hiç durmadan sıkan birisine ''ulan yeter be olum, senin ne mal olduğunuzu bilyoruz, uydurup durma'' sözlerinin atasözleşmiş halidir. şener şen'in oynadığı ''ziya'' karakteri bu atasözüne en uygun tiplemedir.
hamidiye fırkateyninin rizelileri irticacı ve devrim karşıtı diye bombalaması üzerine rizeliler tarafından söylenmiş söz öbeği.
(bkz: cumhuriyet tarihi)
(bkz: atma hamidiye din kardeşiyiz)
önceki gün 2013 Akdeniz oyunları futbol finalinde türkiye ile fas karşılaşmış ve maç 2-2 lik beraberlikle sonuçlanmıştı. uzatmalarda da eşitlik bozulmayınca seri penaltı atışlarına geçildi.
penaltılarda durum 2-2 idi ve topun başına recep niyaz geçti.
işte o anda fas kalecisinin sesi duyuldu:
- atma recep, din kardeşiyiz.
recep penaltıyı kaçırdı. faslı penaltıyı attı. ve fas şampiyon oldu.
türkiye belki altın madalyayı kaçırmıştı ama din kardeşlerinin gönlünü kazandı.
Osmanlı'nın bir cihan imparatorluğu olduğu ve bünyesinde büyüklü küçüklü sayısız devleti barındırdığı devirlerde, o devrin şartlarına göre önemli bir kolluk kuvveti örgütlenmesi sağlanmış olsa da tam anlamıyla asayişi sağlamak her vakit mümkün olamıyordu. zaman zaman, ayaklanmalar çıkıyor, büyük otoritenin uzaklığından istifade eden eşkıyalar, sık sık dağlara çıkıp üstelik kendi halklarını soyup soğana çeviriyorlardı.
Arnavut Recep adındaki eşkıya başı da işte tam böyle biriydi ve çetesiyle birlikte dağa çıkmış, kendi ahalisine pusular kuruyor, pusuya düşürdüğü arabalardaki mal ve paraya el koyuyordu. gün geldi, bizim recep hükümranlık sahasını öylesine genişletti ki, pusulara devletin makam ve mevki sahibi görevlileri de düşmeye başladılar. işi iyiden iyiye azıttıklarının haberi divan'a ulaştığında, peşlerine büyük bir birlik gönderildi. bu birlik kısa süre içerisinde recep ile arkadaşlarını bir mağara ağzında kıstırmayı başardı. arnavut recep, bir kurtuluş, bir hal çaresi kalmadığını anlayınca askerlere doğru bağırmaya başladı:
"etmeyin more, hepimiz din kardeşiz. atmayin*, teslim oluyoruz!"
Teslim olan Recep, kurnazlığı ve tatlı dili ile karşısına çıkan devlet adamlarını etkileyip hem kendi hem de arkadaşlarının canlarını kurtarmayı başardığı gibi az bir cezayla olayın geçiştirilmesini de sağladı.
Cezalar çekilip bedeller ödendikten sonra recep, bu olayı kahve köşelerinde, çarşıda-pazarda olduğundan oldukça farklı bir biçimde anlatmaya başladı;
"More, vallahi gebertecektim zaptiyelari. "Çolukumuz, çocukumuz var" diye ağlaştılar da acidim".
cahil insanlar, anlatılanların doğru olduğunu düşünüp recep'e inandıkça, recep ahalinin gözünde yeniden itibar kazanmaya ve kazandığı bu itibarı türlü kurnazlıklarla kullanmaya başladı. günlerden bir gün, dolandırdığı bir çarşı esnafı şikayetçi olunca, bu defa yakayı zaptiye çavuşuna kaptırdı. haddini fazlasıyla aşıp çavuşa da aynı palavraları sıkmaya başlayınca çavuş;
"Atma Recep" dedi, "biz de din gardaşıyız."
rivayet odur ki, bu sözün çıkış noktası bu hikayedir. o günden bu güne, olayları misliyle anlatan, abartan, olmayanı oldu göstermeye çalışanlar için kullanılan bir deyim olmuştur.
muhtemelen arif cinsinden bir insanımızın gönlüne bugünlerin düşmesiyle ortaya çıkan deyiştir. her recep bu sözü hak edecek kadar atıcı mıdır bilemem ama bir tanesi kesinlikle hak ediyor. konuyla ilgili yazı: