidi filmi.

    sıradan bir ailenin hayatını anlatan, özel efektler falan kullanılmamış, bir yığın para da harcanmamış bir film bu. mecid mecidinin diğer filmleri gibi. "ee o zaman bunun nanesi ne? niye izleyelim ki?" diyebilirsiniz. izlemenizi tavsiye ederim çünkü içten, yalın, bizden. bu filmde dünyayı ele geçirmek isteyen uzaylılar ya da robotlar yok. bu filmde çocuklar ve onların hayalleri var. bu filmde hollywood sinemasının bize sunduğu sahte romantizm de yok. bu filmde çocukları için uğraşan bir baba var.

    --spoiler--
    kerim taksicilik yaparken müşterisi fazla para verir. o parayı götürmeye çalışır kerim fakat müşteri çoktan kendi arabasına binip gitmiştir. kerim eve dönerken erik alır, motorunun arkasına koyar. bir süre sonra poşet yırtılır ve eriklerin bir kısmı dökülür. işte burada hak kavramı ve helal haram çok güzel anlatılmış.

    bir diğer sahnede ise kerimi diğer taksiciler kovar. o da başka yerde müşteri bekler. o taksicilerden biri bir müşteri alır ancak motoru bozulur. müşteri iner kerim'in yanına gelir ve onun motoruna bşner. kamera ise arkasından bağıran diğer taksiciyi göstermektedir. takdir-i ilahi işte. insanların haklarını yiyen adama yar olmaz o para.
    --spoiler--

    benim için filmle ilgili diğer bir hoş olay ise şu oldu. iki gün önce iranlı bir çiftle karşılaştım ve biraz sohbet etmeye çalıştık. yabancı dil bilmediğim için çok iyi anlaşamadık ancak yine de bir "iletişim" yaşandı. ben onlara iran müziğini; muhsin namcu ve farid farjad'ı sevdiğimi söyledim. o da bana ibrahim tatlıses'in iran'da çok sevildiğini söyledi. filmi annemle izliyordum ve aklıma bu olay geldi. bir yerde filmi durdurup bu olayı anneme anlattım. filmi devam ettirdiğim anda ibrahim tatlıses şarkısı çalmaya başladı.
    7 ...
  18. 10.
  19. an itibariyle trt 1'de yayınlanan küçük insanların büyük ve temiz dünyalarını anlatan muhteşem film. kendinden geçmiş medya maymunlarını değil de gerçek insanların hayatını izlemek isteyenler için...
    2 ...
  20. 11.
  21. trt 1'deki dublaj faciası ile katledilmekte olan, iran sinemasının harika filmlerinden biridir.
    2 ...
  22. 12.
  23. ingilizce adı ''the song of sparrows'' olan Majid Majidi filmi. iran sinemasına ait olan bu filmde Türklere ait imgelerde görülebiliyor. Kimi zaman güldürürken kimi zaman ağlatan film, Majidi filmlerinin en güzel örneklerinden biri. Sıradanmış gibi görünen her olayın arkasına derin manalar yükleyen bu eser,mutlaka izlenilmelidir.
    1 ...
  24. 13.
  25. iç burkan detaylarıyla hafızalara kazınan film. Yer yer tebessüm ettirse de film de yatan dram öyle içinizi burkuyor ki, gözleriniz doluyor ama ağlayamıyorsunuz.

    Spoiller
    iki adet meyve suyu almak için markete giden Küçük hüssain'in parası yetmediği için birr tane alabilmesi ve kendi hakkından feragat edip, ben sevmiyorum baba sen iç diyerek minik elleriyle tuttuğu meyve suyunu babasına sunduğu sahne inanılmazdı.
    4 ...
  26. 14.
  27. mükemmel ötesi bir yapım, mükemmel ötesi oyunculuk, mükemmel ötesi senaryo. çok ödüllü, insanı derinden etkileyen mükemmel ötesi bir film.
    izlerken diplere dalmanın yanısıra gülüyorsunuz bolca. empati yeteneğiniz var ise çok farklı psikoz ve dünyalara götürü bu film.
    filmi kelimelerle ifade etmenin gerçekten anlamı yok, sadece izlenir ve izlendiği saniyeden sonra bir daha asla akıldan çıkmaz.
    izleyin, izletin.
    1 ...
  28. 15.
  29. an itibarı ile trt1 de başlamış şaheserlerden biri.

