atom bombası

entry132 galeri31
    24.
  1. atom bombasını 16 temmuz 1945 günü meksika sınırına yakın alamogordo çölüne atıldı.deneme olarak atılan atom bombasının başarılı olduğu kanısına varılıp,japonyaya karşı kullanıldı.
    0 ...
  2. 25.
  3. öyle ya da böyle, japonya'ya diz çöktürerek vazifesini başarıyla yerine getirmiş silah sistemidir.
    1 ...
  4. 26.
  5. ilki 6 Ağustos 1945 günü Japonya'nın Hiroşima kentine karşı kullanılan mekanizma.
    O gün ve öncesinden olanları NTV Bilim dergisi'nden Prof. Dr. vural Altın yazmış.
    Sıkılmadan okumak lazım. Hiç bir canlı böylesine bir ölümü hak etmemeli. T 800'ün de dediği gibi: "Yeryüzünde kendi türünü yok eden tek ırk sizsiniz." Evet biziz. Kendi türümüzü yok etmek için savaş makinaları, silahlar ve bombalar yapıyoruz. Bir g3 piyade tüfeğinin mekanizması bile insanı hayrete düşürecek şekilde zekice tasarlanmıştır. Varın gerisini siz düşünün.

    " 11 mayıs 1945'te Hiroşima, diğerleri ile birlikte hedef olarak seçilmişti. Bunun nedeni ise, Hiroşima'nın, savaş malzemelerinin depolanıp deniz yoluyla nakledildiği önemli bir liman olmasıydı. Ayrıca, 2. Ordu, chugoku Böle Ordusu ve kara kuvvetlerinin deniz gücü karargahı bıradaydı. Arkası oldukça yüksek tepelerle çevrili olduğundan, patlamanın şok dalgası yansıyıp kenti bir kez daha yalayarak daha büyük yıkım yaratabilirdi. nehir kolları üzerindeki köprülerden biri olan Aioi, suyun iki yakasıyla, ortasından başlayan bir kara dilimini birbirlerine bağlayan, T şeklinde bir köprü. 2. Ordu'nun karargahı yanında olduğundan, bombanın üzerinde patlatılacağı sıfır noktası olarak belirlendi. Nükleer silahın etkisini değerlendirebilmek amacıyla , atış gününe kadar Hiroşima'ya hava saldırısı düzenlenmeyecekti; seçilmiş olan diğer hedeflere de...

    Temmuz ortalarına gelindiğinde Los Alamos Labaratuvarları'nda bir dizi namlu tipi uranyum bombası düzeneği hazırlanmıştı. " Little Boy" adı verilen bu tasarımın çalışacağından emin olunduğundan , denenmesine gerek görülmüyordu. hem, elde sadece bir tane uranyum mermi vardı, hedefse hazır değildi. Halbuki diğer, göçertme tipi "Fat Man" tasarımı için plutonyum üretimi hızlanmıştı. Little Boy'Lardan birkaçı, mermi ile birlikte 14 Temmuz günü Los Alamos'tan ayrılan bir trene yüklendi. iki gün sonra, tren San francisco'daki donanma üssüne varmış be yükü Indianapolis zırhlısına aktarılmıştı. Bomba, Pasifik'teki Mariana Adaları'ndan Tinian'daki hava üssünde monte edildikten sonra Hiroşima'ya nakledilecekti. Zırhlı 16 Temmuz günü yola çıktığında, New Mexico'daki Alamogordo yakınlarından yapılan Trinity denemesinde fat man, beklenenin üzerinde yüksek bir verimle patlatılmıştı.

