yahya kemal' in bir ramazan günü atik valde deki izlenimlerini anlatan şiiridir.
Atik-Valde'den inen Sokakta
iftardan önce gittim Atik-Valde semtine.
Kaç defa geçtiğim bu sokaklar, bugün yine,
Sessizdiler. Fakat ramazan mâneviyyeti
Bir tatlı intizâra çevirmiş sükûneti;
Semtin oruçlu halkı, süzülmüş benizliler
Sessizce çarşıdan dönüyorlar birer birer;
Bakkalda bekleşen fıkara kızcağızları
Az çok yakında sezdiriyor top ve iftarı.
Meydanda kimse kalmadı artık bütün bütün;
Bir top gürültüsüyle bu sahilde bitti gün
Top gürleyip oruç bozulan lâhzadan beri,
Bir nurlu neş'e kapladı kerpiçten evleri.
Yâ Rabb nasıl ferahlı bu âlem, nasıl temiz.
Tenhâ sokakta kaldım oruçsuz ve neş'esiz.
Yurdun bu iftarından uzak kalmanın gamı
Hadsiz yaşattı rûhuma bir gurbet akşamı,
Bir tek düşünce oldu teselli bu derdime:
Az çok ferahladım ve dedim kendi kendime:
"Onlardan ayrılış bana her an üzüntüdür;
Madem ki böyle duygularım kaldı, çok şükür."
yahya kemal' de kaynağı çocukluk yılları olan 'öte duygusu'nun mükemmel işlendiği şiirlerden biridir. yahya kemal daima en uzaklara gitme, farklı yerler görme, kabına sığmama duygusuyla yoğurmuştur şiirlerini. yine ötelere, çok uzaklara, sonsuza gitme arzusunu aksettirir bu şiirinde. atik valde istanbul'da tarihi mekanlardan biridir. buraya tarihi atik valde camiini ziyarete gelir ve sonrasında atik valdeden ayrılırken girdiği sokak ona çok farklı duygular çağrıştırır. o sokakta yahya kemal'e çok uzak olan bir yaşantı vardır. kendisi elit bir çevrede yaşamıştır ve bu sokaktaki yaşantı onun için ötelerdir, ulaşamadığı yerlerdir. yine bunun ilhamıyla o sokağın insanlarını, oradaki sıcaklığı, sokağın iftar vakti nedeniyle nasıl boşaldığını, insanların evlerinde kendi hallerinde birbirlerine bağlılığını anlatır.