aslında iki milyon kişiye karşı savaşan 300 kişilik spartalı birliğin hikayesini anlatmaz tabi ki.
ancak mutlaka komutan olmadan bir insanın nasıl kahraman olabileceğinden, kahraman olmanın aslında görevini sonuna kadar en iyi şekilde yapmak olduğundan bahseder. pers ordusu ile antik yunanın şehir devletlerinin orduları karşılaşırlar geçitlerde. bu geçitler aynı zamanda yeraltından çıkan sıcak kaplıca sularına ev sahipliği yaptığı için yunanca da ateş geçitleri manasına gelen thermoplai adını almışlardır. hepsi ölecek olan, seçilmiş, erkek çocuğu olan yani soyu devam edebilecek 300 spartalı da bu savaşta yer almışlardır. askerleri ile omuz omuza çarpışan kral leonidas da bu geçitlerde hayatını kaybedecektir. kitapta savaş üzerine ciddi ciddi felsefe de yapılmaktadır. düşman da olsa karşısındakinin insan olduğu gerçeği savaşçılara hep hatırlatılmış.
en güzel cümlesi ise '' herkes korkar, korkunuzu yenmenin bir yolunu bulmalısınız. korkudan daha güçlü onu alt edebilecek bir his, bir duygu. Bu duygu aşktır. Korkuyu yenecek tek duygu aşktır.'' olmuştur benim için. okuyunuz, okutunuz.
(bkz: gates of fire)
1998 steven pressfield eseri. m.ö. 486 yılında Spartalılar ile Persler arasında gerçekleşmiş Termopolis savaşını konu eden tarihi roman. öleceklerini bile bile orada savaşmaya hazır 300 spartalı'nın hikayesi. dikkat bir aşk romanı değildir. aşk, sevgiliye veya eşe duyulabileceği gibi toprağa ve onura duyulabileceği için. okuyan erkeklerin tüylerini diken diken eder, kadınların gözleri yaşla dolar. romantik olduğundan değil.
her zaman olduğu gibi hediye ettiğim kitaplardan olduğu için alıntılar yapamıyorum, ama kahramanım elbette leonidas
