dikkat edin üzeriniz batmasın, kalemim kusmaya başladı.
komşumuz var 2000 lira civarında maaşı var adamın -belki üzeri olabilir ama altı değil- bu kriz ortamında işsiz falan da kalmadı. evi de kendisinin, arabası da var orta sınıf denecek düzeyde ve bu adamın kömürlüğünde "t.c başbakanlık, parayla satılmaz" ibareli kömür çuvalları var. çatır çatır da yakıyor, helal-i hoş olsun ben kendi payıma hakkımı helal ediyorum. araştırmadan etmeden, sokağa kömür kamyonunu getirip millete harıl harıl kömür çuvallarını dağıtan devlet utansın. bu adamın durumu bu, yine bir sokak arkamızda bir apartman. apartman inşaa edilirken baca sistemi yapmamışlar, dolayısı ile bu apartmanda maalesef soba yanmıyor. apartman sakinleri klima veya elektrikli soba ile ısınıyorlar. devlet bu apartman sakinlerinin tamamına kömür verdi. bu kişiler de aldılar ve soba kuran komşularına, yakınlarına dağıttılar.
şimdi bu kömürü alanlar "avanta" olarak almıyorlar mı kömürü? dağıtan da "avanta" olarak dağıtmıyor mu kömürü? bacası olmayan eve kömür, suyu olmayan eve çamaşır makinesi. adı ne? sosyal devlet anlayışı imiş, öyle diyorlar. tabi yerseniz. bunları yazınca da kalemimiz ishal olmuş oluyor.
bunları görüp de konuşmaya cesareti olmayanlar, biat etmeyi bir saniye olsun terk edemeyenler de kabız olmaktalar sanıyoruz. boşaltma, boşaltma nereye kadar?
şu sıralar avanta temizlik ve gıda paketleri dağıtmakla meşgul parti. 158 liralık gıda paketini 169 liraya maletmişler. ihaleyi de partili şirkete vermişler. bir kere de sürpriz yapın şaşırtın bizi.
lux klımalı odalar da, karnı tok sırtı pek, tuzu kuru olanların,
işini kaybedınce, yakıştırma yaptığı parti.
sen hiç bu ayazlar da, tıtreyerek ders çalıştınmı,
sosyal devlet kavramını hiç duydunmu,
gelır dağılımı adaletsızlığı nedır duydunmu,
annesı 500 kg kömür alırken,
oğlunun karlı dağlarda
vatan için çarpıştığını bılıyormusun.
kımımız bu vatan için nutuk atarız,
kımımız can verirız.
"amuğa kondurduğumun partisi" kulağa daha hoş geliyor. şu an nerede olursanız olun, siz yinede yüksek sesle bir telafuz edin, gerçekten rahatlatıyor. *
BAŞBAKAN, valilerden sonra, bu sefer partisinin il yöneticilerine "kömür dağıtın" dedi.
Korkum, partinin adı değişecek:
Avanta Kömür Partisi (AKP)...
Ben, "Kamyonun önüne binip, kömürü kendiniz götürüp vatandaşın kapısına bırakacaksınız" emrini alan Vali'yi televizyonda gördüydüm, kömür çuvallarının başında.
Paltosunu giymiş, kömür çuvallarının yanındaydı.
Vali, "Şöyle koyacaksın çuvalı, ucu şu tarafa..." gibi özenli emirler de verdi.
Çuvalın ucu hangi yana gelecek?..
Vali biliyordu.
iyi ki bir kömür çuvalını makam arabasının arka koltuğunda, yanına oturtup şehri gezdirmedi:
"Efendim şunu da ifade etmek isterim ki, şehrimizin meseleleri hızla halledilmiştir sayın kömür..."
Olmaz diye bir şey yok.
Bir valiyi kömür dağıtırken ve kömür çuvalının ucunun hangi tarafa geleceğini beyan ederken gördükten sonra, bu memlekette her şey olur derim a dostlar.
Misal; yakında elleri-yüzleri kömür karasına bulanmış, gözleri beyaz kalmış valilerin toplantılara gelme olasılığı yok değil.
Ki Başbakan görsün.
Kimin "yüzü karaysa", parti adına kömür dağıtan vali odur.
*
Önceki gün AKP'nin il yönetimlerinden de bunu istedi Başbakan:
"Bineceksiniz kamyona, kömürü vatandaşın kapısına bırakacaksınız... Böylece bu yerel seçimlerde oy yüzde 60 olur..."
Doğrudur...
60 olur, 70 olur, 80 olur...
100 olur...
Bu döneme "kömür demokrasisi" de diyebiliriz.
Açıkça, oy oranını yükseltmek için partinin "güzel kömür dağıtmasını" isteyen Başbakan... Kömür kamyonunun önüne oturmuş, arkadaki kömür çuvalları ile yol alan valiler... "Türkiye zenginleşiyorsa, ben niye yarım ton kömüre muhtacım?" diye yazgısını sorgulamayan vatandaş...
Ve milli iradenin kömür çuvalında tecelli ettiği aziz vatan...
