senaryosu vasatın altında,ciddi mantık hataları barındıran lakin oyunculukların mükemmel ötesi olduğu film. senaryosunun bu kadar basit olmasına rağmen sırf oyunculuklar ve içersinde bulunan hayde türküsünün söylendiği bölüm için tekrar tekrar izlenebilecek film.
yavuz turgulun bildiği yollarından yürüdüğü polisiye filmi. 2000'li yıllar itibariyle Hollywood sinemasına özenen sinemamızda örneklerini gördüğümüz (polis, ejder kapanı vb.) filmlere yeni bir halka. Bu filmde hollywood film klişelerini tekrar etmekten geri durmuyor: seven filminde olduğu gibi emekli olmak üzere olan bir polis amiri, unforgiven veya training day de olduğu gibi mesleği / hayatı / ölme kavramını öğrenen çaylak eleman vs..
Turgul'un olgun / dengeli / işbilir adam konumunda gene şener şeni istihdam ettiği bir film olmuş çünkü aynı statüyü kabadayı, gönül yarası ve eşkiya filmlerinde de o canlandırmıştı. cem yılmaz ise hokkabaz ve herşey çok güzel olacak filmlerinde mazhar alansonun yanında gerçekleştirdiği tecrübeli elemanın yanındaki genç eleman karakterini bu sefer şener şen'in yanında tekrarlıyor. turgul'un gene yapmayı çok sevdiği farklı hayatlardaki ortak unsurlar olgusu bu filmde de var. mesela kadınlar.. ferman, idris ve hasan'ın kadınları var ve hepsinin onlarla değişik düzeyde ilişkileri. turgul'un sevdiği başka bir şeyse etnik kurcalamalar. eşkiya ve gönül yarası'nda kürt coğrafyasına uzanan yönetmen, bu sefer idris ile laz kökenini sofraya getiriyor.
av mevsimini izlemek devlet memuru görüntüsünde ve sadeliğindeki polis amiri ferman ile holding sahibi, anadolu kaplanı, muhafazakar duruşlu ve köylü ağzıyla konuşan battal çolakzade'yi karşılıklı izlemek açısından ilginç olabilir. şener şen ve çetin tekindorun güzel güzel oynadıkları bu karakterlere cem yılmaz'ın idris'i de eşlik ediyor; bir komedyeni böylesi bir rolde izlemek değişikti şahsımız adına. ve hasan, en sonunda kafayı sıyırdı genç antropolog.. yaşadıkları bünyesine ağır geldi. mesleğe yeni atılmışken seni öldürmeye çalışan birinin meslektaşın tarafından öldürüldüğünü görmek, ve hatta adamın son nefesini gözlerinin içine bakarak vermesi, kolay bir şey olmasa gerek.
yönetmenin en iyi filmlerinden olmasa da, yönetmenin şu anki türkiye sinemasının önemli yönetmenlerinden olması itibariyle, izlenebilir bir film. ancak çok iyi değil, yalnızca izlenebilir. bütün karakterler bir cinayetin etrafında kendi akıbetlerine doğru akıyorlar. En önemli 4 karakterden 2'sinin ölmesi dahi, filmi trajik olarak tanımlamak için yeterli.
Filmi hala izlemedim ama recep ivedik gibi dandik bir filme bu kadar rağbet gösteren güruhun bu filmi daha tepelere taşıması gerekir. Sırf hayde türküsü için bile izlenir be.
öncelikle iyi senaryo yoktur, iyi işlenmiş senaryo vardır...
