tanımlamakta zorlandığım az sayıdaki insanlardan birisi. sözlüğün bana kazandırdığı en büyük, en süper, en mükemmel, en güzel şeylerden biri. *
sevgi krizine girdiğimde, damarıma enjekte edebildiği sevgisiyle vazgeçilmezim, dizine yatılıp, bir kedi gibi, sevmesini bekleyebileceğim insan. her zaman , her yanımda olmasını ümit ederek yaşıyorum. **
(bkz: mülkiye)'de siyaset bilimi hocası olan (bkz: ayhan yalçınkaya)'nın kendisinde var olduğunu söylediği kavram. haklıdır da kendisi. cidden kendi deyimiyle karizmatik değildir ama aurası vardır.
bir kahve fincanı içinde atıyorum deyip bütün hayatımı gören * olmaz bu kadarı dedirten her türlü etkin hiç enerjisi bitmeyen ayın nurundan nasiplenmiş türkçe aşığı şeker mi şeker bir insan.
kahve fincanlarini dile getirip onlara 'previously on death greets me warm' dedirten, gecenin üçünde sıcak sohbetiyle sairlikneyine ile bana ankaranın zorlu kış şartlarına nanik yaptırtan kişiliktir. ama bu kış şartları bizlerden öcünü fena almıştır o ayrı.
bir de kağıt kotamı eritmiştir kendileri. feda olsundur.
bana sözlükle ilgili gizli bilgiler veren, sarhoş taklitlerime hemencik kanan, bir dilim elmanın yarısı, firatin annesi, buselin pencesinden kurtulmaya çabalayan atem dutem ben seni şekere gatem ben seni insan.
hangi ara baglandım bu kadar, hangi ara icten oldu, benden oldu bilmiyorum.
mesafeye ettigim ilk küfrün sebebidir aura. turuncu sac renginin ne kadar yakısacagını dusunmektir, aynaya asilan fotografa bakmaktır her sabah.
güvenirim kararlarına, düşüncelerine. imrenirdim de aslında icten. bilmez pek. ne yapacagımı bilmedigimde, gercekten karar vermedigimde, aklıma gelen ilk isimdir, cevirdigim ilk numaradır, anlatırım heyecanlı heyecanlı her seyi, dinler, ne kadar sacma olsa da, ne kadar sonsuz olsa da, kızar cogu zaman, "yapma bunu corpse!" , dostlar acı söyler sözüne inanabilme sebeplerimden biridir. ama bilirim, dost dedigin yalnızken yermeli, herkes icinde övmeli degil midir zaten?