ateizmin bilimselliği

    1.
  1. bilimle dinin çatıştığı tezini işlerken sırtlarını bilime dayayıp allah'ı inkar etme gafletini içinde taşıyan bir bilimsellik anlayışıdır.
    bilimle allah ispat edilmeyecek, çürütülemeyecekte. bilimsel verilerin ortaya koydukları çerçevesinde belli bir yerden sonra inanç ya da inançsızlık düşüncesi yorum olarak sonsuza kadar kalacaktır. ateistlerin bilime tapıp sanki bilimle birlikte inancın tamamen ortadan kalkacağı fikri geçmiş yüzyıla ait demode bir fikirdir. bu fikri ısrarla sürdürmek isteyenler ideolojik yapılanmaların günümüze uzantısıdır. gerçekten belli bir düşünce derinliğine ulaşmış kişiler tanrı hakkında kesin konuşamazlar dikkat ediniz, bu da pozitivist bir anlayışla evreni yorumlayan kişinin metafizik bakışta bile pozitivist bir anlayışdan sıyrılamamış olmanın getirdiği varolabileceği fikrinin bile zihinde tam bir tatmine ulaşmamasından kaynaklı durumdur. olabilir ama.. gözümle görmem laboratuvarda aynı şartlar altında tekrar tekrar aynı sonuçlara ulaşmam gerek gibi bir bilinçdışının etkisinin sürmesidir.
    akletmez misiniz der kur'an sık sık ama bu akıl etme sınırsız düşünmeye ve sınırsız düşünmenin belli bir sınıra ulaştığında acziyetinin farkına varacağı gerçeğine işarettir. pozitivist akılcılık ise aklın ulaşabileceği alanları değil bizzat aklın kendisini amaç haline getirmiştir. bu fizik dünya için yani bilimsel araştırmalar için gerekli, fakat metafizik için sakat bir anlayıştır.

    çünkü bilim fizik dünyayı irdeler allah metafiziktir, fizik gibi basit insani bir algı alanından beridir sonsuz mükemmellik, sonsuz güç, sonsuz akıldır böyle olması zatıyla zorunludur. insana verilen kısmi akıl ile allah'ın varlığını tam olarak kavramaya çalışmak lamümkündür ve böyle bir potansiyeli olduğunu düşünmek sonsuz aklın karşısına kendi kısmi aklını koymaktır ve bu kendi sınırlı aklını ilahlaştırmaktır. allah'ın yarattığı evren ve insanın içine koyduğu küçük evren insaf sahibi, önyargısız, şartlanmamış bir beyin ve kalp için her an varlığını fısıldamaktadır. öyleki inkar eden bir insan bile bu fikirden arınmış bir düşünce ortaya koyamaz. hayır madde kendi kendini oluşturmaya hatta birde canlı oluşturmaya yeterdir demekle tatmin olabilen biri allah yerine kendince bir kavram bulacaktır ismi doğa olacaktır. bu doğayı çözümleme hadisesi olan bilim ise ortak insani aklın bir ürünü olarak ve hala bilim ile allah'ın yokluğunu ispat etme ümidi olarak kutsiyet atfedilecek bir kavram olarak algılanacaktır.

    inanan insan için ise bilimle ortaya konulanlar doğadaki ilahi yasaların boyutlarını gözler önüne serecek ve zaten vahiy rehberliğinde kısa bir akıl yürütmeyle dahi ulaşılabilecek, kişisel tecrübeler de dahil varlığını duyumsadığı allah'a bağlılığını artıracaktır.
    yani bir müslüman fizik dünya için sınırsız bir araştırma güdüsünü daha hassasiyetle içinde taşımalı, metafizik ile ilgili ise bir noktadan sonra idrakinin yetersiz kaldığını fizik dünyayla ilgili üstüne yapışan pozitivizmden sıyrılarak düşünmeye çalışmalıdır.