filmde hikaye iyi işlenmiş, güzel ayrıntılar var. havada kalan şeyler az ama yok değil. oyunculuk, çekim kalitesi tartışmasız çok çok iyi hatta türk sinemasının en iyi örneklerinden ancak kurgu da bazı problemler var. şener şen'in ailesiyle ilgili merak edilenler(çocuğunun olup olmadığı, karsının sağlık durumu) akılda soru işareti kalmasın diye filmin sonunda verilmiş. bu da gereksiz durmuş. en önemli şey ise hatta filmin göze çarpan en büyük unsuru; filmin çıkış noktası olan elin bu kadar ayrıntılarla yapılmış bir cinayette neden unutulduğu sorusunun cevapsız kalması. konu içersinde yerleştirilememiş. film sonunda hemen hemen tüm soruların cevabını veriyor ancak bu konuda ki cevapsızlığı filmi hafif havada bırakıyor. pamuğun eli neden kesildi ya da vücudu neden parçalara bölündü ? filmin falsosudur. keşke çatışma sahnesi biraz daha gerçekçi olsaydı mesela cem yılmaz ayağa kalkıp "siz ne akılsız..." demeseydi. genel olarak 10 üzerinden 7.5 bir film olmuş.
cem yılmaz'ın "hayde"yi seslendirdiği ve herkesin ritim tutarak katıldığı o muhteşem sahnenin yer aldığı film. şener şen'in ve çetin tekindor'un muhteşem oyunculuklarıyla birlikte 10 numara bir film olmuştur kanımca. izlemeli ve tavsiye etmeli.
Şener Şen'in döktürdüğü film. Film'in özetine gelince
Tecrübesi, sezgileri ve takipçiliğiyle tüm teşkilatın "Avcı" olarak bildiği Ferman (Şener Şen) ile yalnızca bakışlarıyla bile lakabının hakkını veren "Deli" idris (Cem Yılmaz) cinayet masasında görevli, baba-oğul kadar yakın iki polistir. Antropoloji mezunu, sessiz sakin Hasan (Okan Yalabık) ise bu ikiliye yeni katılmış bir "Çömez"...
Öldürülen genç bir kız onları uyuşturucu taciri "Asit"le, Türkiye'nin en zengin adamlarından Battal Çolakzade'yle (Çetin Tekindor), kızın ağabeyleri Abbas, Vakkas ve daha birçok farklı insanla karşı karşıya getirecektir.
Battal Çolakzade kızının börek yetmezliği çekmesi ve annesinin böbreğini reddetmesi üzerine nakil için şirketinde çalışan herkesten ve onların akrabalarından kan ve doku örneği aldırır. bir tek bahçıvanın kızı pamuk'un dokusu uymaktadır, bunun üzerine plan yapar. karısından boşanır,kızı ile evlenmek ister,kzın yaşını büyütür(herkes evlenmek için yaşı büyüttürdüğünüö sanar ama nakil içindir),kız evlendikten sonra gerçeği öğrenir, böbreğini vermek istemez ve eski sevgilisi Asit'e kaçar. Battal zorla geri getirir kızı öldüdür ve böbreği alır. idris(Cem Yılmaz) battalı konuşturmak için konağa gece zorla gider, koruması tarafından öldürülür. Battal'ın kızı böbreği reddeder. Ferman olayı çözer ve Battaın av Köşk'ünde olduğunu öğrenir oraya gider. Battala herşeyi anlatır ve vicdanı ile başbaşa bırakır. Bir süre sonra bir silah sesi duyulur ve Şener Şen'in "Av mevsimi bitti." sözü ile film biter.
gayet hoş olmuş dediğim film. sonuç olarak eskiden çekilmiş polisiye saçmalığı türk filmlerine bakılınca on numara film olmuş. görüntüler sesler oyunculuk gayet güzel. şener şenin suçluyu bulmak için insanların bileklerine bakması durumu biraz saçma lakin tutup da herkesi soyup heryerine bakmak yerine böyle bir şey yapılmış.
bu filmi beğenmeyenleri, olmamış, tu kaka, bok, sidik diyenleri antropologlara inceletmek lazımdır. film polisiye gerilim ve cinayetten ziyade dram niteliği taşımaktadır. bir cinayetin kişilerin hayatına etkileri irdelenmektedir. yoksa yönetmen efendi katil şüphesi taşıyacak ikinci bir kişiyi daha filme dahil edebilir, filmin sonuna değin seyirciyi meşgul edebilirdi.
şener şen, çetin tekindor, cem yılmaz, okan yalabık' tan oluşan kemik kadro başta olmak üzere tüm oyuncular son derece başarılıdırlar. filmdeki ufak mantık hatalarının peşine düşmek yerine "bakış açısını değiştirmek" ve bir kez daha izlemek gereken filmdir.
türkiyede yapılmış diğer örneklerine göre çok daha kaliteli bir film.
--spoiler--
filmin kafamdan atamadığım yegane hatası bazı arkadaşların dediği gibi sonunu yatakta hasta yatan kızı gördüğümüz zaman anlamış olmamız değildir. bence müthiş hata şu;
deli idris battalın ofisini basıyor ve bağrış çağırış adama işin aslını soruyor. bu bağırış devam ederken kamera battalın korumasına odaklanıyor ve onun odaya girişini gösteriyor. koruma odaya girdiğinde idris artık battalın tepesinden çekilmiş "vay be, yapılır mı be, hiç mi vicdan yok sizde..." manasında cümleler kuruyor. buradan anlıyoruz ki idrise olayı anlatmış battal. zaten idris olayı anladığı için kameraya "farklı açıdan bakın" işareti yapıyor. peki be kardeşim madem kamera kayıtta polis kayıtları incelerken idrisle battal arasında geçen konuşmayı nasıl görmüyor ? denilebilir ki arada kayıt silinmiş, ama o zaman idrisin ilk başta adamın tepesine çöktüğü kayıtları görüp nasıl bir atlamayla hemen sonuna gidiyoruz ? koskoca avcı birşey çakmıyor mu ?
--spoiler--
şener şen'i izlemek için yavuz turgul'un yeniden film yazmasını film bittiği andan itibaren beklemeye başladım.cem yılmaz hakkaten bir level daha atlamış bu filmle.izlemeyenlere kesinlikle izleyin izleyenlere ise baş sağlığı diliyorum.zira idris'in ölümü hepimizi derinden yaraladı..
cem yılmaz'ın stand up yaptığını sanan bir güruh ile film izlemek hiç hoş değildi. filmde bazı komik sahneler vardı ama gülmekle, espriyle, komiklikle alakası bile olmayan sahnelerde sırf karakteri canlandıran cem yılmaz olduğu için gülen geri zekalılar da vardı. filmin can alıcı bir kaç sahnesini bu denyoların kahkahaları eşliğinde izlemek ben neden meşe odunumu yanıma almamışım sorusunu sordurttu. neyse;
--spoiler--
öncelikle filmin görüntü yönetmenine elimde tutmuş olduğum madalyayı takmak istiyorum, filmin genelinde görüntüler çok başarılı. özellikle filmin başlancığındaki o puslu ve gizemli orman havasının o kadar mükemmel yansıtılması hem yönetmenin hem görüntü yönetmeninin başarısı.
bu film bir polisiye filmi değil, bir cinayet hikayesi değil. polisiye soslu bir dram'dır olsa olsa, bu şekilde bakarsak senaryodaki bağlantısız ya da eksik kalan noktalar göze fazla batmıyor. polisiye filmlerde senaryodaki açıklar kabul edilemez. geride bu kadar ayan beyan delil varken hangi mükemmel cinayetten söz edilebilir? operasyonu yapan doktorun icabına bakılmamış ortalarda dolaşıyor, hatta kapıyı da açık bırakmış öyle elinde silahla dut gibi oturuyor günlerdir. pamuk'un nüfus bilgilerinden evli olduğu anlaşılmıyor mu da bunu sonradan öğreniyorlar. o kesik kol belli ki battal beyin evinin yakınlarında bir yerde bulunmuş ama en baştan araştırılmıyor. idris'in daha tuvalete giderken hasta kızı görmesiyle cinayetin neden ve kim tarafından işlendiğini anladık. ters köşeye yatar mıyız diye bekledim ama hayır. sonu tahmin ettiğimiz gibiydi. filme "bir cinayetin anatomisi" olarak bakarsak pek tatmin olamayacağımız aşikar.
hikaye ve kurgu basit olunca karakterler ön plana çıkıyor. bu film karakterler filmi, hatta idris'in hikayesi bile diyebiliriz, belki idris öldükten sonra filmin bana bu kadar yavan gelmesinin sebebi de filmi bu şekilde yorumlamış olmamdır, bilemiyorum. cem yılmaz ve çetin tekindor mükemmel oynamışlar, söylenecek hiçbir şey yok. cem yılmaz "deli ama özünde iyi" karakterine cuk oturmuş. malum hayde sahnesi çok başarılıydı, idris ölürken o geceyi bir de onun gözlerinden görmemiz hoş bir ayrıntı olmuş. idris'in bara girip votka istediği sahne ve grubun canlı performansı benden adam olmaz da oldukça iyiydi, o ara kendimi filme ve idris'in gülerek "ben ben" diye kendini işaret etmesine fazla kaptırmış olmalıyım ki gözlerimin dolduğunu bile söyleyebilirim. idris'in eski karısına evlenme teklifi ettiği ve reddedildiği sahnedeki sevincinin aniden üzüntü ve öfkeye dönüşmesini cem yılmaz yine mükemmel yansıtmış.
--spoiler--
özetle; güzel filmdi, tabi güzellik filmden ne almaya çalıştığınıza bağlı. çok acayip bi polisiye beklerseniz "öehh" diyip geçersiniz. ben filmi şiddetle tavsiye ediyorum, özellikle new york'ta beş minare saçmalığından sonra oldukça iyi gelecektir.
kadrosu saglam,emek harcanmış bir film.Ama konu erken çözülüyor ne olucakları kestirebiliyosun,filmin sonunu saklayamamış gibi geldi bana.Bi de eyvallah şener şen ciddi film iyi götürüo ama neden komediyi bırakır ki insan en guzel yaşında.
--spoiler--
Cem yılmaz muhteşem oyunuculuk cıkararak sadece komedyen olmadığını kıyasladıkları insanlardan ne kadar üstün olduğunu bir kez daha gösterdi.
Şener Şen ve Çetin Tekindor ustaların karşılıklı diyalogları,tavırları hareketleri muhteşemdi.
Yavuz Turgul usta tarafından yine güzel akıcı ve etkileyici bir film yapmış ellerine sağlık.
--spoiler--
salt polisiye diye gidilirse film içinize sinmeyebilir lakin film polisiyeden çok polisler arka yüzünü yaşantılarını anlatan bir film ki buna kavrayamayan yazarların girip sanki bi boktan anlarlarmış gibi olmamış film demelerine sebep olan filmdir.
falsolarına rağmen keyifle izlenen filmdir. senaryodaki basitlik zaman gelimi bünyeyi yorsa da filmi oyunculuklar, görsellik ve yavuz turgul farkıyla genel olarak başarılı bulduğumu belirteyim.kesinlikle izlenmeli detaylardaki zayıflığına rağmen.
polisiye tür olarak, korku filmleri kadar bize uzak bunu yadsımak olmaz. yavuz turgul'dan elbet daha iyi filmler izlemiştik. lakin bu filmde farklı bir şeyler yapmak istemiş üstat. ve genel hatlarıyla da bu dönemeçte kazasız atlatılmış. eldeki yapıt elbet bir başyapıt değil. sadece iyi bir filmle yetinilmiş aksaklıklardan dolayı.filmin en büyük handikapı kendini çabuk ele veren yapısı. buna minimal detay eksiklerini de ekleyince film ister istemez vites küçültüyor.
artılarına gelince yavuz turgul'un nuri bilge'nin üç maymun'dakine benzer bir şekilde toplumsal sınıf analiziyle pamuk'un ailesinin kurban oluşunu resimlemesi. bu kurban oluşta bir teslimiyet ve çaresizlik ifadelenmiş. ve altyapı töre cinayetlerine de uğramadan geçmemiş. işin bu değerleme aralığı başarılı kuşkusuz.ilgi çekici bir diğer yan polis teşkilatının asit vs battalbey'e yaklaşım farkı. burda altı koyu kalemle çizilmiş bir eleştirel zemin mevcut.hani konu zengin mi zengin battalbey oluverince durum ağırdan alınabiliyor yani.
yavuz turgul'un gönül yarası'ndakine benzerliği tavan yapan kazım koyuncu'nun şarkısını cem yılmaz'ın yanık sesiyle okuması akla uzun zaman konuşulan aynur şarkısını getirirverdi ister istemez. okan yalabık'ın toy polis karakter tiplemesinde sadece şiddet üzerinden bir yorumlamaya alındığı açık. idealist bir tavırsal analizden kaçınılmış orda. bu yorum genel olarak mesleğinde başarılılığı aşikar şener şen'e biçilmiş.14 kilo vermiş zamanında bir olayı çözmek için. mesleğin sonuna gelmiş fakat iş bitmemiş tecrübeyle zeka harmanlanmış fazlaca. bu, az biraz kabadayı'nı çağrıştıyor.
cem yılmaz filme delidir ne yapsa yeridir tezahürüyle ciddi renk katmış. okan yalabık toyluktan taviz vermeyerek başarılı. şener şen ve çetin tekindor da öyle. yan rollerde pamuk'un annesi kırılgan ve kabullenmiş olarak dikkati çekiyor. abilerin önce biz vururduk demesi manidar göndermeler içermekte. bir canın kurtulması bir yığın canla gelecekse bu nasıl iştir vicdandır temalı intiharlı final sırıtmamış ve hoş durmuş.
sıkılmama kendine göre bir şeyler bulma garantisi var filmde. fakat eşkıya, muhsin bey görmüş bünye soluğu yukarılarda alabiliyor. istikamet çok yukarılara uğramıyor filmde. lakin aşağılara da gerilemiyor hiç. büyük beklentilere girmeden keyifli vakit geçirtecek kuşkusuz.
favori rep, ailenin etinden de sütünden de yararlanmışsınızdı. hala akıldan çıkmadı efendim. tazeliğini koruyor.
10 üzerinden 7!
--spoiler--
katili ve sebebi çok önceden tahmin ediliyordu filmde
hani klasik bir söz vardır ' bir sahnede silah görünürse o silah patlar' diye, aynen o hesap, battal'ın hasta kızını görünce, cinayetle alakasını kavrayıveriyorsunuz,
onun dışında oyunculukları sevdim, cem yılmaz'a bayıldım, çetin tekindor'u da çok sevdim, şener şen'de öyle.
--spoiler--
lakin bilmem yanlış mı düşünüyorum ama sanki şener şen'de bir şeyler eksikti, sanki rol ustanın içine sinmemiş, neden öyle hissettim bilmiyorum ama bakışlarında o eski türk filmlerindeki ışığı göremedim gibi.
genel olarak gayet güzeldi, hiçbir sahnesi sıkmadı, gidip izlenir.
--spoiler--
recep ivedik'in çektiği hareketlere, şafak sezer'in çakma esprilerine yamulup da "ahahah işte türk sinemasının kralı" diyen adamların illa ki izlemesi gereken film. çünkü;
-izlerken oyunculuk neymiş görecekler. şener şen'i, çetin tekindor'u zaten bilmeyen ölsün de okan yalabık'a bir kez daha hayran olmayan kim vardır şu filmi izleyip de? yıllarca genç, kepaze aşık rolünde izleyip de hatırla sevgili'deki aile babasına geçişiyle "onun da geçnlik dönemi bitti" demişti birçok kişi, o yine genç birini oynadı, mükemmel de oynadı. türk usulü pembe dramalardan bildiğimiz melisa sözen de çok iyi oynuyor. cem yılmaz? alın ulan size ciddi bir rolü oynayan komedyen!
-film boyunca müthiş heyecanlanacaklar. senaryo çok klasikti tamam da kaç kişi tahmin etti asit'in daha mahkeme salonu kapısında öldürüleceğini? kim tahmin ederdi idris'in filmin sonu gelmeden öleceğini? kim tahmin ederdi, koşturmayla geçmiş bir filmin sonunda sakin adımlar atılacağını? ferman ile battal'ın yürüyüşlerinin sonunun bu kadar tuhaf olmasını kim beklemişti?
-yavuz turgul'a hayran olacaklar. ötesi de yok zaten. ben bir kez daha hayran oldum.
--spoiler--