    (bkz: iran sineması)
    4 ...
  30. 16.
  31. izlemeye doyulamayan sıcacık filmdir. fonda çalan ibrahim tatlıses şarkıları gülümsetir.
    halen daha izlememiş olan varsa onlar adına çok üzülürüm!
    1 ...
  32. 17.
  33. dublajsız izlenirse çok daha iyi olabilecek mükemmel iran filmi.
    her ne kadar bir çoğu türkler dublajda dünyanın en iyilerinden dese de
    anlamsızlaşıyor dublajlı filmler.
    2 ...
  34. 18.
  35. --spoiler--
    film değil adeta bir şiir. Kerim'in çorak bir tarlayı sırtında mavi bir kapı ile taşıyarak geçtiği sahne ve haram parayla alınmış eriklerin poşetten pıtır pıtır nehire aktığı sahne muhteşemdi.

    birileri de hala uzaylı istilası filmleri çekmeye devam etsin amk!
    --spoiler--
    1 ...
  36. 19.
  37. küçük şeylerle mutlu olmaya mecbur insanların filmi. yaşar kemal hikayeleri okuyormuş gibi hissettirir.
    0 ...
  38. 20.
  39. iran filmlerinin kendine has manzaralarını baştan sona hissettiren bir film. aksiyondan çok kişi ayrıntılarına ve psikolojik travmalara dayalı anlatım bir kez daha başarılı bir şekilde seyircisini sarıyor. hikayedeki her karakterin ince detaylandırılmış yansıması, filmi romanmış tadında kalıcı yapıyor. iran sinemasının bu kendine has başarısı takdire şayan.

    film hakkında spoiler vermeden belirtmek gerekir ki, sanki olay anadolu'nun sıradan bir köyünde geçiyormuşçasına tanıdık. gerek manzara gerekse aile ilişkileri iki kültürün ne denli yakın olduğunu gözler önüne seriyor. kerim nezdinde baba olmanın zor yanları anlatılırken bir yandan da takdir-i ilahiye ve kaderin gizli örgüsüne değiniyor. "tanrı bir kapıyı kapadığında diğerlerini mutlaka açar" teması çok hassas şekilde yani gözümüze sokulmadan işlenmiş, başarılı olmuş.

    kendi sinemamızla kıyaslamak bile iran sinemasına hakarettir. aslında bütçe olarak benzer iki sinema kültürünün bizde olanı mide bulandırıcı. bir güzel kız, bir yakışıklı erkek, bir holding binası, bir adet şiveli konuşan hizmetçi, bir adet jeep ve bolca aşk entrika bizim malzememiz. bizdeki yönetmen ve senarist bozuntularının toplumu görmek istediği gibi yansıtması bir yana, iran'lı senarist ve yönetmenler toplumu olduğu gibi yansıtarak kendi kültürünü aşıp dünyaya açılıyor.

    ulan ne dolmuşum türk sinemasına karşı şu an fark ettim. özellikle kaybedenler kulübü gibi yapaylık kokan filmi düşünerek iğrendim iyice. bu güzel filmi bu açıdan yorumlamanın sebebi bu. tıpkı yemeği güzel yapmış birinin yemeğini yerken anlık hissedilen ben de şimdiye kadar yemek mi yemişim duygusu gibi. ya da iyi icra edilmiş bir melodiyi dinlerken eski kötü melodilerin kulaktan kaçarak çıkması gibi serçelerin şarkısı..
    1 ...
  40. 21.
  41. an itibariyle trt 1'de, iran filmi sevenler kesinlikle izlesin. türk kültürüne çok benziyor.
    0 ...
  42. 22.
  43. arkadaş bu ne sıkıcı bir filmdir. televizyon açıkken uyuyamadığımdan dolayı arkamı dönmüş yatarken televizyonda bir adam çocuklara bağırıyordu, dikkatimi çekti, adamın asıl işi taksicilik fakat yüzde yüz müşteri memnuyeti için taksiden indikten sonra teknik destek veriyor. camiye yardım yapıyor ama buzdolabını çalıyor. ben mi anlamadım yoksa çok mu abartılıyor anlayamadım. neyse ki sonrasında shopping tv yi açarak beklediğim huzura kavuştum
    0 ...
  44. 23.
  45. derin bir soluk alıp, huzur arayan bünyelerin izlemesi gereken; aslında avrupalı değilde düpedüz doğulu olduğumuzu anlatan harikulade film.
    1 ...
  46. 24.
  47. seyrettiğim en iyi fimlerden biri. sağlam bir senaryo çocukların kullanım dışı kalmış pis su deposunu temizleyip beraber çalışıp para toplamaları ve balıkları kamyonetin kasasına kadar yükledikleri halde varilden dökülen balıklar olayın işlenişi balığın su kanalının kenarındaki çırpınışı..

    başka bir sahnede evin annesinin ihtiyacı olan kadına çıkma mavi kapıyı verişi ve kahramanımızın buna kaba tepkisi ve buna rağmen alan el olan kadının ısrarla bir şeyler ikram etmesi.. bir benzeri bir çok sahneler bütünü mükkemmel bir film. mecid mecidi eli öpülesi büyük bir yönetmendir.
    1 ...
  48. 25.
  49. özel bir yönetmenin, özel bir filmidir.

    iran'da azeri türklerinin çok olmasından dolayı bolca görülen azeri kökenli oyuncuların filmde ezgilerini dinlemek pek bi keyiflidir.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük