bu ülkede elinde "banka dekontu olduğu halde" paranın yatmadığını söyleyen bir ev sahibinin açtığı dava 3 aydır sonuçlanmıyorsa, bir de elinde dekont olmadan hakkını aramaya çalışan insanların halini düşünün.
adam yatırdığı paraların dekontunu sunuyor mahkemeye, mahkeme banyaya hesap hareketlerinin dökümünü göndermesini istiyor ve banka 3 aydır hesap hareketlerini bulunduğu bilgileri göndermiyor. banka hakkında suç duyurusunda bulunuyor mahkeme hakim'i vs. dava uzuyor.
o ağaç sever kesimler kendi reklamları için kuşe kağıda hazırlanmış buroşürleri dağıtıyor bir yandan. herkes arkasını kollamak zorunda, bunu ağaç israfı şeklinde değil, tedbir olarak değerlendirmek doğru olur.
ters psikoloji ürünüdür* bankamatik öyle bir sorar ki:
makbuz ister misiniz?
evet (kesilmiş ağaç resimleri)
hayır (böyle orman, çayır çimen vs.)
gencimiz "sıçarım lan ormanına! kendileri banka şubesinde dünyanın kağıdını harcar, bizim bir parça kağıdımıza artistlik yapar" der ve makbuz ister. ya da ben yaparım en azından! anarşistim lan! var mı?
bankamatiklerden para çekenlerin sıkça karsılastıgı bir durum olmakla beraber nihayetinde "yeter huleyn" söylemlerini savuran öğrenci gencin durumunu yansıtmaktadır. zaten az parası bulunan genc hesabında sıfır yetele kalmasına karsılık bankanın "makbuz vereyim mi agabey" lafına uyuz olmuş ve evet tuşuna hızla basmıştır. sonucunda bu vahim durumla karsılasan kahramanımız gözleri dolmus sekilde en yakın pizzacıya kendini atmıstır.