attila ilhan ı şiirleriyle tanımak

entry22 galeri0
    1.
  1. attila ilhan'ın şiirlerinden kendisi, hayatı ve çevresiyle ilgili detayları bulmak, gözden kaçanları yeniden keşfetme çabasıdır.

    attila ilhan oldukça iyi içerdi.

    --spoiler--
    ...
    simdi kalkıp gitsem mırç'ı bulacağım malum
    sonra vini-prix'ten üç litre şarap alacağımız
    şarabın yanına bir şişe rom negrita alacağımız
    sarhoş olacağımız malum şarkı söyleyeceğimiz
    sonra mırç zehra'dan bahsedecek ben susacağım
    camlardan bakınca paris'in damlarını göreceğiz
    ...
    --spoiler--

    şiir: kaptan 5

    not: entry girerken dizeleri kolayca bulabilmemiz için, tespitinizi, ilgili dizeleri ve hangi siirden alındığını yazınız.

    mala özel not: özür dilerim unutmuşum mallarımı, lütfen konuyu zenginleştirmeyecekseniz bi siktirin gidin. kendinize milyon tane başlık açın birbirinizi yiyin.
    12 ...
  2. 2.
  3. 3.
  4. siyasi yönüyle tanımaktan daha iyi bir durumdur. çünkü attila ilhan iyi bir şair, kötü bir siyasetçidir.
    0 ...
  5. 4.
  6. attila ilhan derin bir düşünür, çok güçlü kalemi olan bir yazar ve özel bir şairdir. umarız önemli kitapları ile de onun engin kişiliğini analiz imkanı bulunur.

    attila ilhan romantik ruhlu bir aşk adamı, vatan ve hürriyet aşkından asla vazgeçmeyen uzun yolların yolcusuydu.

    --spoiler--
    ben
    çocuklar gibi sevdim devler gibi ıstırab çektim
    damarlarımda dünyanın bütün rüzgarları
    harblere açlıklara yalnızlığıma rağmen
    anamdan yolcu doğmuşum
    neyleyim
    gurbet dedim
    vatan dedim
    hürriyet dedim.
    --spoiler--

    şiir: şahane serseri
    4 ...
  7. 5.
  8. ilk goruste aska inanırdı. defalarca asık olmustur.
    gözlerinin mavisini bitirip saclarının siyahına baslamayı bize ogretmiştir.

    --spoiler--
    seni ben kallavi sokağı'nda gördüm
    sen beni görmedin görmedin
    kapıları çaldım adını sordum
    söylemediler öğrenemedim
    seni ben kallavi sokağı'nda gördüm
    bir daha görmedim bilmedim
    belma sebil adını yakıştırdım
    aklıma geldikçe her sefer
    gözlerinin mavisini bitirdim
    saçlarının siyahına başladım
    --spoiler--

    şiir: belma sebil
    3 ...
  9. 6.
  10. Atilla ilhan denince akla ilk gelen dizelerdir . ''Ben Sana mecburum'' aynı isimli kitabında yayınlanmıştır.

    --spoiler--
    Fatihte yoksul bir gramafon çalıyor

    Eski zamanlarda bir Cuma çalıyor

    Durup köşe başında deliksiz dinlesem

    Sana kullanılmamış bir gök getirsem

    Haftalar ellerimde ufalanıyor

    Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem

    Ben sana mecburum, sen yoksun!
    --spoiler--
    3 ...
  11. 7.
  12. hannelise ile cok farklı dunyaların insanlarıdırlar.
    şiirlerindeki kadınların sadece isimlerine bile asık olunabilir. şair olmayıpta ne olsaydım der şiirleri.

    --spoiler--
    insan kendisine rağmen yaşayamaz
    kalbimiz beyaz derken biz siyah diyemeyiz
    diyemeyiz hannelise
    sen mutlaka lichtenstein dükalığından bahsedersin
    yapraklarını döker ıhlamur ağaçları katedralin önünde
    ben içimde müstesna bir ateş bahçesi donatırım
    bembeyaz
    bembeyaz hannelise
    --spoiler--

    şiir: hannelise
    3 ...
  13. 8.
  14. istanbul'a ne zaman gelse perisan olmustur. ya sayeban olmustur yada dayak yemiştir.

