“ingiliz challenger top gemisi ve Amerikan buharlısı delphin” Atlas okyanusu’nda ilmî araştırmalar ve bazı ölçümler yaptı.
“Atlantik okyanusu’nun bütün dip haritasını” araştırdıkları bu keşifte “irlanda’dan azorlar’a kadar inanılmaz bir dağ zirveleri zinciri, ki bu zirveler ikibin yediyüz metre yükseklikte. Bu dağların antillerle akraba olduğunu ve son buz çağının sonuna doğru denize gömülmüş olabileceğini”... “bu gömülmenin yavaş yavaş mı birdenbire mi olduğu bilinemiyor...”
Bu bilgilere yapışık esasen başka bir vak’a var ki asıl hayret uyandırıcı olan kısım bu:
Tam da yukarıda bahsedilen yerde “bir zamanların Atlantis’i farzedilen yerde, birşey arar gibi suların üzerinde her sene göçmen kuşlar toplanırlar.
Sanki soyaçekimle gelen hatıralar orada kara olduğunu imâ eder.
Güney’e yaptıkları yolculuklarda belli geometrik şekiller oluşturarak uzak konaklama yerlerini her mevsim yeniden bulmalarını sağlayan hep o yanılmaz güdü gibi, Atlantis’te binlerce yılı ve kilometreyi kapsayan bir pusula onları yönlendiriyor.”
binlerce yıl önce nil nehri atlantik okyanusuna akarmış, en son bunun doğru olduğunu buldular. eski nil nehri yatağı olduğu sanılan bir vadiler zinciri bulmuşlardı.
atlantis konusu tartışmalı bir konu. garip olan atlantik isminin atlantis ismiyle ilintisi...okyanus sahil insanlarının dilinde okyanusun ismi tarih boyunca "atlantik" imiş. bunun bir sebebi olmalı.
ama atlantik çok derin bir denizdir, genel derinliği büyük okyanustan daha derindir, ve de resmen çok büyük bir kısmında öyle ada falan da yoktur. eğer orada batmış bir kıta olsaydı, atlantik bu kadar derin olamazdı, derler...
söylenene göre ya afrika´da bilinmeyen bir uygarlık, ya da mayalardan bahsediliyor olması gerekir.
dikkat çeken bir diğer husus da, bizim bilinen tarihimizde amerika kıtasının keşfi kolombus tarafından gerçekleştirildi. ancak meksika´da da aynı mısırdaki gibi piramitler var...piramitlerin yaşları hemen hemen aynı. bu iki ırk birbirlerini tanıyorlar mıydı?..tanıyor idiyseler bugünkü teknikle bile mısırdan meksika´ya gemiyle 2 ayda falan gidersin, atlantiği nasıl geçiyorlardı - bilen bilir atlantik hiç tekin bir deniz diildir, yaz ya da kış farketmez-...kışın zaten belanın önde gidenidir atlantik...
neden mayalarda da aynı mısırlılar gibi piramitler var?...
Bu uygarliktan önce başka bir zaman diliminde en az şu anki kadar gelişmiş toplumlar vardı.bu uygarlıkların Zamanla yok olup tekrar var olması zor olmasa gerek. Milyarlarca yıllık zaman dilimlerinde son 200 yilinin bu kadar hızlıca gelişmesinin başka açıklaması olamaz.
Adına ister mu ister atlantis deyin.
eflatun bahsetmiştir ilk defa. mısırlı bir keşiş solon’a anlatmıştır; solon dropides’e o da torunu kritas’a... bir sohbette sokrat’a anlatıyor ve yazılı olarak sokratı ondan öğrendiğimiz eflatun bu bahsi aktarıyor; mısır’dan yunan’a gelirken bilgiler kolay anlaşılsın diye isim ve yerler yunan kültürüne has bir biçimde telaffuz edildiği için isim ve mekan hususunda anlaşmazlık vardır. atlantis’in bilinmesi ve aranması böyle başlamıştır.
“bazı teferruat vardır ki, aslı gösterir. bu, sinema rejisörlerine kadar bilinir. bir el düşer böyle, kim olduğunu görmesen de sahibini tanırsın!” ve “parça bütünün habercisidir”e dâir teferruatlardır.
not: teferruat, bir bütünün parçasıdır; eğer bütüne hakim değilsek o bütüne dair gördüğümüz bir teferruatı tanıyamayız, yani onun hangi bütüne aid olduğunu; bu bağlamda “teferruat” esasen kendi başına bağlı bulunduğu bütün’ün bütünlüğünü de barındırmaktadır; el verir ki, ona bakan göz o teferruatta o bütünü görebilsin. atom altı parçacıklarının her birinin “atom”a nisbetle teferruat neviinden bir parçacık olmalarına mukabil, yapılarında atom’un bütünlüğünü barındırmaları gibi... tekraren “bazı teferruat vardır ki, Aslı gösterir”.