    Kargo 10 gün sonra, 26 Temmuz'da Tinian'a ulaştı. Bu sırada uranyum hedefin parçaları da hazırlanmış ve Los Alamos yakınlarındaki Kartland hava üssü'nden kalkan bir uçakla adaya getirilmişti. Hareketli bir gündü; potsdam'da toplanan konferansta Müttefikler Japonya'ya koşulsuz teslim olma çağrısında bulundular. Kargosunu teslim eden zırhlı aynı gün dönerken, Filipinler denizi'nde bir japon denizaltısı tarafından torpillendi. 12 dakika içinde battı. 1196 kişilik mürettebatın 300'ü, gemiyle birlikte sulara gömüldü. Hazırlıksız yakalanan diğerleri, okyanusa dağılmıştı. Çoğu, bulabildiği yüzer parçalara tutundu. Günlerce okyanus sıcağında aç susuz kaldılar, köpekbalığı saldırılarına uğradılar. Misyonun gizliliği nedeniyle, gemiden haber alınamadığı açıklanmıştı. Beklenen yardım gecikti. Dört gün sonra raslantı eseri yakından geçen bir gemi durumu fark ettiğinde, 316 denizci sağ kalmıştı. ABD donanmasının tarihinde en fazla sayıda ölümle sonuçlanan olay...

    Müttefiklerin ultimatomu, Japonya tarafından ağır bulunup, 28 Temmuz'da reddedilmişti. Japon diplomatlar daha yumuşak teslim koşulları için dolaylı girişimlerde bulunuyordu. Öte yandan, bombanın yapımında çalışan bilim insanlarından bazıları aralarında imza toplayarak, bombanın sivil hedeflere karşı kullanılmasına karşı çıktılar. Japonların uyarılıp, bombanın okyanusta patlatılmasını ve yıkım gücünün, gösteri niteliğinde sergilenmesini istiyorlardı. Tıpkı Amerikalı komodor matthew Perry'Nin 1853 yılında Tokyo limanında, Paixhans toplarıyla yapmış olduğu gibi... Başkan Truman, aksi halde Amerikan kayıplarının fazla olacağı gibi gerekçelerle, bombanın planlanan şekilde kullanılmasına karar verdi. Operasyonu gerçekleştirecek olan "509. Composite Group", 14 Haziran'dan beri Tinian'da bombanın modelleriyle tatbikat yapıyordu. Düzeneklerden biri, L11; projede çalışan bilim insanları tarafından seçilip monte edildi. Gerçek bomba 1 Ağustos'ta hazırdı. Bu iş için uyarlanmış olan "Silverplate" tipi b-29'lardan birine yüklendi. Uçağa biri patlamanın etkilerini ölçmek, diğeri fotoğraflarını çekmek üzere, iki uçak daha eşlik edecekti. Uçuş ekipleri belirlenmiş, emir gelmişti. Birincil hedef Hiroşima'ydı, alternatifleri Kokura ve nagasaki. Ancak, hedefin bulutlu olacağını bildiren hava tahminleri, uçuşu geciktirdi. 5 ağustos'taki rapor, ertesi gün havanın açık olacağını bildiriyordu. Grup lideri olan kaptan pilot seçilmişti; gece uçağın burnuna annesinin adını yazdı: Enola Gay. 6 Ağustos pazartesi sabahı 02:00'da uçuşa hazırdılar. Bomba kazara patlayacak olsa, ada, üzerindeki 500 Adet b - 29'la birlikte havaya uçabilirdi. Ekibin bombacısı patlayıcıların namluya havalandıktan sonra yerleştirilmesini önerdi. Art arda havalanıp adadan ayrıldılar. Kuzeybatıya yönelmişlerdi. Gücenlik derecesiyle, yolun ortasındaki iwo jima'ya kadar, üç saat ayrı uçtular; otomatik pilotla, alçak irtifada. Saat 5'i geçerken 2400 metre yükseklikte buluştuklarında güneş doğmak üzereydi. 05:24'te Hiroşima'da da doğdu... Uçuşun ikinci ayağında bombaya patlayıcılar de yerleştiridli. Hedefe bir saat kala, Honşu'nun güney sahillerine yaklaşınca, 9.800 metreye tırmandılar. Japon radarlarına yakalanmışlardı. 07:09'da Hiroşima dahil, Japonya'nın güney şehirlerinde sarı alarm verildi; radyo yayınları susturuldu. Yaklaşan filonun 3 kadar uçaktan oluştuğu belirlenince, amacın bombardıman değil, ancak keşif olabileceği kanaatine varıldı. Japonlar uçak ve yakıt tasarrufu için, böyle küçük filolara karşı uçak havalandırmıyordu. Hiroşima'daki radar operatörü ise tek bir uçak belirlemişti. Bu, ayrıca ve önceden gönderilmiş olan hava gözlem uçağıydı. Bombayı getiren filoya yeşil ışık yakıp ayrıldı. 07: 31'de sarı alarm kaldırıldı.

