kendisi kadar potansiyele sahip tavernacı metin kaya'nın yine tavernacı olan kardeşi.Şu Anda Birçoklarımızın Adını Bildiği Bazı Şarkıların Bestecisidir.Yıldızının Parladığı Dönemler Her Tavernacının Olduğu Gibi O Dönemlerde Meşhur Olan Tarabya'daki taverna'larda Çalmıştır.Taverna Müziği yapmasına rağmen çok damar arabesk şarkılarıda bulunur.Hiç Konser Vermediği Rivayet Edilmektedir.Ayrıca hiç bir şarkısına klip de çekmemiştir.özellikle 80'li yılların ortasına tekabül eden dönemlerde adını duyurmuştur.
seni sevmeyen ölsün - 1986
falcı - 1987
gülsene güzel - 1988
süper taverna - 1989
ıssız geceler - 1990
beni yolcu et - 1990
süper 91 - 1991
taverna'da virtüöz - 1991
tavernada virtüöz 2 - 1991
süper konser - 1992
okul yılları - 1993
gözüm kesmiyor - 1999
kutupta yaz gibi - 2000
yıllar utansın, okul yılları, adını yollara yazdım gibi ağır dozdaki şarkıların efsane şarkıcısı. 80'lerin başında henüz cengiz kurtoğlu gibi isimler çıkmadan önce meşhur olmuştur. ancak alkol bağımlılığı ve koko sevdası kendisini bitirmiştir. çok nadir görülmekle birlikte sahnelere çıktığı da olmaktadır. ümit besen'in izinli olduğu günlerde yenikapıda bazen sahne almaktadır. bu yazın kendisini canlı dinlemişliğin olmuştur ancak kasetten dinlemesi bana daha çok tat vermiştir.
tavernanın hep arka planda kalmı$, unutulmu$, hatırlanmamı$ kişisi. ama o bilenler için her zaman 1. sıradadır.
yorumuyla, sesiyle tavernacılar içerisinde orjinalliğini korumaktadır. diğerlerine benzemez. belki fazla yaratıcı değildir ama i$ sese ve performansa geldimi ondan iyisi yoktur. orgu çalışı ise ayrı bir karizmadır.
bugün ise popülerliğini yitirmiş, ya da yitirmek üzeredir. sadece bilenleri bilir, hatta birçok tavernacı eminim onun ismini duymamı$tır bile. ama bunlar onun umrunda değildir zaten, o sanatına bakar.
propaganda merkezi olarak yesilyurtu secmistir. yesilyurt carsida sik sik gorulur. plakasinda ismi yazan bir transporteri var. ve koskoca bir posteri. galiba zengin.
edit : ögrendiğim kadarıyla atila bey mahkeme tarafından adam öldürmekten hüküm giymemiş defalarca karara itiraz etmiş hüküm bozulmuş ve davası sonuçlanamadan af çıkmış. basına güvenmenin sonuçlarının canlı örneği olarak kalsın.
--spoiler--
Yıldız Üniversitesi inşaat Mühendisliği mezunu Mithat Koçulu, "sol görüşlü" olduğu için öldürüldüğünde 28 yaşında ve iki yıllık evliydi. Karısı 23, oğlu henüz 11 aylıktı. Mithat Koçulu'yu öldürmekten sanık olan Atila Kaya, olaydan 27 yıl sonra MHP'den milletvekili seçildi. Ölen gencin annesi ise "Yasalar affetse de ben affetmiyorum. Eline kan bulaşan biri o koltuğa yakışır mı? Oğlumun katilinin milletvekili koltuğuna oturtulmasını Türkiye Cumhuriyeti'ne yakıştıramıyorum. Bir gencin geleceğini elinden alan, çocuğunu babasız bırakan insanlar bizim vekilimiz olamaz" diye isyan ediyor.
istanbul 3. Bölge'den milletvetili seçilen MHP Genel Başkan Yardımcısı Atila Kaya, 19 Haziran 1980'de ülkücü arkadaşı Mustafa Yenişeker ile birlikte Mithat Koçulu'yu öldürdükleri iddiasıyla yargılandığı davada müebbet hapse mahkûm oldu. Kaya 1991'de afla serbest kaldı. Pazar günü de milletvekili seçilerek Meclis'in yolunu tuttu.
Beş çocuklu ailenin tek erkek evladı olan Mithat Koçulu öldükten sonra ailesinin yaşamı tamamen değişti. Cinayetten iki yıl sonra aile istanbul'a göç etti. Baba Şerafettin Koçulu'nun kalbi daha evladını toprağa verdikten sonra tekledi. Bir kez baypas oldu. 7 yıl sonra da kalbi tamamen durdu. Mithat Koçulu'nun eşi ve oğlu da yurtdışında yaşamaya başladı.
işçileriyle yemeğini yerdi
Kaya, Meclis'e gitmeye hazırlanırken, gencecik oğlunu toprağa veren 80 yaşındaki anne Hidayet Koçulu ise "sesinin yettiğince" isyan ediyor. Kaya'nın milletvekili adayı gösterildiğinde adaylığın kabul edilmemesi için Yüksek Seçim Kurulu'na itiraz dilekçesi verdiklerini söyleyen Koçulu, şöyle konuşuyor:
"Oğlum sol gürüşlüydü. 24 yaşında Kars'a döndü. inşaat işleri yapmaya başladı. Kars küçük yer. Sol görüşlü olduğu için göze battı Mithat. işçileri çok severdi, onları korurdu. Öğle yemeğine beklerdim gelmezdi, 'işçilerle yiyorum' derdi. Ancak 'inşaatında insan toparlıyor' diye yaygara çıkardılar."
Annenin 27 yıllık isyanı
Atila Kaya'yla bir hesaplaşma içinde olmadıklarını söyleyen Hidayet Koçulu, "Türk milletine yakışan insanların Meclis'e çıkması gerekiyor. Milletin vekili olarak bizi temsil edecek, Meclis'te yer alacak insanların katil olmaması lazım. Gücünü kullanarak insan öldürmekten yargılananlar Meclis'te nasıl yer alır? Eğer burası bir hukuk devletiyse, eğer adalet varsa, böyle birinin milletvekili olarak o sandalyeye oturmaması lazım. Genç nesillere, yeni kuşaklara, bu insanın hangi yönünü örnek göstereceksiniz?" diye isyan etti.
kaynak:milliyet.com.tr
--spoiler--
idam cezası müeebbet hapse çevrilen daha sonra da cezasının 10 yılını yattıktan sonra af ile salıverilen milletvekili. kendisine bu cezayı veren mahkeme ve kanunlar erdal eren'i yargılasyan mahkeme ve kanunlardır. 12 eylül'e lanet okuyup da sonra aynı 12 eylül'ün verdiği idam cezasını savunmak, hatta neden müeebbete çevrildi diye sormak sadece ülkemiz genç solcularının kapasitesine yakışır.
ha bu dediklerim , şayet gerçekse, adam öldüren birini aklar mı aklamaz.
allah cümle milletvekiline yediği haltın karşılığında cezasının tamamını çekmeyi nasip etsin. (bkz: sebahat tuncel)
cezaevine girmiş bir insanın o mecliste işi yoktur,asla da olmamalıdır..cezaevine girmiş bir insan beni temsil edemez,etmemeli..hele bir cana kıymış insan,ait olduğu yere,hapse geri dönmelidir..
cezasını çekmiştir diyecek olanlara da sözüm:
idamı savunmuyorum,idam aynen bir cana kıymakla bedel çünkü gözümde..ve ceza olarak da çok basit bir ceza * olarak görüyorum..yatsın adam cezaevinde,çeksin cezasını..neydi esas cezası bu adamın,ömür boyu hapis: bir ömür boyu tek kişilik hücrede,öyle gereksiz sırf oy toplamak için düzenlenmiş (bkz: rahşan affı) aflarla da çıkamasın..
aynı düşüncelerim sebahat tuncel için geçerli..o da cezasını çekmeli..
sistemde en başta hata var..
şimdi dokunulmazlık da kazandılar..
Taverna müziğinin devi.Ömrünü kumar,içki ve sigarayla geçirmiş ve 44 yaşında hayata gözlerini kapatmış sanatçıdır.Allah rahmet eylesin.Mekanı cennet olsun
son vazifemi yapıyor gibiyim bu tavernacı adama karşı. öleli bir yılı geçti ve ben, bundan 1-2 ay önce kendisini tanıdım bir şekilde. rast gele tanıdım. rast gele yetersiz kalır, insan bazen şaşıyor... denizdeki dalgalar bile kağıttan bir gemiyi, hayatın insanı sürüklediği kadar sürükleyemez kanaatimce.
bu tavernacı sesli adamı bir sabah vapuru(üsküfar-eminönü) yolculuğu sırasında dinleyiverdim. yeni aldığım philips go gear ımın radyosundan. kaydettim bir kısmını. kaydı durmadan 10-15 kez dinledim. sonrasında internetten araştırdım bu şarkısını. hoşuma gitti ne yalan söylim, üst üste dinledim durmadan yine....
sonra bir arkadaşa gönderdim. bak dedim bu sana çok benziyor,(tabi amaç dalga geçmek, arkadaşın soyadı da "kaya") msn den mesajımı alınca ne ki bu dedi. aç bakim dedim. açtı ve bu yarıldı. sonradan anlattığına göre nefessiz kalmış 5 10 dakka. tabi bir yandan ben de kopuyorum. komik saçlar, 80 ler, şarkı komik ama acı dolu, bu yüzden trajikomik.
halbuki bunu daha önceden tanıyormuş. 90 lı yıllarda mahalle kasetçisinde boy boy afişleri asılı imiş bu güzide abimizin. hatta o kasetçinin de kendisine ait olduğu bilinirmiş. aynı semtten olduğunu iddia etti sevgili dostum. bu dostumunun soyadı kaya olunca dalga geçmemek elde değil. kırptım biçtim o peluş saçlarını bu bizim hırbonun kafasına monte ettim, e-mail attım. yine kopuşlardayız.
bunları niye anlatıyorum. hoş bir anı benim için. atilla kaya yı hafızamda yer etmesinin birer sebebi. beni çekti galiba öte alemden. bana yapıştı. ben de boynumun borcu oalrak siz sevgili sözlük cemiyeti ile buluşturmayı bir görev bildim. şurdan bakabilirsiniz o beğendiğim komik, acı şarkıya.