    --spoiler--
    beni bir kere dövdüler çok gözlüklüydüm
    daha bere giyiyordum bıyıklarım da duruyor
    büyükdere'de dövdüler emirgân ve birileri
    geceleyin dövdüler dişlerimi tükürdüm
    ...
    çakıdan bozma itler sustalı birileri
    fakat çok fena dövdüler size ne söylüyorum
    bir vakit omuzlarım tutmadı dişlerimi tükürdüm

    boşyerlerime vurdular yumrukları duruyor
    ...
    --spoiler--
    şiir: beni bir kere dövdüler

    --spoiler--
    sayende sayeban olduk istanbul şehri
    sayende sebil olduk aç kaldık sefil olduk
    --spoiler--
    şiir: kirli yüzlü melekler
    2 ...
  15. 9.
  16. oldukca guzel siktir çekebilmektedir.

    --spoiler--
    şimdi git onbeş yıl önce gel
    yalnızlar sokağında bekliyorum
    --spoiler--

    şiir: yorgun serüvenci
    6 ...
  17. 10.
  18. hep bilgiyi ve güzelliği arayan, sürekli gelişim derdinde olan, her sonun yepyeni bir başlangıç olduğuna inanan,diyalektik mantığı hayatına uygulamış,derin düşünürdür kendisi.

    --spoiler--
    doğumdan öncesini yaşıyorum
    henüz belli olmadı kimliğim
    vücudunu arıyor ruhum
    bir yerde atomun çekirdeğiyim
    bir yerde artı sonsuzum
    --spoiler--

    şiir: artı sonsuz

    --spoiler--
    karşıtıyla yüklüdür herşey
    mutlak çözümlerden vazgeç
    tartışılmaz mükemmellikler
    ne gizli kusurlarla gelir

    sen sen ol korkma karanlıktan
    dik ışık çekirdeklerini
    çünkü en berrak sular bile
    en yağlı çamurlarla gelir

    nasıl doğmakla başlarsa ölüm
    ölmekle başlar öyle hayat
    bil ki dünyayı sarsan sıçramalar
    birikmiş şuurlarla gelir
    --spoiler--

    şiir: diyalektik gazel

    --spoiler--
    hayat zamanda iz bırakmaz
    bir boşluğa düşersin bir boşluktan
    birikip yeniden sıçramak için
    elde var hüzün
    --spoiler--

    şiir: elde var hüzün
    3 ...
  19. 11.
  20. aşkı tüm hücrelerinde yaşayan, aşık olduğu insan uzaklarda olsa da tüm benliğinde, duyarlı ruhunda her an hisseden, baştan aşağı aşk adamıdır.

    --spoiler--
    adımla nasıl berabersem öylece beraberiz
    seninle her saat seninle her dakika seninle her saniye
    gönlümüz mutluluğa inanmış olmanın gururuyla rahat
    koltuğumuzun altında birer dinamit gibi kellemiz
    ve sonra her zaman her ölümlüye
    aynı şartlar altında kısmet olmıyan
    gerçekleri görmenin aydınlığı alınlarımızda

    hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
    sen bana kalbim kadar elim kadar yakınsın
    --spoiler--

    şiir: adımla nasıl berabersem
    3 ...
  21. 12.
  22. ben, attila ilhan'ı şiirlerinde okudum, zaman içinde yolculuk programında tanıdım. lise yıllarımda yayınını kaçırmamak benim için büyük bir mutluluktu. şimdi ise bu başlık bana, o programın videolarını indirmem gerektiğini hatırlattı.

    diğer hatırladığım ise rüştü asyalı'nın sunduğu bilimin serüveni.
    2 ...
  23. 13.
  24. her duyarlı insan gibi kırılmış, en derininden hançerlenmiştir ama onu acıtanlara bile bilgece bakabilmiştir. hayat bilgesidir vesselam.

