sen bana bakma emi
ben hergün böyle degilim ha
haftada birdir bu avanaklığım
ve bakışlarımdaki bulanıklık
sensiz oldukça..
ıslak asfalttan faytonlar geçer ardarda
faytonlarda kadınlar.
aklımdan vapur düdükleri geçer
sen geçersin
kurbağa bakışların..
ve hep dokunur bana bu nal sesleri
sen bana bakma emi.
alanda bir saat vardır, bilmezsin
ben ona iş olsun diye bakarım.
senin saatin yok
benim var.
senin bileklerin ince
benimkiler kalın.
ufacık ellerini okşarım, ufacık ellerini
sen bana bakma emi..
bir düşün gazeteci çocukların bağırışlarını
yaşamanın beş kuruşluğuna akıl erdir.
sonra bir kadın sokulur yanıma
kucağında bir çocuk
gözbebeklerinde ben.
kadının elleri utangaç
dilenciler ağlatır beni
sen bana bakma emi..
her hafta eve varırım sık-nefes
mektup var mı derim benim kızdan, selam var mı?
o yok, bu yok hadi
sen niye yok olmadın daha?
ya ürkekligin
ya sıkılganlığın neden hala hatırımda?
kızarım, gelmişine geçmişine okurum
ya da gelecegine.
tutar bir de düşünürüm evliliğimi
sen bana bakma emi..
bir meyhaneye giderim sonra
mesela havana'ya.
bir marmara isterim, bir votka
babam yaşındaki adamlardan cigarami yakarim
senin adresini yakarım, bendeki varlığını..
erkeğin biri anırır pikaptan
'kadına kanma' şarkısını.
şarkının plağı
plak paramparça avucumda
ne kitabı kalır, ne dini
sen bana bakma emi..
haa unuttum, bu şehir bursa
bursa demek; yeşil demek, su demek.
tekmil kadınlar sana benzer bu şehirde
tekmil kızlar.
ben seni bilmem oysa
gözlerin ya yeşil
ya siyah
ya mavi
sen bana bakma emi..
camilerden ezan sesi gelir beş vakit
allah'ımı, anamı hatırlarım.
bildiğim dualardan okurum sonra
ardından amin ederim:
seni isterim
amin.
gelinliğini
amin.
benden gebeliğini
amin.
ama yalnız ben çekerim amini
sen bana bakma emi..
şey..
sen bana bakma emi
ben hergün böyle değilim ha
haftada birdir bu avanaklığım
ve bakışlarımdaki bulanıklık