    Hedefe yarım saat kal, 07:45'te bombanın güvenlik mekanizmaları devre dışı bırakıldı. 08:10'da hiroşima göründü, 9.450 metreye indiler. Hava açık ve güneşliydi. Plana göre, aioi Köprüsü'Nün üzerinde bırakılıp, 580 metre yükseklikte patlatılacaktı. Hedefin üzerinden önce ölüm uçağı geçti ve gökyüzüne paraşütlerle çeşitli aletler serpiştirdi. 08:15'te enola Gay bomba kapaklarını açıp, Little Boy'u bıraktı. Düşerken uçakla elektrik bağlantısı kesilen bombanın aküsü devreye girip kronometreyi çalıştırdı. Bırakıldıktan sonra, uçakların kaçabilmesi için 15 saniye süreyle, her ne olursa olsun, patlamaması gerekiyordu. Enola gay, defalarca denenmiş olan dalışını yaparak uzaklaştı. dört tonluk bombanın ağırlığının, havanın direncini dengeleyip, saniyede 200 metre hıza ulaşması fazla zaman almadı. 15 saniye sonra 6.300 metredeydi; kronometre durup, barometreli bir yükseklik ölçeri devreye soktu. Bu, atmosfere bakan ve arkasında kalibre edilmişbir yay bulunan ince bir metal zardı. Bomba yaklaştıkça hava yoğunlaştığından, zarın gördüğü basınç artıyor ve yaydaki sıkışmanın düzeyi, yüksekliği belirliyordu. Hava basıncı yerel koşullardan da etkilendiği için,bu kaba bir ölçme yöntemiydi. Bombanın aslında 4 de radar altimetresi vardı. Bunlar daha isabetli ölçüm yapmaktaydı, ama bombanın ateşleme sistemine henüz bağlı değildiler. Çünkü japon radarlarının veya radyo yayınlarının kazara ateşlemeye yol açmaları olasılığı vardı. halbuki barometre elektro manyetik dalgalardan etkilenmiyordu; Bomba yaklaşık 2.000 metreye inene kadar 20 saniye çalıştı. Sonra zar bir devri kapatıp, radar altimetrelerini ateşleme sistemine bağladı.
    8 ...
  6. 27.
  7. (2) Radar dörtlüsü aslında, iki fazlalıklı bir ölçüm sistemi oluşturuyordu; herhangi ikisi hedeflenen patlama yüksekliğini gösterdiği anda, bombanın kuyruk tarafındaki merminin arkasında yer alan klasik patlayıcılar ateşlenecekti. Bu durum düşüşün 43. saniyesinde gerçekleşti; bomba yerden 580 metre yükseklikte, ama rüzgarın saptırması nedeniyle, Aioi köprüsünün 300 metre kadar uzağındaki Shima Cerrahi Kliniği'nin üzerindeyken... Ateşleyici işlevi gören elektron tabancasına giden devre kapandı. merminin sırtındaki patlayıcılar ateşlendi. kimyasal tepkimeler saniyede 8 km hızla yayılıp, saniyenin 10 binde birinde sona ermişti. oluşan sıcak gaz molekülleri, çeperin tümüne ve merminin sırt çeliğine saldırıp , 39 kilogramlık mermiyi yerçekiminin 3000 katı ivmeyle hızlandırdı. Yüzde 1 saniye sonra, mermi saniyede 300 metre hıza ulaşmış ve namlusunun alt ucundaki hedefle buluşmuştu. Hedefin altındaki nötron kaynağının folyosu yırtıldı ve birbirine karışan polonyumla berilyum nötron üretip yaymaya başladı. u - 235 çekirdeklerine çarpan ilk kaynak nötronlarından biri, fisyon (parçalanma) zincirini başlattı. milyonda bir saniye sonra, bombanın işi bitmişti. 64 kg uranyumun yüzde 1 kadarı fisyona uğrayıp, yaklaşık 0,6 gram kütleyi enerjiye çevirdi. 15 kiloton TNT eşdeğeri, 63 milyon joule enerji üretti. Oda sıcaklığındaki 100 bin ton suyu kaynatıp buharlaştıracak kadar...