    --spoiler--
    beni de kırdılar içimde kırdılar
    karanlık camlardan sular akıyordu
    şimşekli bir boşlukta saat vurdu
    beni de kırdılar belki yalnızdılar
    belki onların da çocukluğu yoktu
    bütün şarkılara kapalıydılar
    bir genç kız değmemişti saçlarına

    --spoiler--
    şiir: ben artık küsüm
    2 ...
  25. 14.
  26. insanın ruhunda kopan fırtınaları, birbirine zıt duyguların savaşını ve aşığın çıkmazlarını en güzel anlatan dizelerin sahibidir.

    --spoiler--
    Elimden gelen bu ben iki kişiyim
    Çoğalmak neyse ne azalmak zor
    Birisi seni her an bırakıp gittiğim
    Öbürü kan gibi tutulmuş seviyor
    Ağzındaki acı alnındaki çizgiyim
    Gözlerine kirli bir bulut getirdim
    Hiçbir sevinç aydınlığı onu silemiyor
    --spoiler--

    --spoiler--
    Elimden gelen bu ben iki kişiyim
    ikisi birden çıkmaya uğraşıyor
    Bilmem ki hangisinden nasıl vazgeçeyim
    Birisi yeni baştan serüvene başlamış
    Öbürü silahında son mermiyi sıkıyor
    Çoğalmak neyse ne azalmak zor
    --spoiler--

    şiir: elimden gelen bu
    2 ...
  27. 15.
  28. mustafa kemal atatürk'ü dünya'da ve türkiye'de en iyi anlayan düşünürlerdendir ve kuvay-ı milliye ruhuna her daim inanmıştır. milletimizin mustafa kemal devrimlerini benimsediğini ama her daim %10 hain kontenjanının olduğu haklı tespitini yapmıştır. şu sözü yurtseverlerce şiar edinilmiştir: 'parola vatan işareti namus.

    --spoiler--
    dağ başını efkâr almış
    gümüş dere durmaz ağlar
    gözyaşından kana kesmiş gözlerim
    ben ağlarım çayır ağlar çimen ağlar
    ağlar ağlar cihan ağlar
    mızıkalar iniler ırlam ırlam dövülür
    altmış üç ilimiz altmış üç yetim
    yıllar gelir geçer kuşlar gelir geçer
    her geçen seni bizden parça parça götürür
    mustafa'm mustafa kemal'im
    --spoiler--

    --spoiler--
    nasıl böyle varıp geldin hoşgeldin
    çıngı kaymış yalazlanmış gözlerin
    sol yüzünde güneş südü sıcaklık
    ellerinden öperim mustafa kemal
    senin dalın yaprağın biz senin fidanların
    biz bunları yapmadık
    sen elbette bilirsin bilirsin mustafa kemal
    elsiz ayaksız bir yeşil yılan
    yaptıklarını yıkıyorlar mustafa kemal
    hani bir vakitler kubilay'i kestiler
    çün buyurdun kesenleri astılar
    sen uyudun asılanlar dirildi
    mustafa'm mustafa kemal'im
    --spoiler--
    şiir: mustafa kemal

    kurtuluş savaşı'nda yazılan anadolu destanı'nı çok güzel anlatmış, toplumcu bir yurtseverdir.

    --spoiler--
    iptida durdu görüyor geleni
    yel midir toz mudur anlamıyor
    lakin bıyıkları terlemeden
    çeteci olan garip ökkeş
    çok geçmeden getiriyor haberi
    tabur tabur üstümüze varıyor
    düşman yola çıktı savranlı'dan

    hemen mevzie sokuldu mehemmed
    yanıbaşında durdu ve gerisinde süleyman
    çeteler yer tutup pusu kurdular
    kanlı geçit boyuna
    düşman yanaşırken kaman köyüne
    bekletmeden yaylım ateşi açıldı
    mermi kurşun yağmur gibi saçıldı
    ilk seferinde on beş kişi vurdular
    ve bir hayli düşman kırdılar
    yamaçlarda koptu kızılca kıyamet
    cesaretlerine söz yoktu ama
    neyleyip nitsinler düşman daha çoktu
    düştü birer birer bütün yiğitler
    gürültüler boğazda sustu nihayet

    demek diz üstü düşmüş mehemmed
    kirvesi durdu'nun yanıbaşına
    kanlar akar yarasından
    al al olmuş çevresinden
    --spoiler--

    --spoiler--
    köpük köpük gözlerini doldurur
    bir başına mehemmed yedi düşman öldürür
    mavzerinin namlusu hala sıcak
    tutulmaz
    ölümün derdi büyük yiğenim
    çare bulunmaz

    aynı akşam doğurmuş karısı döne
    mavi gözlü bir çocuk sarışın
    bir avuç toprak sarmışlar altına
    ve kemal koymuşlar adını
    --spoiler--

    şiir:cebber oğlu mehemmed

    sultan galiyef'in devrimci kişiliğini de en iyi yorumlayan ve programlarında anlatan değerli düşün adamıdır.

    --spoiler--
    galiyef yoldaş ne olacak
    galiyef yoldaş sibirya sürgünü
    elinde bir mektup eski yazıyla
    artık yüzünü bile unuttuğu
    karısından
    burnunda sadece kokusu var
    ilkbahar kadar müşfik
    sonbahar kadar yumuşak
    galiyef yoldaş ne olacak
    avrasyada hala mazlumların uğultusu
    kısa bozkır atlarının nallarından
    gizli kıvılcımlar ki etrafa saçılıyor
    azadlık mermileridir
    çekirdekleri çelik
    cehennem gibi sıcak
    --spoiler--

    --spoiler--
    bana bir şimşek çak
    sala veriliyor görünmez minarelerden
    izmir de istibdat'ı yaşamaktayım
    bir yangın soluğu sokak içlerinden
    kordonboyunda muzaffer atlılar
    fahrettin paşanın süvarisi
    bana bir şimşek çak
    yolumu aydınlatacak
    gazi'nin gözlerinden
    mavi bir şimşek
    kuva-yı milliye mavisi
    aynı emaneti taşımaktayım
    'hürriyet ve istiklal benim karakterimdir'
    çünkü hain sinsi ve korkak
    aynı düşmana karşı
    savaşmaktayım
    --spoiler--

    şiir: bana bir şimşek çak
    2 ...
  29. 16.
  30. aşkın insan ruhunda yarattığı ışımayı, tüm kara bulutları yok edişini, bir ışık demetini hayatına yoldaş edişini anlatan aşıktır.

    --spoiler--
    aydınlık neyin oluyor senin
    gökyüzü akraban filan mı
    beni bulur bulmaz gözlerin
    şimşek çakıyorum yalan mı
    yüzünde yalazını gezdirdiğin
    saçlarından tutuşmuş orman mı
    akla ziyan bir şey elektriğin

    ayışığı mavisi dudaklarından mı
    o ışık zenginliği mi giyindiğin
    uzay tozları mı yıldızlardan mı
    elime dokunduğu an elin
    güneşler açıyorum sahi ondan mı
    aydınlık neyin oluyor senin
    --spoiler--
    şiir: aydınlık neyin oluyor senin?

    --spoiler--
    Gece bir anda yıldız
    Bahçe bir anda çiçek
    Uzaktan denizin kokusu
    Karanlıkta kımıldayan böcek

    içimi bir anda
    Aydınlatır mimozalar
    Bir anda yaşamak yeniden güzel
    Yepyeni bir aşk
    Pusuda hazır
    --spoiler--

    şiir: pusudaki
    1 ...
  31. 17.
  32. tüm önceki aşklarına vefalı, onları yad eden, hayat kadar ölümü de tüm varlığında hisseden, kara sevda adamıdır. ama kadere boyun eğmeyen, tüm yasaklara karşı duran savaşçıdır.

    --spoiler--
    kimi sevsem sensin / senden ibaret
    hepsini senin adınla çağırıyorum
    arkamdan şımarık gülüşüyorlar
    getirdikleri yağmur / sende unuttuğum
    hani o sımsıcak iri çekirdekli
    senin gibi vahşi öpüşüyorlar
    kimi sevsem sensin / hayret
    in misin cin misin anlamıyorum
    --spoiler--
    şiir: kimi sevsem sensin

    --spoiler--
    Şamdanları dolanınca eski zaman sevdalarının
    Başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegahın
    Nemli yumuşaklığı tende denizden gelen ahın
    Gizemli kanatları ruhta ölüm karanlığının
    Başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegahın

    --spoiler--

    --spoiler--
    Yansıyan yaslı gülüşmelerdir karasevdalı suda
    Bülbüller kırılır umutsuzluktan yalnızlık korusunda
    Eylem dağılmış gönül tenha çalgılar kış uykusunda
    Ölümün tartışılmazlığı nihayet anlaşılsa da
    Başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegahın
    --spoiler--

    --spoiler--
    Bir başkasının yaşantısıdır dönüp arkamıza baksak
    Çünkü yaşadıklarımız başkasının yargısına tutsak
    Su yasak rüzgar yasak açık kapılar yasak
    Belki bu karanlıkta yasakları yasaklasak
    Başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegahın
    --spoiler--

    şiir: sultan-ı yegah

    --spoiler--
    an gelir
    ömrünün hırsızıdır
    her ölen pişman ölür
    hep yanlış anlaşılmıştır
    hayalleri yasaklanmış
    an gelir şimşek yalar
    masmavi dehşetiyle siyaset meydanını
    direkler çatırdar yalnızlıktan
    sehpada pir sultan ölür
    --spoiler--

    --spoiler--
    görünmez bir mezarlıktır zaman
    şairler dolaşır saf saf
    tenhalarında şiir söyleyerek
    kim duysa / korkudan ölür
    -tahrip gücü yüksek-
    saatlı bir bombadır patlar
    an gelir
    attilâ ilhan ölür
    --spoiler--
    şiir: an gelir
    1 ...
  33. 18.
  34. paris'e sürgün gitmiştir, nazım hikmet şiirlerini sevdiği kıza göndermek suçtur, dönemin milli eğitim bakanının imzası ile türkiye'deki hiçbir okulda eğitim yapamayacağı yazısıyla, paris'e lise eğitimini bitirmeye gider ve bir gün belleğinden fransızca mısralar aktığını fark edince, korkar ve güzel vatanına temelli döner.

    paris'i ve paris'li kadınları, erkekleri, afrika'dan gelenleri anlatır bize gezdiği tüm sokaklardan.

    --spoiler--
    ben değiştim biliyorum hem sakal bıraktım
    soğuk gözlerinde buğulanmıştı ölsen tanıyamazdın
    hatta ricardo bile hani vatansız ricardo
    burnumun dibinden geçti geçen gün beni tanıyamadı
    oysa au vieux chatalet'de akşam sabah beraberdik
    üçümüz viyana kahvesi ve sıcak rom içerdik
    üstelik o krapfen severdi güzel olurmuş rivayet
    neden ve nasıl sevdiğini anlayamadım gitti

    yalnızlıktan da kurtulup yalnız kalmak isterim
    --spoiler--

    --spoiler--
    montmarte metrosu civarında seni gözden kaybettim
    o zenci yine arkanda mıydı hiç dikkat etmedim
    ağzında yoksul bir ıslık ıslak bir cigara gibi
    sidney bichet'nin caz havalarını çiğneyip tüküren
    o saklasın varsın seni sevdigini biliyorum ben
    yüzünün renginden geliyor bütün üzüntüsü
    --spoiler--

    --spoiler--
    yarı gecenin içinden bir zenci sütbeyaz bakıyor
    rue lafatette'de dünden bugüne geçiyorum
    eflatun gözlerini bir grog kadehinde unuttum
    --spoiler--

    şiir: kaptan 1
    *
    --spoiler--
    yine akşam oldu attilâ ilhan
    üstelik yalnızsın sonbaharın yabancısı
    belki paris'te maria missakian
    avuçlarında bir çarmıh acısı
    gizlice bir sefalet gecesi
    çocuğunu boğarmış gibi boğup paris'i
    sana kaçmayı tasarlar her akşam
    --spoiler--
    şiir: maria missakian

    --spoiler--
    son yolcunun adı attila ilhan'dı
    miyoptu kısa boylu bir adamdı
    dostu yoktu yalnızlığı vardı
    yazı makinasıyla binmişti
    bizimle konuşmaktan çekinmişti
    gözlerini görseniz korkardınız
    polis'ten kaçıyordu derdiniz
    bir cinayet işlemişti derdiniz
    halbuki kendinden kaçıyordu

    tatyosyan'la arkadaş oldu
    güvertede birlikte gördük
    hırsızlama durduk dinledik
    ermeni sicim gibi ağlıyordu
    karısı marsilya'da kalmıştı
    çocuğu karısında kalmıştı
    anası istanbul'da bekliyordu
    palermo feneri parlıyordu
    --spoiler--
    şiir: tatyosun kahrı
    2 ...
  35. 19.
  36. attila ilhan...
    ruhunu milyon kere bölmüş, ışığının milyon kere kırmış, süzmüş nev-i şahsına münhasır şairdir, biliriz.
    benimse; en çok ruhumun karanlık yanıdır attila ilhan;
    en dipteyken bile, kendinden kaçarken bile; sevgilinin o herkesin bildiği değil de, açılması zor kapılarını keşfetmesini bekleyen, sevgiyle - gururun amansız tezatında daima gururun safında yer alan; biraz şımarık, epey suçlu, nadiren pişman olan adamda bulurum kendimi.
    bu yüzden olsa gerek; '' yasak sevişmek '' şiirindeki kasvet, bana her daim huzur vermiştir.
    bu firari adam öyle bir mısra okur ki bu şiirde, sanırsınız ki; size ait bir sırrı kulağınıza fısıldamaktadır.

    --spoiler--
    öteki kapımdan gel bunu açamazsın
    eski gözlerinle gel öldürmek vakti gel
    hem tetik bulun ardında biri olmasın
    hanidir ben bu evde saklanıyorum
    adımı değiştirdim başka bir adla yaşıyorum
    gece gündüz siyah gözlük kullanıyorum
    öteki kapımdan gel bunu açamazsın
    sabaha karşı gel bütün gözlerinle gel

    pancurların gerisinde kararıyorum
    içime belalar doğuyor sonbahar doğuyor `
    telefonda sesini tanıyamıyorum
    yüzün parmaklarımdan akıp kayboluyor
    böyle hep bir şey kopuyor bir şey kırılıyor
    sabaha karşı gel eski gözlerinle gel
    öteki kapımdan gel bunu açamazsın
    hem tetik bulun ardında biri olmasın

    artık hiç kimse beni yaşamıyor
    aşklarımı büyük kemanlarla çizdiler
    korkularım oldum bittim kimsesizdiler
    yalnız bir mısra mıyım ıslanıyorum
    bir revolver romanımı tamamlıyor
    oyun bitti ışıklarımı söndürdüler
    yokmuşsun gibi gel öldürmek vakti gel
    öteki kapımdan gel bunu açamazsın
    üzerime kilitleyip mühürlediler
    hem tetik bulun ardında biri olmasın

    --spoiler--

    kimi zamansa bir sevgiden kaçmak, bir sevdanın etrafını dolanmak isteyen, aşk korkağı yanımızdır. cesur ve ısrarlı bir kadının karşısında, milan kundera' nın başka bir dilde karşılığı olmadığını iddia ettiği litost kelimesinin ihtiva ettiği hissiyatı, türkçe' nin şairi atilla ilhan' da buluruz. *
    --spoiler--
    ıslığımı denesen hemen düşürürsün,
    gözlerim hızlandırır tenhalığını
    yanlış şehirlere götürür trenlerim.
    ya ölmek ustalığını kazanırsın,
    ya korku biriktirmek yetisini.
    acılarım iyice bol gelir sana,
    sevincim bir türlü tutmaz sevincini.
    aysel git başımdan ben sana göre değilim.
    ümitsizliğimi olsun anlasana
    hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim.

    --spoiler--

    şiir: aysel git başımdan

    bazen de '' lili marleen '' e; o çift kişilikli soyut dilbere yazılmış alman türküsünü, yugoslavya cephesinde dinleyen hürriyetperver, militarist bir dünyalı olmak, empatinin sınırlarını zorlamaktır.

    --spoiler--
    bu civarlarda benim
    bir cennetmekânım olacak
    aslan sıfatlı johnny hisarboylu silahşör
    arkasında mısır el kahire
    ehramlar cana can katan nil
    cüzamlı dilenci trahomlu insan
    sağında mavi gözlü dilber akdeniz
    solunda çöl
    ve balta girmemiş orman

    biz dünyalılar yemin içtik
    imanımız var
    hürriyet için hürriyet aşkına
    savulacak döne'm savulacak düşman
    dehrin cefasını çektik
    safasını süreceğiz
    biz sudanlılar
    kıbleye karşı namaza duranlar
    aragon'dan bıçak gibi çekilmiş yedi mısra
    sydney'den bir muhalif rüzgâr

    --spoiler--
    şiir: lili marlen türküsü.

    büyük bir aşkı anlamaktır atilla ilhan. ilişkide üçüncü şahısken muntazam bir kini, ikinci şahısken ilahi bir isyanı yaşamaktır.
    ikiyken tek olmak; anlamda boğulmak, yepyeni bir anlam olmak, istifhamlar çoğaltmaktır.

    --spoiler--

    sökülüp
    salkım salkım leylekler gelirse ilkbahar olur
    kül mavinin yanına kirli sarı gelirse
    sonbahar
    sen benim yanıma gelirsen
    kıyamet olur
    bir damla gözyaşı okyanus boşluklarını doldurur
    senin gözyaşların beş kıtayı eritirler
    hünerli ellerin yeni bir dünya yaratırlar
    gözlerimden milyonlarca yıldız çoğaltırsın
    milyonlarca defa bakabilmem için
    geceleri sana bir saniyede
    parmaklarımdan istifhamlar çoğaltırsın
    her ağacın dalına bir istifham asarsın
    ölüme mahkûm eder beni asarsın
    ben tutar seni asarım
    karanlıkta kalmış çocuklara döneriz
    artık ben diye bir şey kalmamıştır
    sen diye bir şey yoktur
    hiç gelmemişe döneriz
    korkarız

    gözlerine baktığım zaman
    sonsuzluğu görebilmeliyim
    parmaklarım dudaklarında dolaşırken
    sonsuzluğa dokunmalı
    konuştuğun zaman
    sonsuzluğun sesini dinlemeliyim
    bir istifham gibi eğilip
    seni bir istifham gibi öpmeliyim
    elimden ne gelirse yapmalıyım
    bir tevrat bir incil bırakmalıyım
    beni bir dağ başına koymalılar
    başıma bir dağ koymalılar
    anama avradıma sövmeliler
    sen duymalısın
    iki elin kızıl kanda olsa
    gelmelisin
    --spoiler--

    şiir: büyük istifham üzerinde ( 3. iki elin kızıl kanda)

    birde benim gözümle attila ilhan; ilk gençlik yıllarında, platonik sevgilisine okumak için fırsat kolladığı nazım şiirini cebinde yakalatan, bu uğurda mahpus yatan adamdır.
    5 ...
  37. 20.
  38. "YALNIZLIK ŞEYTANA MAHSUSTUR
    BEN HiÇ YALNIZ KALMADIM"
    1 ...
  39. 21.
  40. kendi sesinden şiirler albümünden dinlenmesini şiddetle tavsiye ediyorum. kaptan 1,2,3,4,5 ten bir bölüm:

    Karanlıkta seni görüyorum, dudaklarına ellerimi sürüyorum
    Seni kollarımın arasında tutuyorum, ağzından öpüyorum
    ikimiz birden bire Austerlitz Garı’na gidiyoruz
    Austerlitz Garı önüne bakıyor, bizden utanıyor
    Bir trene binmek ve rastgele defolup gitmek istiyorum
    Trenin barında alnımı yağmurlu camlara dayamak
    Küstah bir duble birayla karşılıklı oturup ağlamak
    Kalemimde mürekkep kalmıyor, insanlar beni görmüyorlar
    insanlar kendilerini kaybetmişler onlara acıyorum
    Ümitsiz bir akrep gibi ben aynı zamanda mağrurum
    Sen benim şiirlerimi okudukça ağlayacaksın
    Seni hiç görmeseydim, seni keşke hiç görmeseydim
    Şu benim iki gözüm aksalardı, kıpkızıl kör olsaydım
    Sacré-Coeur’de armonik çalsaydım, dilenseydim
    Seni hiç görmeseydim, ismini hiç duymasaydım
    Belki kendime göre rezilce saadetlerim olurdu
    Kaldırımlara renkli tebeşirlerle katedral resimleri çizerdim
    Kaldırımlara senin resimlerini çizerdim, herkes seni çiğnerdi
    Bistroya yıkılır çırılçıplak bir quandro içerdim
    Lucie-anne yine gelir yine bana senden bahsederdi
    Lucie-anne neden gelir, neden bana senden bahsederdi
    1 ...
  41. 22.


  42. seni ben kallavi sokağı'nda gördüm
    sen beni görmedin görmedin
    kapıları çaldım adını sordum
    söylemediler öğrenemedim
    seni ben kallavi sokağı'nda gördüm
    bir daha görmedim bilmedim
    belma sebil adını yakıştırdım
    aklıma geldikçe her sefer
    gözlerinin mavisini bitirdim
    saçlarının siyahına başladım

    kallavi sokağı'nda güvercinler
    benim karanlık istanbul'um
    bir esnaf kahvesine oturdum
    belma sebil ya geçti ya geçer
    rüzgarını içime doldururum
    kallavi sokağı'nda güvercinler
    bunca yıl sönmemiş umudum
    nisan değilse mayıs
    perşembe değilse pazar
    ben belma sebil'i bulurum

    yüksekkaldırım'da bir akşam
    maria missakian'ı düşündüm
    eğer kendimi bıraksam
    yağmur olabilirdim yağardım

    kasım'da bir çınar olurdum
    yaprak yaprak dökülürdüm
    kalbimi sıkı tutmasam

    döküp saçıp boşaltsam
    içimde yükselen şiiri
    kaldırımlara döküp harcasam
    gözleri balıkçıl gözleri
    dudaklarında tutup rüzgarı
    maria missakian adında biri
    gelse göğsüne kapansam

    gece gölgesine sokulsam
    gökyüzünde bulutlar büyüseler
    yağmuru dinlesem anlatsam
    şimşekler kırılıp dökülseler
    bizi sokoklarda bıraksalar
    leylekler üşüyüp gitseler
    dönüp arkalarına bakmadan

    yine akşam oldu attilâ ilhan
    üstelik yalnızsın sonbaharın yabancısı
    belki paris'te maria missakian
    avuçlarında bir çarmıh acısı
    gizlice bir sefalet gecesi
    çocuğunu boğarmış gibi boğup paris'i
    sana kaçmayı tasarlar her akşam
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük