yazılanların efsane ya da gerçek olması o kadar da önemli değil aslında.bu fotoğraf her zaman karşı koyabilme yetisinin belgesidır.yangına dökülen damladır.insana doğasını hatırlatır.körükler.bazen yazılanların doğruluğunu araştırmayı bırakıp doğruluğuna kendini adamalisin ve bu fotoğraf doğruluğundan emin olduğum bir hikâyenin romanıdır.
Böyle adamlar beni her zaman etkiler.hepimiz hayatımızda doğruluğuna inanmadığımız pek çok şeye sessiz kalmısızdır.bu fotoğraf başkaldırıyı percınlediği gibi utancımızıda yuzumuze vurmuştur böylece .
Herkes şimdiye karşı koyabilir umarım.çünkü bizimde uyanmak için August landmesser'lere ihtiyacımız var.
hem bu "başkaldırı" hem de evlenmek istediği kadının yahudi olması nedeni ile resmen hayatı kararmıştır.
"dishonoring the race" yani ırkı itibarsızlaştırmak/küçümsemek/hafife almak suçundan hapse atılmıştır. evlenmek istediği kadınla evlenememiştir ve evlilikleri nurnberg kanunları nedeni ile iptal edilmiştir. eşi irma karnında çocuğu ile konsantrasyon kamplarına gönderilmiştir. ilk çocukları büyükanneye verilme vaadi ile önce yetimhaneye ardından da besleme olarak başka ailelere verilmiştir. ikinci çocuk da aynı kaderi yaşamıştır.
irma 1942 yılına kadar eşine mektuplar göndermeye devam etmiş ve o yıl ölmüştür. august ise hapisten çıkmış ve bir fabrikada çalışmaya başlamış, eski suçlarından dolayı hep kötü gözle bakılan olmuş ve "öldürülmüştür".
çok sevdiği eşi ile evlilikleri ise ancak 1951 yılında, ikisi de öldükten sonra resmiyet kazanmıştır. ne hayat.
resimden anlaşıldığı kadarıyla cesur bir adam. vesileyle de nazi rejimi gibi totaliter rejimlerin tahammülsüzlüğü bir kez daha görülmektedir. resimdeki kitleden bazı enstantaneler walking dead izlenimi yaşatıyor bu arada.