    Bu enerji 64 kg uranyumu eritip buharlaştırdıktan sonra, hacmi yalıtılmış olsa ve sabir kalsa, 20 milyar santigrat derecenin üzerine ısıtabilirdi. Nitekim, uranyum metali, namlu ve dışındaki her şey, saniyenin kesirinde buharlaştı. Patlama noktası etrafında, iyonlarla elektronların karışımı bir gaz oluşmuştu; güneş benzeri, minik parlak bir plazma. Çılgınca hareket halindeki iyonlar, kah ivmelenip x- ışınları yayıyor, kah da yanlarından geçenbir elektronu yakalıyor ve elektron yörüngeye otururken ışıyordu. Fotonlardan bazıları görünür ışık aralığındaydı; plazma o yüzden, "ateş topu" gibi parlak...

    Gama ışınları merkezden dışarıya doğru her yöne ışık hızıyla yayılıyor, arkadan da nötronlar yola çıkıyordu. Gamalar havadaki çekirdekleri zımbalayıp, yüksek enerji düzeylerine uyarıyor, daha düşük enerjili x-ışınlarının salınmasını zorluyordu. Nötronlar ise, ya yol üzerindeki bir çekirdekle çarpışıp yavaşlamakta, ya da çekirdeğin içine dalıp onu radyoaktif hale getirmekteydi. Ateş topu, etrafındaki havayı da iyonlaştırıp, büyümeye başladı. patlamadan 0,3 saniye sonra, yarı çapı 200 metreye ulaştı. Büyürken yükseliyordu da. Geride bıraktığı alçak basınca hücum eden havanın yerden kaldırdığı toz, koyu renkli ince bir kuyruk eklemişti arkasına; işaret fişeğininkine benzer şekilde, kıvrımlı. 0,5 saniye sonra, yarıçapı 300 metreye ulaşınca, durdu. Plazma yere değmemişti. Ama, yerde olacak her şeyin motoru oldu. merkezindeki sıcaklık bir kaç on milyon santigrad derece ile sınırlı kalmıştı, yüzey 7.000 santigrad derece kadardı. enerjiyi bu ana kadar, fisyonlardan açığa çıkan çok hızlı parçacıklar yaymış, parçalanmayan çekirdekler havada asılı kalmıştı. izleyen çarpışmalarla, onlar da kütle ataletini yenip, harekete geçtiler. Merkezden dışarı yayılan, şok niteliğinde küresel bir ses dalgası oluştu. ses yüksek sıcaklıkta hızlı yayıldığından, dalgası plazma çeperini bir çırpıda yakalamıştı. Ateş topu bir an bulanıklaşıp, sonra tekrar netleşti; sanki bir patlama daha olmuş gibi: "Çifte flaş etkisi"...

    Şok dalgası, ateş topunu geride bırakıp, saniyede 343 metre hızla yoluna devam etti. küresel cephesi yere, önce sıfır noktasında ulaştı. Sonra yerle arakesiti, tozu dumana katarak daire şeklinde yayıldı. Yolu üzerindeki noktaları, yuvarlanan dev gülleler gibi dövüyor ve yeraltındaki katı daha hızlı yayılan sismik dalgalar oluşturuyordu. Binaların temellerini dışarıya doğru sarsan, kesintisiz bir uğultu... Yerin hemen üstünde ise, dalganın yere dar açıyla varan ve geniş açıyla yansıyan cepheleri üst üste bindiğinden, hızın yatay bileşeni ses hızını aşmıştı : Mach dalgası. bu dalga, havanın nemini su zerreciklerine dönüştürerek , mantar sapının etrafındaki koyu renki toz bulutunun dışında , simit şeklinde büyüyen beyazımsı bir bulut oluşturmaktaydı. temelleri, sismik dalgalarla sarsılan binaları, mach dalgası yandan vurup sallıyor, üstten izleyen şok dalgası da bastırıp yerle bir ediyordu. Daire şeklinde, ama görünmez bir hortlak çıkmıştı sanki ortaya. Pür telaş, önüne gelen her şeyi takibi zor bir hızla patlatıp, tozu dumana katarak yayılan bir hortlak...

