"
Hava hafif esintili
Burnuma haşlanmış mısır kokuları geliyor.
Yürüyorum…
Dilimde o eski şarkı:
“Çılgın bir rüzgarla geçiyor mevsimler
Aramızda mesafeler.”
Bir şiirin mısrasında bile karşılaşmayı bıraktık.
Sevmeyeli ne çok oldu…
Kelimeler denizinde boğulmaktayım bu akşam
Bilirsin, beceremem yüzmeyi de.
Her kulaç attığımda daha bir dibe çöküyorum
Ve
Susuyorum.
Avazım çıktığınca,
O denli yüksek sesle,
Kulakları sağır edercesine
Susuyorum.
içimde kilometrelerce özlem biriktiriyorum.
"
- ezgi furtim
Türk futbol tarihinin en eski ve en muhteşem bestelerinden biri.Artık stadımızda tekrar söylenmeye başlamıştır ama bi düzen yapılmalı 2.kıtadan sonra alkışla bitiyor beste
türkiyeye ve türk tribünlerine tribün kültürünü öğretmiş fenerbahçe taraftarlarının ilk olarak 80 li yıllarda söylemiş olduğu bestedir.
en son tt arena deplasmanında fenerbahçe takımının soyunma odasına gidip duşunu alıp tekrar taraftarının önüne çıktığı anda deplasman tribünündeki fenerbahçe taraftarları tarafından bir anda haykırılmaya başlanan tezahürattır.
futbolcular çok yeni bir beste duyduklarını zannedip dinlemek üzerine kulak verip alkışla tempo tutmuşlardır. çünkü fenerbahçe stadında söylenmeyen bir bestedir.söylenmemesinin sebebi sefa reisin almış olduğu özel bir karardır. ben hayatımda bu kadar çok kişi tarafından ezberlenmiş,beğenilmiş,ancak söylenmeyen bir beste görmedim.(hoş ben de sefa reisin hassasiyetine katılıyorum,sözlerinin değiştirilmesinden veya söylenmemesinden yanayım)
ki zaten deplasmanda hep bir ağızdan söylenen bu beste çok iyi biliyorum ki,kadıköyde denenmeye çalışılsa rezil edilip bir kenara atılacaktır.böyle zaman zaman deplasmanda söylemek bence en iyisidir.
döndük sahaya doğru,
açtık ellerimizi,
yalvardık kanaryaya,
duysun diye bizleri.