Sadece ateistlerin yaşadığı ütopik şehirdir. Aslında başlangıçta inanan-inanmayan bir arada yaşar. Yavaş gelişen bir yapılanmayla şehirde ate-demiler* kurulur. Bu ate-demilerde tanrı bilmez-tanımaz-inanmaz ama ahlaklı, doğayı, kendini dolayısıyla tüm canlıları seven, barış içinde yaşayan ve bunu yapabilmek için insandan üstün bir varlığa gerek olmadığını bilen bireyler yetiştirilir. Kentte mezhep, ritüel, kutsal gün, kutsal kitap, "gelen giden" hiç bir şey olmadığı için, yaşayanlar arasında benim mezhebim, benim kitabım, benim dinim kavgası yaşanması imkansızdır. Zamanla tanrıların, dinlerin ne kadar gereksiz olduğu anlaşılır.
Bir süre sonra şehirde barış hakimdir. Tüm hayat savaş değil barış üzerine kuruludur.