    ateistlere gelince akla olan vurgularının yanısıra onları maddi evrenin dışına taşmayan dar kalıplara kendilerini sığdırmış olmaları ve allah'ın yokluğuna kesin bir şekilde kendilerini inandırmış olmaları insana verilen bilinçlilik halinin bir noktadan sonraya taşmamaları şeklinde bir iddiaları olmakla birlikte yukarıda da belirttiğim üzre sürekli bu kendilerinin sınırlarını çizmiş olmaları çerçevesine tanrı'nın yokluğu varlığı paradoksu içerisinde içsel bir akılcılık ve duygusal oyunlarla zamanları geçer. dini kendilerine hedef görmelerinin psikodinamiği bir anlamda budur.
    hatta bu kadar derinlikle bile olmayabilir marks'ın dinler kitlelerin afyonudur söyleminin eksik, dini insanların uygulamalarına indirgemiş anlayışları bile kendilerine bir sebep olabilir.

    işte bu eksende daralmış akletme yeteneğinin bir tezahürü olarak allah'ı insani sıfatlarla algılama eğilimleri ile tanrının zulmü, cehennem cennet kavramlarını sığ algılayışlarıyla ortaya çıkan sorgulamaları falan derken komik duruma düşen hal ve hareketlerle akılcılık adı altında basit çıkarımlar içindedirler.
    4 ...
  2. .
  3. aslında hiç var olmamış özelliğidir. çünkü bilim yokluğu değil varlığı ispatlar. ulaşamadığı şeyler hakkında bir söz söylemez. dolayısıyla tanrının yokluğunu ispat etmek demek bilim dışılık demektir. bu nedenledir ki bütün ateistler, inkarcılar bilim dışıdır. Ancak ilginçtir ki hep bilimsel olduklarını söyler dururlar.
    bilimselliğin söyleyeceği şey en fazla: 'tanrının varlığı ya da yokluğu hakkında bir şey söyleyemeyiz' olur. ancak bu da ihtimal dışıdır ki, allah'ın varlığına dair birçok delil vardır. iki okyanus mürekkep bir araya gelse hatta bir o kadar da olsa bunu yazmaya güç yetiremez. 'ateist olunca başını göğe erdiğini sananlara gelsin...''')
    5 ...
  4. 2.
  5. bu tartışmalarda imanlı kesim devamlı aptal durumuna düşüyor. çünkü bilimsel bir tartışma nedir, bilimsellik nedir, bilimsel kanıt nedir, epistemoloji nedir gibi bir dertleri hiç olmadığı için çala klavye bir şeyler yazıp kendilerince "bilimsel ispat" yaptık zannediyorlar. gülünç oluyorlar en fazla. bir kere "allah'ın yokluğunu kanıtlama" gibi sallamasyon kavramlar kullananlar var aralarında. mantık nedir gibi bir dertleri de yok onu da anlıyoruz buradan. en azından bazılarının. ya da "allah'ı inkar etme" olarak bakıyorlar olaya. adam diyor ki öyle bir şey yok, hiç var olmadı sen diyorsun ki, inkar etme! hacım adam sana "tamam var ama ben kabul etmiyorum" dese inkar demek de haklısın da, adam öyle demiyor ki!

    gel gelelim inançlı insanların iddialarını temellendirememeleri, bilim ve bilimsellik, bilimsel kanıt, bilimsel tartışma gibi kavramlara çok uzak olmaları yine de allah'ın var olmadığı anlamını çıkarmak için yeterli değildir gibime geliyor. inançlı insanın allah'ın varlığını kanıtlamak da kullandığı mantık izleğini ve ateistin buna verdiği karşılığı bir alegori üzerinden açıklamaya çalışayım:

    imanlı kişi 2 kere 2'nin 4 olduğunu ispatlayacak mesela... diyor ki, "abicim şimdi bak 2+2=4 olduğundan 2 kere 2 de 4'tür." ateist bu saçmalık karşısında ilk önce osurana kadar gülüyor ve şöyle diyor; "bacanak saçmalama, eğer öyle olsaydı bu silsileye göre 3 kere 3'ün de 6 olması gerekirdi. ama öyle değil. demek ki, 2 kere 2 de 4 değil."

