Savunacak başka argüman kalmadığı zaman, dindar çıkmaza girmişken ve korkuyorken geriye savunacak son bir argüman kalmıştır. Aslında argüman demeye bile dilim varmıyor. Akademik literatürde "Paskalın Kuramı" olarak geçen olasılık hesabının dilimize yansıyışı "neme lazım, ben inanayım da..." önermesidir. Dindar savunacak başka bir argüman görmediği zaman kırık bir dala tutunur ve onu var gücüyle savunmaya başlar, "Ya varsa?" der dindar "Varsa bir şey kaybetmem..." Günümüz felsefecilerinden Caner Taslaman bu argümanı hala kullanıyorken felsefi literatürde ciddiye alan pek felsefeci yok gibidir. Fakat normal hayatta karşımıza çıkan kişilerin çoğu bu argümanı haklı bulmaktadır. Nasreddin Hocavari bir şekilde ya göl maya tutarsa yerine ya tanrı varsa diyen bir argümandır. Kısaca "Tanrı varsa bu onun sorunudur!" diyerek geçiştirebilir.
"ya tutarsa" diye göle maya çalmayı tercih etmemelerinden kaynaklanan durum olabilir. öte yandan, "eşeğini sağlam kazığa bağla, sonra allaha emanet et" atasözündeki duruma düşmek de istemiyor olabilirler.
Ali ibn Ebu Talip, argümanını islam üzerine kurmuştu, Paskal ise hristiyanlık üzerine. Bir ateist ile dindar arasında geçen tartışmada da eğer karşıdaki hristiyansa "Ya Hristiyanlık doğruysa?" sorusunu sorar, eğer karşıdaki yahudiyse "Ya yahudilik doğruysa?" sorusu ile karşımıza çıkacaktır. Sık sık yaşadığım müslüman-nonteist tartışmalarında ise müslüman birey "Ya islam doğruysa?" şeklinde sunar yukarıdaki bahsi. Hepsi, diğer dinlerin varlığını ve doğru olma ihtimalini unuturlar.
Bir müslümana göre bir hindu, bir taoist, yahudi, hristiyan,şamanist,pastafaryan ve diğer dine mensup insanlar cehennemde yanacaktır. Bir hristiyana ise müslümanın yahudinin, hindunun, şamanistin, pastafaryanın vs. cehennemde yanacağını düşünür. Bir çok mitte ve dinde geçen cehennem kavramında, dinin tanrısı egoist bir şekilde kendine inanmayanları yakmaktadır. Elbette bu durum, kültürel etkilenmenin bir sonucu. Hristiyanların yahudilerden, müslümanların da hristiyanlardan almış olduğu bu kutsal ve merhamet dolu inançta neredeyse her zaman o dinde olmayan insanlar sonsuz cehenneme mahkum olmaktalar. istisnalar çok elbette fakat bir çok kültürde cehennem ortak öge olarak bulunuyor. Kimi kültüre göre yeraltında karanlık bir dünya, kimine göre uzak bir ada, kimi kültüre göre yerin altında hem iyi hem kötü ruhların gölgeler biçiminde sürekli bir susuzluk içinde yaşadığı karanlık bölge...
bir ateisti cehennemle korkutmanın mantıksızlığına vurgu yapmak istiyorum. Evet, eğer siz müslümanlar haklıysanız, ben bir hristiyanla yahudiyle, amon-ra'ya tapanla cehennemde sonsuz azaba mahkum olacağım. Eğer Amon-ra'ya tapan haklıysa bu sefer onlar yanmayacak ve müslümanlar, yahudiler ve diğer dindekiler yanacaklar. Eğer hristiyan haklıysa hristiyan dışındakiler yanılıyor olacak ve hristiyan haricindeki insanlarla azap çekeceğim..
Şimdi söyler misiniz her dinin farklı cennet cehennemi varken kimin cehenneminde kiminle birlikte yanacağımı nereden biliyorsunuz? Bir müslüman cehenneminde pastafaryan ile mi? Bir pastafaryan cehenneminde yahudi ile mi? Bir yahudi cehenneminde Antik mısırlı ile mi? Söyler misiniz kimin cehenneminde yanacağım ben? Neredeyse her dinde tanrı yakmaya bu kadar hevesli iken bir antik yunanlının yanlış olduğunu bu kuram ile ispatlayamazsınız. Zamanında onlar da sizin kadar dindardı, bu sebeple bize cehennemde yanacaksınız demeden önce hangi dinin cehennemlerinde yanacağınızı bir düşünüp aslında cennetin cehhenemin rasyonel olmadığını anlayın.
Biraz daha açık dille ifade etmek gerekirse, Richard Dawkins'in bir konferansta "Ya Yanılıyorsanız?" sorusuna verdiği cevabı da inceleyebilirsiniz:
--spoiler--
Ya yanılıyorsam? Sonuçta herkes yanılabilir. Uçan Spagetti Canavarı hakkında da yanılmış olabiliriz ya da Tek Boynuzlu Görünmez Pembe At ya da Göksel Çaydanlık hakkında da. Hristiyan inancının olduğu bir yerde büyüdünüz. Başka bir dine inanmamanın nasıl bir şey olduğunu gayet iyi biliyorsunuz. Çünkü Müslüman değilsiniz, Hindu değilsiniz. Neden Hindu değilsiniz? Çünkü Amerika'da büyüdünüz, Hindistan'da değil. Hindistan'da büyüseydiniz, Hindu olurdunuz. Vikingler döneminde Danimarka'da büyüseydiniz Odin ve Tor'a inanacaktınız. Antik Yunan'da büyüseydiniz, Zeus'a inanacaktınız. Orta Afrika'da yetişmiş olsaydınız, dağın tepesindeki Ulu Cuvcuv'a inanacaktınız. Yani, Yahudi-Hristiyan tanrısını seçmek için hiçbir özel sebep yok. Sadece şans eseri burada doğup yetiştiniz. Ve bana, "Ya yanılıyorsanız?" diye soruyorsunuz. Peki ya, Ulu Cuvcuv hakkında siz yanılıyorsanız?
--spoiler--
Evet, siz müslümanların haklı olma ihtimali düşünülebilir. Fakat aynı derecede diğer dinlerin de doğru olması ihtimalini göz önünde bulundurmalısınız. Madem öbür tarafı riske atmamak istiyorsunuz: kiliseye de gitmelisiniz, yoga da yapmalısınız, evinizin kapısına mezuza da asmalısınız, Mahakavyaları da okumalısınız, tanrıya bakire de kurban etmelisiniz, hindular gibi tanrıları yüzdürmelisiniz, tanrılara yemek sunmalısınız, ölüleri mumyalamalısınız, ateşin etrafında dans da etmelisiniz, kızıl güneş bayramlarını da kutlamalısınız, ateşe aydınlığa ve güneşe bakarak da ibadet etmelisiniz. Ve daha saymadığım onlarca inancın geleneğini sürdürmelisiniz. Sonuçta yukarıdaki bahse göre her dinin doğru olma ihtimali varsa, her dinin ibadetlerini yapmak en akılcı şeydir. Riske atmayın her dine inanın o zaman.
argümanın çürütüldüğü gerçeği ile karşı karşıya kalıp karşı bir argüman ya da açıklama sunamayacak kadar cahil olmak ve bu cehalet ile inancı sorgulamamaktır.