üçüncü nesil fanatik ve empatiden uzak fenerbahçeli. mesai saati uzadı anlaşılan... neyse başkalarının değerlerinin sahipsiz olmadığını bilmesi şimdilik yeterli olacaktır.
hayatta tadabileceği her iyi ve kötü şeyi tatmış, okuduğunu 3 dile çevirebilecek kadar bilgili, maddenin 3 halinden ötesini görüp kendini madde gibi hissedenlerin haliyle klavyeyi eline varen fenerdir, fenerbahçedir. yazar deyip bir kısım densizle aynı kefeye sokmuyorum bile...
güneşte ise; uzaktan gördüğüm kadarıyla içten dışa kırmızıdan sarıya doğru açılarak gelen bir tona sahiptir. güneş batarken turuncudur. doğarken de öyle.
az önce hakkında son yazdığım entryi sildiğim, başlığın sahibi. ancak (#4564128)' de yer alan aynı sebeplerden ötürü, kendisinin nick altına bir daha entry girmeyeceğim. tek dileğim, futbolun tek takımdan ve rakip takımlara laf atmaktan kurulmadığını anlayıp futbolun tadını çıkarması. boş işler bunlar hacı, takma kafana.
Ateş birgün suyu görmüş yüce dağların ardında , sevdalanmış onun deli dalgalarına.Hırçın hırçın kayalara vuruşuna , yüreğindeki duruluğuyla demişki suya ; "GEL SEVDALIM OL , HAYATIMA ANLAM VEREN MUCiZEM OL... "
Su dayanamamış ateşin gözlerindeki sıcaklığa al demiş ;YÜREĞiM SANA ARMAĞAN...Sarılmış ateşle su birbirine sıkıca , kopmamacasına...Zamanla su buhar olmaya ateş kül olmaya başlamış.Ya kendisi yok olacakmış ya AŞKI...Baştan alınlarına yazılmış olan kaderi de yüreğindeki kederi de , alıp gitmiş uzak diyarlara SU....
Ateş kızmış , ateş yakmış ormanları ....Aramış suyu diyarlar boyu , günler boyu, geceler boyu...Birgün , suya varmış yolu , bakmış o duru gözlerine SUYUN , biraz kırgın biraz hırçın.
Ve o an anlamış; "AŞKIN BAZEN GiTMEK OLDUĞUNU , AMA GiTMENiN YiTiRMEK OLMADIĞINI ... "
Ateş durmuş ,susmuş , sönmüş aşkıyla.işte o zamandan beridir ki ;Ateş sudan su da ateşten kaçar olmuş.ATEŞiN YÜREĞiNi SADECE SU , SUYUN YÜREĞiNi SADECE ATEŞ ALIR OLMUŞ... !!!
bildiğin duvar...
hani duvara bir şey atarsın da geri döner ya, aynı onun gibi.
ciddi ciddi iletişim kuramamaktan daha kötüsü, ciddi bir iletişimi dinlemeyen bir insanla kurmaya çalışmaktır. bir şeyler anlatmaya başladığında, eğer karşındakinin gözleri sağa sola bakıyor, başka bir konu açıyorsa, o zaman laf anlatmanın da faydası yoktur.
yine de deneyeceğim, bunun ne kadar zor olduğunu bilerek deneyeceğim.
şimdi bu arkadaş, fanatik mi fanatik bir fenerbahçeli, kendisine çok benzeyen iki kankasıyla birlikte sözlükte sürekli galatasaraylılara, galatasaray değerlerine sataşıp duruyor. eleştirilince de, birinden ayar yiyince de direkt demagojiye ya da kişisel hamlelere başlıyor.
özeleştiri eksikliği, kötü bir şeydir. özeleştiri eksikliğiden daha kötü olan da, narsistçe eleştirileri duymazdan gelip, yapılan hataları yok kabul ederek eleştirmektir.
sen fenerbahçelisin, saygı duyarım. ben de galatasaraylıyım. sen de bana saygı duymak zorundasın. ben nasıl lefter küçükandoniyadis' e, alex de souza' ya, basri dirimlili' ye saygı duyuyorsam, sen de benim taraftarı olduğum galatasaray' ın değerlerine saygı duymak sorumluluğunu taşıyorsun.
açıkçası üzülüyorum, tanımadığım, tek laf etmediğim bir adamın, ılımlı yaklaşmaya, saygılı davranmaya çalıştıkça, ' samimiyetsiz, taklitçi ' gibi gerçekle alakasız laflar kurmasına üzülüyorum. paylaşamadığımız ne? futboldan dolayı birbirimize mi girelim? 3 günlük dünyanın merkezine futbolu mu koyalım?
sana bir önerim var, futboldan zevk almaya çalış. o at gözlüklerini çıkar, yıldızların gollerini, sahaya dökülen teri, coşkuyu gör.
ve lütfen... sözlükte iyi vakit geçirmek isteyen galatasaraylıları rahatsız etme. antu bir tık kadar yakınında...
edit: (#5633480) ile galatasaray ve beşiktaş' a çirkin yakıştırmalarda bulunmuş, samimi ve centilmen antu sevimlisi.
artık iyice çığırdan çıkan yazar. ses çıkarmayalım dedikçe resmen sinirlerle oynamaya başlayan kişi...
evet, bundan önce hakkında entry girmeyeceğimi söylemiştim ancak galatasaray' a iğrenç ve seviyesiz yakıştırmalarını sürdürdükçe ensesinde olacağım. bu da sözüm olsun.