yabancı ülkelere lisan öğrenmek için giden ,bu amaçla tanımadığı insanların çocuklarına bakmak,bulaşıklarını yıkamak,alışverişlerini yapmak,kirlilerini yıkamak gibi görevleri vazife edinip göze alan insanlara verilen sıfattır.
au pair fransizca'da eşit alamına gelir yani au pair aileden biri sayılır. çalışma saatleri 25 ila 35 saat arasında değişiklik gösterir. her hafta aile belirlenen miktarda ödeme yapar. au pair olabilmek için yaş önemlidir, 27'den küçük olmanız gerekir. aile size evlerine yakın bir dil okuluna kayıt yaptırmanız için yardımcı olur. bazı aileler bu masrafları da karşılar. 6 aylık çalışma süresini doldurduktan sonra izin alma hakkınız vardır. normal bir çalışan gibi resmi tatillerde siz de tatil yaparsınız. kalacak yer masrafının olmaması ve ailenin haftalık ödeme yapması sebebiyle çok tercih edilir.
Paralı köleliktir. Evin içinde en iyi ailede bile emanet gibi durursunuz. Cocuklardan nefret edilesi hale gelir. Nereye gitseniz bir turk bulur yapısırsınız cünkü kafayı yememek için buna muhtacsınızdır. Zor bela bir okula kayıt yaptırırsınız cocuk hasta olur okula gidemezsiniz. Sizin ilgilenmeniz gereken saatlerde cocuga tv izlemek yasaktır, sonuc olarak birbirinden aptal saptal oyunlar yuzunden beynınız patlayacak hale gelir. Ütü yapılır , ev temizlenir, aksam eve geldiklerinde her tarafa pislerler.Gün saymaya baslanılır. Aileden biri falan degilsinizdir. Bu düpedüz yalandır. En ufak bir isteginizde dişlerini gosterirler. iyi yanları var mı var. nedir bunlar ingilizceniz gelisir, nirvanaya ulasırsınız gösterdiğiniz sabırdan dolayı. En mantıklısı kopek bakmaktır.
hayat ve ingilizcenin birarada ogrenilecegi kultur degisim vizesiyle gidilen en fazla iki sene kalmak kaydiyla uygulanan programdir.gidilecek ulke iyi arastirilmalidir.abd de genelde sadece cocukla ilgilenilir okulula arabayla goturup getirilir ve bunun haricinde 500 usd egitim bursu verilir.abd nin asgari ucreti haftalik olarak au pair e verilir. ingiltere de genelde ev islerine de yardim edilir fakat haftada 25 saat mesaidir bu mesai abd de 45 saattir.abd ingiltere ye gore daha ucuzdur.ingiltere biraz daha puslu ve havasi bakimindan turkiye den biraz uzaktir.fakat turkiye ye yakinliyla abd ye alternatiftir.ilk aylar zor gecsede eger ki paraniz kisitliysa ingilizce ogrenimi icin au pair olmak idealdir.ingilizce harici ispanyolca,fransizca ve almanca icinde programlar mevcuttur.
bazi sartlar dogrultusunda her genc kiz au pair olabilirdir.bunlar soyle ki;
ehliyet*
18-26 yas **
cocuklarla iyi gecinmek
baska dinden ve kulturden olan insanlarla birarada yasayabilmek
sabirli olmak
enazindan derdini anlatacak kadar ingilizce konusmak.
en iyi aile bile olsa(ki yok para veren karsilik bekler) kendinizi asla rahat hissedemezsiniz. hangi ulkede yaparsaniz yapin o ulkenin vatandaslarindan bir tane arkadasiniz olmaz. sizin gibi yabanci ulkelerden gelenlerle vakit gecirirsiniz. uzun sure cocuk yapmak istemezsiniz. cocuklari cok sevseniz bile eksi yonlerini gormeye baslar aupairlikten cok sonra bile mutlaka o cocuklarin sizden surekli tekrarlamak suretiyle taleplerini hatirlarsiniz. haftada 4 ya da 6 saat okula gidersiniz-yasal hakkiniz- aile bununla yabanci dili muhakkak ogrenebileceginiz iddia eder. yalandir. ( cok dolmusum be sozluk).
ilginç bir iştir. bu işi yaparak dil öğrenme niyetiyle birkaç ay ingiltere'de kalıp çat pat ingilizce konuşarak cv sine "bir süre yurtdışında çalıştım" diye yazan mallar da vardır ki, asıl bu yönü ilginçtir...
aracı acentaların 'siz aileden biri olacaksınız, eşitsiniz asla hizmetçi değilsiniz' laflarına pek kanılmaması gereken durum. onlar böyle demek zorundalar ki müşteri bulabilsinler. tabi size düşen ailede burada büyük etken.
six feet under adlı dizinin s5 e6-the rainbow of her reasons bölümünde au pair'lik bahsi geçmektedir. diziler o ülkenin genel bakış açısını yansıttığı için, bu konuşmanın gerçeklik oranının %80 olduğunu söyleyebiliriz. ve bahsi geçen au pair konuşması;
.
.
.
.
- az sonra havaalanına gidip bebek bakıcısını almalıyım.
+ au pair'i. !
- o kelime züppelerin kullandığı türde.
+ tamam, dadıyı. herneyse. burası los angeles. herkesin evinde kalan hizmetçisi (!) var.