    Şok dalgası aioi köprüsüne varınca, önce köprüye sonra suya çarptı. Köprü yukarıdan gelen yüklere alışıktı, zar zor dayandı. Nehrin suyu ise yanlara taşıp neredeyse boşalmıştı; köprünün tam altında bir çıkıntısı kaldı. Sudan yansıyan dalga, köprüye bu sefer de alttan çarptı. Aioi işte buna alışık değildi; 30 cm kalınlığındaki beton kaldırımları gökyüzüne fırlarken , çelik kirişler ek yerlerinden yamuldu.

    ABD Hava kuvvetleri diğer bazı kentleri bombardıman etmeden önce, havadan bildiriler atarak, sivil halkı uzaklaşmaları için uyarmıştı. Burada bir şey yapılmadı. Aylardır bombalanmamış olan kentin sakinleri, herhangi bir şeyden kuşkulanmamıştı. Bazıları gökyüzünde süzülen paraşütlere merakla baktılar; "acaba ne atılıyor diye".
    5 ...
  8. 28.
  9. (3) Sumitomo bankası'nın Hiroşima şubesi, sıfır noktasından 260 metre uzaktaydı. Orta yaşlı bir adam, taş binanın girişindeki granit basamaklarda oturmuş, bankanın açılmasını bekliyordu. Dirseklerini dizlerine dayamış, iki eliyle tuttuğu kağıt parçasına bakmaktaydı; pirinç elyafından, ipek gibi, süt beyazı. üzerine kara kalemle, belki de banka hesabıyla ilgili, iri rakamlar yazılmış, yanına da bazı karakterlerle not düşülmüştü. adam kağıdın giderek sarardığını fark etti. Siyah harfler ise tütmeye başlamıştı; koyu renk daha emici olduğundan, ortaları oyuldu. Adam irkilip, parmaklarını araladı. Kağıt elinden kayıp, esintiyle uzaklaşırken, ayaklarının altındaki granit parlaklaştı. ne olup bittiğini anlamaya çalışırken, başını kaldırıp gökyüzüne baktı. Ateş topunu gördü. Güneşin sol tarafında, tam karşısındaydı; büyüyordu. Gözbebekleri hayretle açıldı. merceklere ulaşan ışık, retinalara odaklandı; anında kör oldu. Refleksle gözlerini kırptı. Göz kapakları kalktığında, mercekleri solmuş, pişmiş yumurta akı gibi bembeyaz olmuştu. Göz sıvıları kaynamaya başladı, gözler yuvalarından dışarı fırladı, dışarı. Şah damarı irileşmiş, beyni kafatasının içinde pişmişti; sinir ağları birbirine girdi. Damdaki eriyen kiremitlerden sırtına bir kaç damla düştü. Önemli değildi artık, acı dahil herhangi bir şey algılamıyordu. Vücut sıvıları buharlaşmıştı; kas ve yağ dokuları iskeletine katran gibi yapışmış durumdaydı. Kemikleri oluşturan mineral atomları arasındaki bağlar zayıfladı; iskelet, sanki birbirine güçlükle tutunan toz parçacıklarından ibaret gibiydi. Zemindeki granitin sıcaklığı, ışınların zerk ettiği enerjiyle 3000 Santigrad dereceyi bulmuştu. Yapısındaki kuvars tanecikleri eridi ve sıvısı henüz erimemiş başka taneciklerin etrafını, mikroskobik bir lav akıntıları deltası gibi sarmaya başladı. Nihayet, şok dalgası adama ulaştı. Hızı saatte 2.000 km'yi bulan rüzgarla iskeleti tuzla buz olmuş, sanki fotoğrafı çekilirken, flaş ışığıyla buharlaşıp yok olmuştu. Az önce üzerinde oturduğu taş basamak beyazlaştı; adamın arkası hariç. Orada gölgesi kaldı. (Hiroşima Barış Anısı müzesi'ndeki ışınlanmış kağıt ve taş basamaktaki gölge adam gerçektir; fakat kağıdın adamın elinde olması kurgusaldır.)

