kimileri maddi imkansızlıktan söz etmiş fakat ben diyorum ki yapabilecek olsak dahi yapmamamız gerekendir.
son 50/60 yıldır gerçekleşen atılımları gözden geçirmek lazım. UN'nin dünya barışı için katkılarını, uluslar üstü yapıların desteklendiğini ve en önemlisi küreselleşme çabalarını göz ardı etmemek lazım. Hümanizm sanmıyorum ki geçmişte böyle bir parlama yaşamış olsun. Okur yazar ve eğitilmiş insan sayısı artıyor; hükumetleri bizzat halkın kendisinin yarattığının bilincine varıyor bu eğitilmiş kitle.
Tüm bunlar olurken "atom bombası yapalım, gavurlara korku saçalım" önermesini desteklemek sanırım son günlerde yurdumda terör olaylarıyla insanlığa olan inancını yitirmiş yurttaşın yapacağı bir eylemdir. Hayal kurmanın tehlikeli olduğu bir dönemdeyiz, kabul ediyorum. Bu gerçekler içerisinde her ne olursa olsun kalıbımıza sığmamamız gerektiğini salık veriyorum. Biz eğitimli kitle inancımızı kaybedersek, kitleler peşi sıra gelir. Gelecekte istenmeyen olayların sorumlusu bu kuşak olur.
Bu ülkeden bir cacık olmayacağını gösteren bir durumu ortaya çıkarmıştır: Ekşisözlük ve uludağsözlük yazarlarının yazdıklarına bakınca.
Özgür bir ülke için nükleer silah şarttır.
Bir konu üzerinden örneklendirirsek: PKK ile mücadelede birileri BM uçuşa yasak bölge ilan edebilir veya herhangi bir güç gelip Türkiye'yi parçalar ümidi ile yaşıyorsa bunun sebebi Türkiye'nin güçlü bir silaha sahip olmamasıdır.
Ya tüm dünya nükleer silahtan arındırılmalıdır ya da Türkiye'de bu silahtan elde etmelidir.
hoca gayette doğru olanı söylemiş. Doğru, bir alimin işi sevgi işidir, gönül işidir de müslümanları bilime sevk etmesinin neyine karşı çıkıyorsunuz? Müslüman ülkelerin güçlü olup da bugün suriye'de, filistin'de ölen kardeşlerimizin ölmesini engellemesinde karşı çıkılacak ne var? Ne olsun istiyorsunuz, gayri müslimler gelişirken, müslümanların gelişmemesini mi? ilk önce haberi okuyup da yorum yapmayı denemelisiniz. Biz zalimlerin beş yaşında ki bir çocuğu bombalamasına razı olmadığımız için, elbette atom bombası da yapmalıyız.
yarı cahillerimizin "güçlü türkiye" için çok basitçe tek formül gibi ileri sürdükleri inancı tekrarlayan müftüdür.
bir ülkenin güçlü olması, sanayi ekonomisinin , eğitilmiş insan gücünün, teknoloji üretiminin, vatandaşlarına sağladığı refahın varlığına bağlıdır.
pakistan'a bakın. hindistan'ı dizginlemek için abd onayıyla atom silahları yaptı, ama güçlü bir ülke diyebilir miyiz ? halkı cehalet ve sefalet içinde.
diyelim ki, dünya siyasetini etkileyeceğini bile bile büyük güçler ses çıkarmadı ve teknolojisini öğrendik ve büyük yatırımlar yaparak atom silahı yaptık. dünya sıralamasında nal toplayan böyle bir yapıyla atom silahımız olsa ne olur ? bırakın bu ahmakça hayalleri.
atom bombasının düdüklü tencerede yapıldığını zanneden müftüdür.
odtü'ye ödenek verme, tübitak'ın başına hayvanat bahçesi müdürü koy. 6 yaşındaki çocuğa kreşte ilim yerine kabenin etrafında turlamayı öğret. sonra "ıtım bımbısı yıpılım." siz bu kafayla 2023'de tekerleği icad edersiniz ancak.
Pakistan'da var, israil'de var.
Türkiye'de yok.
Adamın söylediğinde ne yanlışlık var anlayamadım.
Hoca düşman yaratıyormuş ulan geri zekalı herifler hiç mi kitap okumadınız.
imparatorluğun son 100 yılındaki savaşlara bakalım.
Kim dost kim düşman
1821-29 Yunan isyanı (Kayıp Mora ve civarı)
1823 iran'ın Doğu Anadolu'yu işgali (Sonuç: Kolera'dan geberip geri çekildiler.)
1830 Fransa'nın Cezayir'i işgali (1 milyon kilometre karelik ülkenin kaybı, hinterlandıyla 2 milyon kilometrekare)
1831-33, 39-41 Osmanlı-Mehmet Ali Paşa Mısır'ı savaşları (Sonuç: Uluslar arası kriz, itibar kaybı, Mısır'da geniş özerk bir hanedan idaresi)
1853-56 Kırım savaşı (Rus yayılmasına karşı Avrupa desteği (ingiltere,Fransa, Piyemonte, kazanılan savaşa rağmen Karadeniz'deki limanların yıkılması)
1877-78 93 Harbi (Kendisine bağlı Sırbistan, Romanya ve Karadağ devletlerinin Rusya ile savaşa girmesi. Mağlubiyet. Sırbistan, Karadağ, Romanya'nın bağımsızlığı, Bulgaristan'ın özerkliği, Bosna'nın Avusturya himayesine girmesi, ingiltere'nin Kıbrıs'a asker çıkarması, Yunanistan'a Teselya'nın verilemesi. Peşinden Fransa'nın Tunus'u ve ingiltere'nin Mısır ve Sudan'ı işgali. Toplamda 3-4 milyon kilometre karelik ülkenin elden çıkması yada osmanlı yönetiminin şeklen varlığını sürdürmesi)
1887 Yunan Savaşı (Kazanmamıza rağmen sınırların değişmediği, Yunan yayılmacılığının ertelendiği savaş)
1911 Trablusgarp savaşı (italyanların savaşı kazanması sonucu; Libya ve sahra'nın kaybı. Toplam 1,5-2 milyon kilometrekare toprak kaybı)
1912 Balkan harbi (Bulgaristan, Yunanistan, Sırbistan, Karadağ ittifakına karşı mağlubiyet. Makedonya, Batı Trakya, Ege Adaları ve Arnavutluğun kaybı, imparatorluğun kalbi olan 167000 kilometrekare toprağın kaybı)
1914-18 I. Dünya Savaşı (Bütün Arap Vilayetleri'nin kaybı (Hicaz, Yemen, Suriye, Filistin, Irak, Ürdün)) 1 milyon kilometrekare, hinterlandıyla (1913 ingiliz-Osmanlı sınır antlaşması) 2 milyon kilometrekare toprak kaybı. Önceki işgallerin kabulü (Mısır, Sudan, Tunus))
1919-22 Kurtuluş Savaşı (Yunan ve Ermeni Harpleri)
1946 Sovyet Bunalımı (Sovyetlerin boğazları ve Doğu Anadolu'da kars ve çevresini isteyip sınırların yeniden çizilmesini bir kaç nota ile bildirmesi)
Evet düşmanımız yok, hoca kafasından düşman uydurmuş...
bunlar çadırlarda pardon camilerde atom bombası yapıyorlar şeklinde melih gökçek çıkışı yaptığım müftüdür, sığ herifin dangalağın kale alınmaması gerekir.