aslında arkadaşların gazına gelerek gittiğim ve o kadar merak etmediğim bir filmdi. ancak şöyle bir şey var ki beni etkilemedi desem yalan olur. gerek görsel efektler gerekse işlediği konunun fantastik bir biçimde sanki bir masal diyarındaymış gibi anlatılması gözümü kırpmadan izlememe neden oldu. bir de başka bir unsur vardı ki filmin içinde gerçekten çok iyi işlenmişti bu. emperyalizme çok çok iyi bir şekilde laf sokulmuş bu filmde. izleyince zaten bağlantıyı çok rahat bir şekilde kuracaksınız. bu açıdan da helal olsun dediğim bir filmdi. son sahnelerdeki savaş sahneleri gereksiz uzatılmasaydı daha da güzel olabilirdi. bütün bunlar dışında tek bir eksiği vardı filmin... o da kurgunun çok basit olmasıydı. filmin ilk 15-20 dakikasından sonra sonunu çok açık bir şekilde tahmin edebiliyorsunuz. kısacası izleyince en azından konuyu beğenmeseniz bile görsellik açısından mutlu olarak çıkarsınız filmden...
en iyi drama dalında altın küreye aday olan,
animasyon sahnelerinde kullanılan fosforlu/canlı renklerin, morların pembelerin, insanı alıp bir masal diyarına götürdüğü
fantastik film.
yakın geleceğin sinema filmleri hakkında bize ipucu veren bir yapım. gidilip görülesi.
bu filmde yanardağdan ve 12 şiddetinde depremden koşarak kaçmaya çalışan ve kaçabilen insanlar göremeyeceksiniz. içi boş, insanı kendi içine çekmeyen sadece görsel efektlerden oluşan bir film bekliyorsanız, beklemeyin yanılacağınızı umuyorum. çok güzel bir hikaye anlatılıyor . bir yandan oyunlarda görebileceğiniz türde bir canlılık, bir yandan da soykırım. demokrasi ve medeniyet götürme aşkının nerelere vardığını görüyorsunuz.
insanın doğayla olan savaşının aslında olmaması gereken en aptalca ve anlamsız bir uğraş olduğunu,insanın doğanın ve dolayısıyla kendinin en büyük düşmanı olduğunu , bu denli açık bir şekilde insanların gözlerine sokmak belki de iyi bir fikir. rezilsin papalagi gerçekten rezilsin git ve kendini yok et.
Amerikalılar ilk defa Avatar filmiyle beni şaşırtmayı başardı. Film hiç de beklediğim gibi çıkmadı. Bir ağaçla konuşan amerikalı görünce şok geçirdim. Oysa vahşi diyerek yıllar önce katlettikleri ve topraklarını aldıkları kızılderililer ve kızılderili şamanlar da doğayla, ağaçlarla konuşuyorlardı. Sanırım geç bir zihinsel aydınlanma olmuş. Avatar'daki sahneler gerçekten çok güzeldi, filme harcanan paraya değmiş. Na'viler çok güzeldi, amerikalı olamayacak kadar güzel.
ön hazırlığıyla beraber 14 yıl yapım aşaması süren, çekimleri 2 yılda biten, 400 milyon dolar gibi dudak uçuklatan bir bütçeyle sinema tarihinin en pahalı prodüksiyonu olmayı başaran ve gişe hasılatlarının sülalesini sikeceğini düşündüğüm devasa film.
gün itibariyle vizyona girmiş james cameron filmi. yapım aşaması ondört yıl sürmüş olan filmde na'vi karakterleri için dilbilimciler iki yıl çalışarak egzotik bir dil geliştirmişler ve en son görsel teknolojiler kullanılmış.sağlam bir gişe hasılatı kırması beklenen filmi izlemek isteyenler 3d teknolojisini destekleyen sinemalara gittiklerinde çok daha iyi görsel efektler eşliğinde filmi izleyebilirler.
sevilesi ve izlenesi çizgi filmdir. şimdilerde avatar adlı bir film vizyona girecektir fakat bu filmin cnbc e'de yayınlanan çizgi filmle alakası yoktur. pek bi umutla beklemiştim film fragmanını ama aradığımı bulamadım.
3d izleyeceklerin kafasında bir paradoks oluşturabilir.
şimdi bu film 3d yani görsellik sinema tarihinin en uç noktasında.
eveet, gelelim dil seçimine. elbette bir filmi orjinal dilinde izlemek her zaman daha keyiflidir. fakat burada küçük ama önemli bir detay var. özellikle de ingilizcesi yeterli olmayıp da, orijinal dil bağımlıları için.
neydi filmin en büyük özelliği, görsellik. 3 boyutlu olması ise bambaşka bir dünya. peki ne oluyor, altyazı okumak zorunda olanlar için bir sorun çıkıyor ortaya. okurken görselleri kaçırmak. derinlik ve resimlerden mahrum kalmak.
amerika'nın ırak'tan özür dilediği, 14 yılda tamamlanan, 400 milyon dolara mal olan, sinemaya yeni bir soluk kazandıracağı iddasında olan 3d animasyon filmi.
konu olarak biraz pocahontas, biraz kurtlarla dans, birazda yüzüklerin efendisi. ama öyle bir görsel sölen var ki film'de, anlatilmaz yasanir. bir gece görüntüleri var, insan'in pandora'da yasayasi geliyor. cennet'i gercekten böyle hayal etmistim. konu ve son'u her ne kadar bilindik olsa bile, film kesinlikle sizi sıkmıyor. kesinlikle sinema'da 3d olarak izlenmeli. ev'de bu zevki kesinlikle alamazsiniz, üzüldügüm nokta da bu.
bir pandoralıya aşık oluyordum ki ışıklar yanıverdi. arkadaşım ''hadi oglum bitti film'' demese sanırım hala o koltuklarda popomu terletmeye devam edecektim. Güzel bir film. gercekten görsel şölen yakıstırmasını hakeden bir yapıt. değişik renklerin cümbüşü arasında insanın icini gıdıklayan görsel efektler. 3d ile film izlemenin ayrı bir keyif olması da cabası.
filmin konusu bilindik bilim kurgu hesabı. benzerlerin de daima dünya ya saldıran diger gezegenlerdeki olası canlılar olurdu. bu film de aksine insanların diger gezegenler de yasayan canlılara saldırdıgını göreceksiniz. hem de bilindik bir nedenden ötürü ''para''.
örneğin, albay ın pandoralılardan bahsederken ''terörist'' yakıştırması yapması, yönetmenin ve senaristin amerikan hükümetini ne derece kaale aldıgını gösteriyor. keza gelmiş gecmiş tüm amerikan başkanları ülke de ve dünya da en ufak bir kıvılcımın nedenini Terör saldırısı olarak nitelendirmektedirler. komik.
sonuc olarak gayet zevk ve keyif ile izledigim güzel bir film. gercekten gidilmesi gereken ve ''vay anuna koim elin oglu neler yapıyor'' demenize neden olacak bir film.
bizimkiler hala receplerle ivediklerle halkı güldürü adı altında sömürmeye devam etsin . . .
18 aralıkta vizyona girecek olan, merakla beklediğim film. ama böyle merakla bekleyince, genelde hayal kırıklığına uğruyor insan.
bakalım 18 aralıkta seyredip görücez. tabi bilet bulabilirsek.