    Önce ışıma, sonra şok ve ardından hızı saatte 1.000 kilometreyi aşan rüzgarlar, merkezden dört kilometre dışarıya kadar, zayıflayarak yayıldı. içerideki hava boşalmıştı, basıncı azaldı. Şok dalgası bu sefer de geri dönüp merkeze yöneldi. Oluşan rüzgar daha yavaştı, yıkım gücü azaldı. Ama çıkmış olan yangınları, söndürmek yerine körüklüyordu.

    Toz ve dumanı önüne katıp sürükledi ve merkeze ulaşınca, bir sütun halinde havaya kaldırdı. Ateş topu bu arada 14 kilometreye tırmanmıştı. Yükseklikle seyreden hava katmanı, ağırlığını taşıyamaz olmuştu; top yayılıp yassılaştı. Yayılırken daha da soğudu ve içindeki metal atomları katılaşıp, koyu renkli parçacıklara dönüştüler. Dört dakika sonra Enola Gay'den bakıldığında, geride mor renkli, alttan yukarı doğru kıvır kıvır kaynamakta olan, sanki canlı, dev bir mantar bulutu vardı. Ve etrafındaki yıkımın üzerinde çalışan bir yangın fırtınası.

    Japonya'nın militarist yönetimi, Doğu Asya'daki emperyalist eylemleriyle büyük kin toplamıştı, hala canlıdır; bedeli ağır oldu. Hiroşima'da ilk anda 80.000 civarında insan öldü. Sağ kalanlardan bazıları nagasaki'ye sığındı. Üç gün sonra, 9 Ağustos'ta, orada ikinci kez bombalandılar. En az bir kişinin sağ kaldığı biliniyor. ilk anda 40.000 kişi öldü. Japonya 15 Ağustos'ta teslim oldu...

    insanlık tarihimizden acılı sayfalar... Hiroşima ve Nagasaki'nin yıldönümünde, saygı ve tefekkürle hatırlıyoruz. Şiddet, aklın yetersiz kaldığı yerde başlar. en azından bu boyutu ile bir daha asla tekrarlanmaması dileğiyle; "Yurtta barış, cihanda barış" . ne kadar güzel bir söz ! Asil!...

    (NTV BiLiM - Ağustos 2009)
    2 ...
  10. 29.
  11. bunu türkiye'ye atmak gerçek anlamda önemli değerde bir çapa sahip göt ister.
    2 ...
  12. 30.
  13. bilimin son imkanlarının, cehaletin amaçları doğrultusunda kullanılabileceği bombanın adıdır atom bombası.
    1 ...
  14. 31.
  15. Hitlerin kıymetini iyiki anlamadığı bombadır. aslında program olarak almanlar çok ilerideydiler. norveçte ağır su tesisi yapmışlardı. Bir kaç bombaya yetecek saflıkta Uranyumda vardı .
    Sanılırki program içindekiler hitlere böyle bir hediye vermenin manyaklığını idrak etmişlerdir.
    1 ...
  16. 32.
  17. ev yapımı atom bombası yapmak isteyenlere: bir adet balon alınır ve içi h+ iyonları ile doldurulur. bu saf protondur. daha sonra balonun çevresi uranyum izotopları ile kaplanır * *. kaplama işleminden sonra sivri uçlu bir nesne ile balon patlatılır. bir anda serbest kalan protonlar, uranyumu delik deşik ederek nükleer bozunmaya sebep olacaktır. alın size home made nuclear bomb.
    0 ...
  18. 33.
  19. hayatımda bir ilk gerçekleştiren olayın başlığı. ktü'ye gelen erkan oğur atom bombasını yapan mühendislere bir türkü hediye etmiştir*.
    0 ...
  20. 34.
  21. 35.
  22. 36.
  23. an itibariyle ilk atom bombasının hiroşimaya düşüşünün yıldönümüdür.

    yıllar önce.
    0 ...
  24. 37.
  25. insanlık tarihinin en korkunç kitle imha silahlarından biridir. şu ana kadarki kullanımları da insanlık tarihinin yüz karaları arasına girmiştir.

