Lampyridae familyasını oluşturan bahar ve yaz aylarında geceleri uçarken yanıp sönen ışıkları ile tanınan, kınkanatlılar takımından böcek türlerine verilen ad.
"abd'de ateşböceklerinde bulunan ışıltılı kimyasaların ağaç yapraklarına enjekte edilmesiyle ışıltılı ağaçlar üretilebileceği kanıtlandı. böylelikle sokak lambaları gibi elektrik gerektiren yerlere ışıklı ağaçlar veya bitkiler kullanılabilecek."
anamur'da tatildeyken tesadüfen ilk bölümünü izlediğim, dizideki avukat karakterleri türkiye gerçeklerine pek uymayan yaz dizisi. çevremdeki tanıdık avukatların hiçbiri dizinin başkahramanı olan avukatla aynı hayatı yaşamıyor. manevi ablalarımdan birinin avukat kocası bu diziyi izlese senaristlere bayağı bir küfür eder. çünkü öyle bir hayat yaşamıyor.
Ateş böcekleri karın kısımlarında yeşil-sarı ışık üretir. Ateş böceklerinde ışık üreten hücreler, oksijen ve "lusiferaz" adlı bir kimyasalla reaksiyona giren "lusiferin" adlı bir kimyasal içerir. Böcek, hücrelerine nefes alma tüpleriyle sağladığı hava miktarını ayarlayarak ışığının yanıp sönmesini kontrol eder. Normal elektrik ampulleri %10 verimle çalışırlar, %90'ı ise ısı olarak açığa çıkar. Buna karşın ateş böcekleri %100'lük bir verimle ışık üretirler.
1975 yapımı, eğlenceli olmasının yanında insanı yer yer hüzünlendiren, hayat mücadelesininin komediyle karıştırılarak verildiği harika bir tarık akan ve necla nazır filmi.
dolandırıcı olan bu iki gencimiz beraber iş yapmak için çıktıkları izmir yolculuğunda birbirlerine aşık olurlar. sonrasında fakirlik durumu işleri biraz bozmaktadır ve olaylar gelişir.
tarık akanın, hayatın tek başınayken güzel olduğunu, ama birine aşıkken ona iyi bir hayat sunmanın tam bir sorumluluk ve eğer zengin değilse üzüntü verici bir erkek psikolojisi olduğunu anlatan bir cümlesi vardır filmde.
bunların yanında sürekli bozulan sarı araba, devamlı elma yiyen necla nazır ve dolandırıcılık üzerine kurdukları izmir yolculuğunda geçen komik olaylar filmin güzel yanları tabisi.
filmi izledikten sonra iç çekilen yerler sadece kahramanlarımızın durumları değil tabiki. mesela gökyüzünün artık bu filmdeki kadar mavi olmadığı gerçeği.günümüzdeki kirlilikten midir nedir bilmem.ama gökyüzü bu yeşilçam filmlerindeki gibi mavi değil gibi geliyor bana sanki. ayrıca esas kızımız gibi kızların pek kalmaması, aynı şekilde kafasına saksı yiyince bile ortalığı yıkmak yerine olgun davranan erkek modelininde yok olmuş olması bu sebeplerden bazıları.
yine, bira içmenin siyasi bi olay olmaması o zamanlar. yada efsane izmirin efsane sahil mekanlarının da artık mevcut olmaması insana iç çektiren detaylarıdır bu filmin.
tam bir başyapıt olup eğlenceli ve komiktir. ne zaman tv de denk gelinse değiştirmeye kıyamadığım filmlerden.
dün gece odamın ışığını söndürdüğümde perdemde bulunduğunu fark edip dakikalarca izlediğim canlıdır. aynı anda konuşmakta olduğum kişiye bunu söylediğimde ise anlattığı anı bu canlıyı benim gözümde daha bi' sevimli kılmıştır. anlattığına göre çocukluğunda arkadaşlarıyla akşam olup da ateş böceği gördüklerinde öldürmeyin oğlum derlermiş, öldürürseniz gece eviniz yanar. * sonra çıkarmış bi' yaramaz, yakalar öldürürmüş; onlar da üzerine giderlermiş çocuğun eviniz yanacak diye. evet, bu kadar. burada vermek istediğim mesaj şu ki ateş böceği güzel bi' şeydir; ama çocukluk kadar da değildir. ***
iki gün önce karşılaştım kendisiyle.ilk görüşümdü.aldım telefonu video çektim.1.3 mp den de sadece 3 saniyede bir karanlıkta ışık yakan bir cisim gibi görünen bir böcek çekmesi beklenirdi zaten.