.
.
.
.
evet diyalog'ta gördüğünüz gibi hizmetçi görülmekte bu au pair müessesesi. zaten bu konuşmanın sonrasında au pair kızımız eve geldiğinde eline babalar gibi bir iş listesi tutuşturuluyor daha eşyalarını bile yerleştirmeden.*
herşeyden habersiz zavallı bir genç kız dil öğrenmek amacıyla londra ya doğru gitmek için tüm işlemleri halleder. uçuş günü gelir ağlaya zırlaya uçağa biner. kendisini havaalanında karşılaması gereken aile gelmeyince geri dönmek ister ama bir kere hizmetçilik yoluna başkoyulmuştur.
evet bu iş kesinlikle hizmetçiliktir. ne çocuklarla ilgilidir ne de aileyle. zor zekat eve ulaşırsın ve hoşgeldin denildikten sonra eline yapılacak işler listesi verilir ve kabus başlar.
Hele ki bir yahudi aileye düştüyseniz herşey daha da zorlaşır vay efendim etli yemekler yapmakta kullanılan şeyler sütlüyle kullanılamaz vay efendim ben çok para vermem ve bunun gibi binlerce eziyet. Ben burdan nasıl kurtulurum derken bir de kocam eve gelince odan da çıkma denir.
Arkadaşlarımın evlerini temizle , köpeğin kakasını yaptır, sen ülkende deveyle mi geziyosun ,sana hediye olarak vileda aldım a kadar bir yığın aşağılayıcı şeyle karşılaşırsın . verdiği üç kurus parayla okul bulmaya çalışırsın ama ev temizlemekten harap ve bitep düşmüş olursun.
neyse ki kendi çabanla normal bi aile bulunca herşey güzelleşir. Ek işler yapmaya ve arkadaşlarla vakit geçirmeye başlarsın.hayat orda da güzel olmaya başlar.
Nitekim siz siz olun öğrenci vizesiyle gidin. Aupair olmak mı aman aman düşman başına bile değil
bir yerde modern zamanlarda kolelige verilen isim diye tanimlanmistiki cok yerinde bir tanimmis megersem.yada soylede tanimlanabilir aile size hic bir zaman onlardan biriymissiniz gibi bakmaz siz sadece bir hizmetcisinizdir.sansliysaniz iyi ailelerde cikabiliyor ama binde bir diyebiliriz.
ama genel tanim sudur dil ogrenmek icin gittiginiz yabanci bir ulkede bir ailenin yanina yerlesmek onlara cesitli ew isleri ve cocuk bakiminda yardim etmek.onlarinda bunun karsiliginda size yemek+yatacak yer ve haftalik harclik vermesidir.eger zaman bulurda bir okula gidebilirseniz sanslisinizdir.
eger dil ogrenmek icin baska bi yol biliyorsaniz onu yapin bilmioyorsanizda sakin bu yolu denemeyin derim!
fazla para harcamadan dil öğrenmek isteyenlerin başvuracağı program. kendi evinde hiçbir iş yapmayan insanın hiç tanımadığı evde bir nevi hizmetçi olması garip tabii ama bu işin başka olur yolu da görünmüyor. özellikle üniversiteyi bitirmiş, bir baltaya sap olamamışsanız ve yurt dışına gitmek için de ailenizden para isteyemiyorsanız iyi bir fırsat bu.
kendimi gazlıyorum aslında evet ama neden olmasın yani? tamam ev işi, çocuk bakıcılığı zor olabilir; lâkin seçme şansın var. aileyle diyalog kurarsın önce. ki fotoğraflarından, yazılarından bile anlaşılır az çok karakteri. yani en azından ben anlayabilirim, öyle umuyorum.
gitmişken tekrar bir üniversite okumak da iyi olur aslında. * dur bakalım, gidiyim bu işin üstüne. ailemin göndermesi için au pair'in açılımını bilmemesi lazım tabii önce.
az parayla yurt dışına kapağı atmak için iyi bir fırsat. gideceklere tavsiyeler;
-kursu full time seçin yahut en azından haftada 3 gün, 10 15 saat falan olsun.
-gitmeden burada biraz ingilizcenizi ilerletin ki orada gramerle falan uğraşmayın.
-aileyi zengin seçin. hiç olmazsa cimri olup olmadığını bir kaç soruyla anlamaya çalışın.
-kurs masrafınızı ödeyecek aile bulursanız muhteşem olur, bazıları ödüyor.
-ev kursa çok uzak olmasın özellikle otobüs vs vasıta sık olsun ki kursa gidip gelirken veya çoluk cocugu kurstan sonra alırken veya akşam dışarı çıkarken sorun çıkmasın.
-etrafında en azından 2 bar/pub/cafe olsun ki insan görün, konuşun, iletişin, kaynaşın.
....uzar gider.
ex aşkım bilge, ingiltere'ye au pair olarak gitmişti. o zaman cep telefonu yok. kaldığı evin numarasını aradım.
küçük bi kız bebesi sesi açtı telefonu. bilge ile görüşmek istediğimi söyledim ona. o da Bilge'yi telefona çağırdı;
- bılgaaa, bılgaaa..
hala hatırlarım bu minik kızın bılgaaa bılgaa demesini ve bılganın hüngür hüngür ağlamasını.