    ezcümle anlatmaya çalıştığım teistler bilimsel kanıt diye saçmalıyor olsalar da, saçmalanın da ötesine geçip komik duruma düşüyor bile olsalar da 2 kere 2 4'se buna yanlış mantık izleği üzerinden ulaşılması bu "4" gerçeğini "yok" kılmaz.. yani bugün sen dindarlar bilimsel tartışma ortamından bihaberler diye onları "mat ettim" diye gezersin yarın hop bi ölürsün, bir bakmışsın ki allah! göt gibi kalırsın. "peygamberin kim?" diye sorulunca mal mal bakarsın sağına soluna...

    evet dindarlar tanrının varlığını kanıtlama konusunda bilimsel olarak tamamen çuvallıyor olabilirler fakat ortada iki iddia var; bir taraf tanrının varolduğunu söylüyor, diğer taraf var olmadığını. bu iddiaların hangisinin doğru olduğu havada asılı duruyor. var olmadığını söyleyenler ispat yükünü yüklenmedikleri için nispeten elleri daha güçlü. önlerine sürülen çocukça "kanıtları" bilimsel anlamda çöpe çevirebiliyorlar. ama bu iddiaların hangisinin doğru olduğuna dair kesin bir işaret vermiyor bize. sürekli tekrar ettiğim gibi inananların ortaya bilimsel kanıt sürememesi yokluğa delil değildir. yani "mü'minler varlığını bilimsel olarak kanıtlayamasa bile tanrı var olabilir" sonucu ahirette götünüze girebilir ateist kardeşlerim.
    0 ...
  6. 3.
  7. bilim insanı çelişki bulmak için bir şeyleri okumaz. bir şey hakkında yorum yapabilmek için önce onun ne olduğunu okur, araştırır dener. bunu çelişki aramak amacıyla yapmaz, körü körüne inanmayıp sorgulamak için yapar.

    bir proteinin tesadüfen oluşması çok düşük bir orandır. bir gözlemcinin kontrolünde gerçekleşme ihtimali çok küçük olduğu için ihtimal görmezden gelinecek kadar ufak bir ihtimal olarak kayda geçer. imkansız olarak kayda geçmez. imkansız ile görmezden gelecek kadar küçük ihtimal arasında dağlar taşlar vardır. zira milyarlarca yıl boyunca, aklınızın almayacağı kadar çok molekülün, aklınızın almayacağı kadar çok tepkimeye girdiğini düşündüğünüzde 10 üzeri 123 değil, 1500 olsa kesin gerçekleşecektir denebilir. ayrıca sonsuz evrende dünyaya göktaşı düşme ihtimali bir proteinin oluşma ihtimalinden daha düşüktür ancak bildiğiniz gibi dünyaya göktaşı düşer hem de devamlı olarak..

    din insanlık tarihinden beri vardır. kimi ateşe tapar, kimi güneşe, kimi file, ineğe, kimi tek bir varlığa, kimi konu başlıklarına ayırıp sevgi için bu tanrı, ölüm için bu tanrı, bereket için bu tanrı gibi tanrılara tapmışlardır. bilime olduğu gibi yok dünya bir öküzün başı üstündeki tepsiymiş depremler öküz hareket edince oluyormuş der diğerleri onunla dalga geçer, kimi güneş tanrıdır o olmasa hayat olmazdı, bitkiler yetişmezdi, gözünü ona dikip bir dakika bakarsan kör olursun al sana tanrı der, bir diğeri gider patlayan hidrojen atomlarından başka bişi olmadığını ortaya koyar geçer, kutsal dinlerden biri dünya yuvarlıktır diyen bilim adamlarını öldürmeye çalışır.. bunları okuyup hepsi ile dalga geçeriz sonra adem yasak elmayı yediği için cennetten gönderildi deriz hadi canım sen de diyeni inkarcılık ile suçlarız..

    ateizmin bilimsel olmak gibi bir derdi yoktur, genel olarak bilim adamları ateist olurlar çünkü bakış açıları gereği duydukları bir bilgiyi sorgulamak isterler. ancak din mutlak doğru benim.. dediklerimin kanıtı da ahanda portakal dendiği zaman olay kapanır..
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük