entry niyetine ara sıra osuruktan bir şeyler karalayıp, körlerin sağırları, sağırların körleri ağırlaması misali birbirlerinin nik altına vıcık vıcık şeyler yazarak elde ettikleri popülarite bir anda kayboldu gitti.
kolay değil tabi; daha dün etraflarındaki kezbanlarla selebriticilik oynarken, adamın biri geliyor ve bir anda havalarını söndürüveriyor. e boru değil, adam harbi harbi yazar, kitaplar yazmış, bunlar gibi şaklaban değil.
işte bu yüzden bu sözlük ünlüleri birkaç gündür author'e kin kusuyorlar durmadan.
author'un bu olayla birlikte, calyx, üretim cini gibi civcivlerin de foyasını ortaya çıkarmasını dilerim. biz bi yere kadar taşıdık bayrağı*. author siler valla hepsini *
author denilen zat-ı şahanenin de 2 kolu, 2 bacağı olduğu, gözleriyle gördüğü, kulaklarıyla duyduğu, zaman zaman kıçından bok çıktığı, yani insan olduğu,
ayrıca kendisinin insanlığa çok yararlı işler yapmadığı, bilimsel breyktru'lar gerçekleştirmediği, kansere çare bulmadığı ve hatta hatta göz önüne gelmek için sadece uç cümleler kurduğu, süper yazın yeteneğinin yanından pek geçmediği, yaptığı şeyin herkes tarafından yapılabileceği ve isminin troll'lük olduğu (tek iyi yanı insanların değerlerine dil uzatmıyor, millete saldırmıyor, ortalık karıştırma amacı güttüğünü sanmıyorum, sadece tepki seviyor) ama insanların bunu kendine yakıştıramadığı, onu becerdim bunu yaladım muhabbetinin çok sikko ve gereksiz, sadece ilgi çekme amaçlı, malca ve beyhude bir çaba olduğu gerçeklerini göz önüne alınca, olmayan "sözlük ünlüleri"dir (bu salak terim de süpermiş. "sözlük ünlüsü") bunlar.
asıl ilginç şey author'a tabiri caiz ise mental oral seks yapan yazarların varlığıdır.
kendin ol hacı, başkasının gözünü yalamaya gerek yok.
köpekbalığının artıklarından beslenerek komik simbiyotik ilişkiler kuracağına köpekbalığı ol hiç olmazsa.
Bir gün bir köyün kahvehanesinden içeri bir adam dalmış. 'Heyyyyt! Var mı bana yan bakan uleyyyn!' diye bağırmış. Herkes buz kesmiş. Çaycı donmuş kalmış. Okey taşları kımıldamaz olmuş. Tam bu esnada oturanların arasından biri hiddetle kalkmış yerinden. Elini kolunu sallaya sallaya kabadayının üzerine yürümüş. Kabadayının önüne gelince kahvehane ahalisine dönmüş ve 'Var mı abimle bana yan bakan uleynnn!' diye kükremiş. Peki, bunu gören ahali içinden ne demiştir: Tabii ki 'Abin gitsin hele, seni tenhada yakaladığımızda görürsün'
sözümüzün özü şanında söhretinde eski traşa kadar yolu vardır, bundan sonsuzluğa ne kalacak ona bak sen amigo.
not: dikkat et sana feyk deme cirkefliğine düşmedim bu işi basite almak olurdu.