migren atağı başlamadan önce, görmede bulanıklık,renkli noktaların gözün önünde dans etmesi, koku hassasiyeti, mide bulantısı gibi semptomlarla atağın geleceğini haber veren ön belirtilerdir.
(#2694217)tuhaf kaçabilir ama okuduğum en rahat yazıydı.gerçi topu topu bir paragraf diyebilirsiniz.lakin dünyanın en uzun yazısı da olsa hiç sıkılmadan okurdum.
aramızdaki nası bir bağ ise, ne zaman arasam yolculuk ediyor lan. yahut bağa atmamak lazım suçu, zira üzümler bu sene pek şarap yapmadı. amma geziyosun olm, otur bi ya.
kuranlar diyor ki: "aura'nın sadece bir müzik kutusu olmasını istemiyoruz. aura'da herşey tartışılsın, konuşulsun istiyoruz. aura, ankara üniversitesi öğrencisi'nin sesi olsun istiyoruz. kapımız herkese açık. içeride yayın varken girmeyin yeter * "
Yasla başını toprağa, bir zamanlar kalbimin çarptığı noktaya
Bir avuç toprak al üzerimden
Uzan şu yeşil çayıra
Beni hâlâ sevdiğin günleri hatırla
Yaklaş, çekinme
Yağmurlar yağsın başından aşağı
Beni düşün ayışığında yağmur çiselerken,
Ve uzaklardan bir tren geçerken
Temizle üzerimde biriken çalı çırpıyı
Ve mırıldan şarkımızı
Bir hava kabarcığıyım şimdi ben
Senin içinde süzülen
Gölgemde dur dinlen
Bak her şeyde ben varım şimdi
Bitecek rüzgar güllerinin hüznü
Müjdelerken yağmur kokulu bir günü
Tanrı savurduğunda yıldızları dört bir yana
Hangisi kuş hangisi çiçek ne fark eder
Benden azade bir hayat yok sana
Ola ki, bir ağaç gibi çıkacağım karşına
Hayır, veda etme bana
Gökyüzü nasıl onu söyle sadece
Çünkü bil ki gökkubbe çökerken üstümüze
Ardıç kuşlarını kovalayacağız biz seninle.
ümraniye de bir bakkala girilir ve buranın aura sı gercekten çok iyi denir. tepki şudur : aura, aura, auraa.. aura dağın eteğinde aheey uçan güvercin olsam.
edit : kaç kaç kaç arkana bakma olum kaç kaç.
auranın kralını migren hastaları bilir. tıp dilinde, özellikle de migren hastalarının ağrı ataklarını haber veren döneme "aura" (haberci) denir. bir nevi kara haberdir bu.
bir sabah saçlarını okşayıp da rüzgar
izlerini sürüp de gidecek beyaz beyaz
ve güneş aynaya baktığımda çizgilerden
yeni bir yüz gösterecek üzülerek biraz
yok olmaz erken daha
biraz geç kalın ne olur
hiç hazır değilim henüz
ne olur baharlarımı bırakın bir süre daha
tanıdık değil bana güz
yok olmaz dur
dur gidemezsin
gözlerimin rengi dur
bulutlara dönemezsin
yok alamazsın
beni deli zaman
ömrüme o kurşuni renkleri süremezsin
o gün başka renkte ağaracak biliyorum
ve zorla değil ya o rengi hiç sevmiyorum
ne olur sanki biraz daha zaman verseniz
yıllar öfkenizi hiç mi hiç anlamıyorum.
eskiden arayıp sorar, "iyiyim yahu" dediğime inanmaz ille de hüzünlerime ortak olurdu redheadlim.
2 sefer aradım halini hatrını sorayım, araya soğukluk girmesin, özledim çikomu deyyü. ikisinde de otobüsteydi ve bulunduğum şehre değil de upuzak yerlereydi yolculuğu.
geçen kanka dediğim dürzüyle buluşup beni arayıp, hiçbir şey yokmuş gibi konuşmaya çabaladı. "oo çiko mu olduk şimdi" dediğimde 2,3 saniye kadar durakladıktan sonra, "hep çikomdun sen" diyebildi.
çikolar bi kaç kişi bir araya gelindiğinde mi hatırlanır sadece auracıığm? başkasının telefonlarından mı konuşulur çikolarla?
"facebooktan mesaj attım ama geçen?" diyen nadide insan, sen bilmez misin adımın unisex olduğu kadar böyle şeylere soğuk baktığımı?
antalya kemerde bulunun rus partileriyle ünlü sağlam müzik yapılan içeri giremeyenlerin alternatif olarak disko infernoya gittikleri sanırım 3000 kişilikdi bir on air disko.