    (bkz: ağustos ta rapsodi atom bombası anıtı sahnesi)
    0 ...
  26. 38.
  27. Merak ediyorum Amerika bu soykırımdan dolayı Japonyaya tazminat ödüyor mu? Ödemiyorsa biz mecliste bunu soykırım olarak kabul edecek miyiz??
    1 ...
  28. 39.
  29. özellikle ülkemiz gibi sınırda ve yarı gelişmekte olan ülkeleri korkutmak için amerika ve israilin abarttığı korkutma sopası.

    abartıldığı gibi aşırı zararlı ve yıkıcı değildir, radyoaktif yönü ise abartılmaktadır. Hiroşimaya atılan bombaya 362 metre yakınlıkta olan ve yannmaktan son anda kurtulan teyze (o zamanlar 19 yaşındaymış) bugün hala yaşamıştır.

    Ölenlerin çoğu ise bombadan sonra gökten yağan simsiyah radyasyon yağmurundan içtiği için ölmüştür.

    tahribat gücü çok yüksektir ama sözüm ona ülkemiz gibi bir yeri bile dize getirmek için en az 50 tane sallamak gerekir bu bombadan.

    Velhasılı kelam hindistan, pakistanda bile var bugün atom bombası hatta kıuzey korede bile. amerika korkmuyor pek.
    1 ...
  30. 40.
  31. 41.
  32. "Emperyalizmin masum insanlar üzerinde denediği hain bomba."
    1 ...
  33. 42.
  34. fisyon tipi enerji açığa çıkararak, tahrik gücü yüksek olan bomba. ilk defa abd kullanmıştır. daha sonra füzyon(güneşin doğal olarak kullandığı enerji tipi) enerjisi kullanılarak daha güçlü bir bomba(hidrojen) yapılmıştır.
    0 ...
  35. 43.
  36. o, just give me a little atomic bomb
    not too much
    just a little
    enough to kill a horse in the street
    but there aren't any horses in the street

    well, enough to knock the flowers from a bowl
    but I don't see any
    flowers in a
    bowl

    enough then
    to frighten my love
    but I don't have any
    love

    well
    give me an atomic bomb then
    to scrub in my bathtub
    like a dirty and lovable child

    (I've got a bathtub)

    just a little atomic bomb, general,
    with pugnose
    pink ears
    smelling like underclothes in
    July

    do you think I'm crazy?
    I think you're crazy
    too
    so the way I think:
    send me one before somebody else
    does.

    (bkz: charles bukowski)
    0 ...
  37. 44.
  38. her boku etkisiyle karşılaştırdığımız bir bombadır. yeter arkadaş sanki çok iyi bir bokmuş gibi, bir ölçü birimiymiş gibi her şey bu bomba ile ölçülür oldu. japonya' daki deprem şu kadar atom bombası gücünde. petrol kuyularındaki patlama şu kadar atom bombası gücünde...
    1 ...
  39. 45.
  40. amerikalıları ciddiye almak gerektiğini gösteren silah.
    dünyada elinde atom bombası olup ta bunu sivil insanların yaşadığı bir şehre atabilecek kadar hemde bunu iki kere yapabilecek kadar insanlıktan çıkabilen tek ulus amerikan ulusudur.
    3 ...
  41. 46.
  42. kandile atılsa teröristleri toz gibi edecek bomba.
    3 ...
  43. 47.
  44. tesir ettiği kişiler üzerindeki kıyafetleri buharlaştırıp, çırılçıplak bırakacak etkiye sahiptir.
    4 ...
  45. 48.
  46. atom bombası eğer hitler'de olsaydı; o dünyayı yok etmek için bunu kullanabilirdi. ama müttefik amerika bunu, savaşın sonra ermesi için kullandı.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük