2010 yunanistan yapımı çok ilginç bir film. felsefi bir film; bu anlamıyla bakınca türk sinemasına çok rahat nal toplatır. bizde her şey makara kukara, ciddi hiçbir şey yok. necip fazıl'ın deyimiyle, "fikir denince yüzüne sigara dumanı üflenmiş kedi gibi kaçıyor" türk sineması...
gelelim filmin konusuna: bir tür ateizm propagandası. ama yönetmen fazlasıyla ekstrem noktalara dokunmuş. bizdeki ateler gibi, "maymundan gelme yok ya" demiyor. insan psikolojisini direkt orangutanlara götürüyor.
işin içinde ödipus komğleksi de vurgulu biçimde var. ama bu konu duygusal biçimde işleniyor. çünkü kızın, şeyini merak ettiği babası, yatalak hasta. teorik bağlamda geçiyor mesele. ama ödipus kompleksinin doğası gereği, adamın kızına karşı bir ilgisi yok. hatta şöyle bir laf geçiyor:
- bırakalım da bazı şeyler tabu olarak kalsın!
niye anne baba tabusunu yıkmaya cesaret edemediklerini bilmiyoruz tabii. (avrupa sinemasında bunu yapanlar da var.) ama sonuçta aile tabusunu yıkıyorlar. ve film bu açıdan, mistik bir soruyu gündeme getiriyor:
- aileyi ortadan kaldırınca geriye ne kalır?
herhalde bu filmdeki gibi bir şey... sonunda yakılıp küllerini tabiata savurmak falan... "hiç" yani... hiçizm felsefesi... felsefi bir arayış ve iğrençlikler sınırı...
meraklıları bulsun izlesin derim. komşuda felsefe var!
Son dönem yunanistan sinemasının ezber bozan sinema filmleri külliyatına bir armağanı.
23 Yaşındaki bir kızın babasına karşı duyduğu cinsel arzuyu alışılagelmiş biyolojik, kimyasal, ahlaksal, toplumsal ve dinsel muhalefet nedeniyle içine atıp karşı cinse, hemcinse yani insana yabancılaşarak içinde bulunduğu tezatlıklarla mücadelesinin hikayesi.